Milletin Vekilleri Nerede?
Ekonomik olarak çok çalkantılı bir dönemden geçiyoruz.
En temel insani ihtiyacımız olan gıdaya erişim ve barınma maliyetleri katlanarak artıyor.
Soğuk geçen kış mevsimi boyunca çok ciddi yakıt faturalarına maruz kaldık.
Elektrik ve su faturaları ile birlikte ısınma maliyetleri vatandaşın belini büktü.
Benzin ve mazota gelen aşırı zamları artık takip edemez olduk.
İthalata dayalı olan ekonomimiz, artan döviz kuru baskısıyla allak bullak oldu. Stokçuluk aldı başını gitti.
Çok karamsar bir tablo çizmiş olabilirim ancak ekonomik görüntü vatandaş için gerçekten vahim.
Toplumca sanki biranda fakirleştik….
Hayır! Kesinlikle hayır! Bu fakirleşme biranda olmadı. Göz göre göre geldik bu duruma.
Hükümetin yanlış ekonomi politikaları yavaş yavaş sabote etti vatandaşın ekonomisini.
Şimdi burada; tarımdan enerjiye, imalat sanayiinden esnaflığa, turizmden yanlış kamu hamlelerine kadar birçok etkenden bahsetmeyeceğim. Ancak ilgimi çeken bir konu var.
Bu milletvekilleri nerede arkadaş? Vatandaşa seçim zamanı onlarca vaat veren, bizi temsil etmeleri için yetki verdiğimiz bu vekiller ne yapıyorlar Allah aşkına?
Muhalefet partilerinin milletvekilleri cılız sesleriyle sürekli şikayet halindeler. Belki icra konumda olmadıkları için etki alanları sınırlı ancak “benim adım Hıdır elimden gelen budur” havasında bir sonraki seçimi bekliyorlar.
Peki ya hükümetin büyük ve küçük ortaklarının vekillerine ne demeli? Neden ses çıkarmıyorlar? Hiç mi görmediler perşembenin gelişini çarşambadan. Yoksa bilip de bilmezlikten mi geldiler. Ya da onlar kendi şahsi menfaatlerini koruma konusunda verdikleri mesaiden fırsat mı bulamıyorlar?
Size söyleyeyim ne olduğunu. Onlar vatandaşın sesi olmak için aldıkları yetkiyi vatandaşın sesini kesmek için kullanmakla meşguller. Hiçbir şikayeti dinlemeye tahammülleri yok, dinlermiş gibi görünenler de ustaca bertaraf ediyorlar talepleri.
Memleket yangın yeri! Resmen ekonomik olarak hayatta kalma savaşı veriyoruz.
İnsanımız kendini bu savaşta yalnız ve terkedilmiş hissediyor. Herkes kendini kurtarma peşine düşmüş.
Bu savaşta en azından vekillerimiz, “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır” diyerek bulundukları ilin ekonomik sorunlarını masaya yatırsalar. Cesurca konuşabilseler. Sivil toplum örgütlerini can kulaklarıyla dinleseler. Meslek odalarından görüş alsalar; birlikte proje geliştirseler. Sanayicinin esnafın yerel makul taleplerini hiçbir siyasi ön yargı gözetmeden meclise taşısalar. Çevre illerin vekilleriyle kolektif olarak neler yapabiliriz diye düşünseler daha iyi olmaz mı? Vekaletin sorumluluğu bunu gerektirmez mi?
Uzun lafın kısası; milletin vekillerinden bu dönemde beklenen kandillerde, bayramlarda güzel mesaj paylaşmaktan ziyade; vatandaşın derdiyle dertlenip çözüm yolları geliştirmeleridir.