EVE DÖNÜŞ
Suriye savaşının hemen başlarıydı. İngiltere’den gelen ve şu an ismini hatırlamadığım bir araştırma kuruluşu Gaziantep’e göç etmek zorunda kalan Suriyeli savaş mağdurlarının kente entegrasyonu ile ilgili bir çalışma yapıyormuş. Bu amaç doğrultusunda bu yabancı kuruluş, Gaziantep’te faaliyet gösteren ve aynı zamanda Suriye’yi ve Suriyeliler’i tanıyan şirketlerle mülakat yapmak istemiş. Gaziantep Ticaret Odası’na başvurmuşlar. Onlar da benimle görüşebileceklerini iletmiş. Lafı uzatmayayım; bu kuruluşun yetkilileriyle bizim şirkette o tarihlerde buluştuk.
Savaşın adım adım gelmesine bizzat şahit olan ve bu süreçten maddi ve manