ÂYAN

YAYINLAMA: 17 Nisan 2022 / 17.13 | GÜNCELLEME: 18 Nisan 2022 / 14.52

Ne ağırıma gidiyor biliyor musunuz? Aptal yerine konmaktan nefret etmekteyim. Sanki bizi idare edenler çok akıllı, bizler aptal insanlarız ve verilen kararların her zaman doğru olduğuna bizi inandırmak istemekteler. Hatta Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden bunu açık açık bağırmaktalar. Bodurun biri, yurt dışındaki tefecilerden para toplayabilmek için, ‘Bürokratları  biz halleder, istediğiniz kanunları çıkartırız, yeter ki bize kredi olarak para verin’ diye ülkemin itibarını ayaklar altına alan bir adam var ülkemde. Gözlerinin içi gülen adam % 8.6 faizle para arayan adam, kendisinden evvel görev yapan damat misali, her ay bir evvelden daha iyi olacak diye konuşmasını taklit etmekte.

Ülkemde düşmeyen enflasyonun nedenlerine, FAİZ, diyenlere inat, sabit kalan politik faize rağmen, enflasyon tırmanmaya devam etmekte. İktidarın cahili de hiç çekilmemekte, ülkeye zarar vermeye devam etmekte. Demek ki faizle enflasyon doğrudan orantı ile inmiyormuş. Bunu anladıklarını düşünmek istiyorum. Çünkü ekonomi, kahvehanelerde oynanan oyunlar için masada bulunan yaz boz tahtası değildir.

Ekonomiyi düzenleyen bazı kurallar vardır, bu her ekonomi için geçerlidir, bu aktörleri değiştirmeniz felakete yol açar. Başka teorileri denemek aptallıktan öte değildir. Hani ekranlardan dile getirilen bir ekonomik tabir vardır ya ‘ EŞEL MOBİL’. Bu tanım, aslında tüketicinin alım gücünün düşmesini önlemek amacı ile bilhassa akaryakıt fiyatlarındaki artışların özel tüketim vergisinden otomatik bir şekilde karşılanması suretiyle, akaryakıtın pompa fiyatının sabit kalması anlamına gelmekte. Bunu ters yönde işletme, yani politik faizin indirerek enflasyonu durdurmayı amaçlamak, olmayacak duaya amin demeye benzer. Bu duayı dayatmak ise abesle iştigal olduğuna inanırım. Böyle bir uygulama bizi aptal yerine koymaktır.

Bir ülkenin en önemli dayanaklarından birisi ADALET’tir. Büyük Millet Meclisinde ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR demekte. Adalet Bakanlığı yönetim koltuğunda bulunan kişi de ADİL olmalı. Kişisel verilerin korunması konusunda hassasiyet gösteren Eski Bakan GÜL’ün, İçişleri Bakanı ile bir çok kez ters düştüğünü, ekranlardan izlerken, bir gün bu çatışmanın patlak vereceğini bekliyorduk. GÜL, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının İngiltere Büyükelçisi ile bir öğlen yemeği çıkışı mobese görüntülerinin bazı gazetelere servis edilmesini, üstü kapalı olarak kabul etmediğini dile getirmişti. ‘Hukuk Devletinde esas itibari ile haysiyet cellatlığı olmaz, itibar suikastı olmaz. Hukuk buna izin vermez, vermemelidir.’ diye dillendirmişti. Bu bardağı taşıran bir damla idi.

Rahmetli Turgut Özal’ın değer verdiği Suudi Arabistan kökenli silah tüccarı Adnan Kaşıkçı’nın yeğeni Cemal Kaşıkçı, 2007 yılında Suudi Arabistan’da yayınlanan AlWatan  gazetesi yazı işleri müdürlüğünü yapmaktaydı. Yayınlanan yazıları, Suudi rejimini açık eleştiren makalelerdi.

Kaşıkçı ailesinin kökünü araştırırsanız, iddia edilen Kayseri kaynaklı olduğunu bulursunuz. Cemal Kaşıkçı, 2017 yılında Suudi rejimi baskısından kurtulmak için Washington Post gazetesine gönüllü olarak gitti. Sert makaleler yayınlanmaya başlamıştı. Eleştirilerinin çoğunluğu Veliaht Prens Muhammed bin Selman‘a yönelikti.

2 Ekim 2018 tarihinde İstanbul’a sabah erken vakitte havaalanına, Özel Suudi Arabistan’a ait jet iner. İçinde 9 kişi vardır. Biri ise adli tıp uzmanı Dr.Salah Al Tubaigy. İstihbarat yetkilileri ise 1 gün evvel gelirler. Cemal Kaşıkçı evlilik hazırlığı için Suudi Arabistan dışında bir konsoloslukta, Bayan Hatice Cengiz’le evlenmek için belge peşinde koşmaktadır. Suudi ekip, Konsolosluğun hemen arkasındaki Mövenpick otele yerleşirler. Cinayetten bir müddet önce infaz timi Konsolosluğa saat 10.00 da girerler. Konsolosluk Cemal Kaşıkçıyı telefonla arayarak, belgelerini almak için konsolosluğa gelmesini isterler. Cemal Kaşıkçı saat 13.15 de Hatice Cengiz’le konsolosluğa gelir. Kaşıkçı Konsolosluğun kapısında nişanlısına bütün üzerindeki para, kimlik ve telefonunu verir. Bu binaya giren Kaşıkçı bir daha çıkmaz. Bir süre sonra binanın içinden üç siyah minibüs süratle binayı terk eder. Akşam üstü saat 18.30 da, İstanbul Havaalanında bekleyen özel Jet’e 9 kişi biner ve uçak kalkış izni ister.

İstanbul’da, yabancı bir ülkeye ait Konsolosluk konutunda bir cinayet işlenir. Öldürülen insanın milliyeti ne olursa olsun, yapılan araştırmalarda, planlı bir cinayetin Suudi Kral Ailesinin haberi dahilinde işlendiği şüphesi bulunmakta. İstanbul’da işlenen bu cinayet için, İstanbul Adli Makamları tarafından soruşturma açılır. Varsa ses kaydı ve diğer deliller incelenir ve şüphelilerin ifade vermesi istenilir. İstanbul Emniyeti’nin elde ettiği ses kayıtlarının, hunharca işlenen bu cinayetin delilleri olarak dosyasına konulduğunu tahmin etmekteyiz. Rahmetle andığım eski İstanbul Emniyet Müdürü ŞÜKRÜ BALCI olsaydı konuyu hemen çözerdi.

Hani 25 milyon dolar bulunamadığından dolayı Adapazarı Tank Palet Fabrikasını Katarlılar’a servis ettik ya,  durum bunu andırıyor. Güçlü ülkeler, ekonomisi güçlü olmayan bir ülke ile nasıl oynarsa, ülkemizle öyle oynanmakta. ‘Cinayet dosyasını bize verin, üç beş kuruş karşılığında, ülkemizde biz bakalım bu davaya, böylelikle dava kapansın’. Ülkemin itibarını pula döndüren bir işlem. Kanım donmakta. Haysiyetli bir adam yok mu mecliste?

Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan’a devredilmesine karşı çıkan Abdulhamit Gül’ün, işlenen cinayet dosyası konusunda direnmesi neticesinde, istifa etmeye mecbur bırakıldığını düşünmekteyim. ‘Hukuk Devletine aykırı uygulamalar yapılıyor’ dediğini biliyoruz. Hatta Bakan Soylu’nun ‘Ya arkadaş, sen gece yık mahkeme kararı bizim arkamızdan gelsin ‘ şeklinde konuşmaları bardağı taşıran konulardır.

Yakalanan bir uyuşturucu baronunun, Bakan Soylu ile Binali Yıldırım’la ve Cumhurbaşkanı ile çekilmiş fotoğraflarının, daha bir-iki gün evvel yayınlanmasına, Saray hala sessiz. Aptalı oynamakta.

Memleketimde her şeyin Âyan olduğu böyle durumlarda, keyfi idareyi nasıl tarif ediyorsanız edin, aptal yerine konmaktan yurdum insanının canı acıyor diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

ÂYAN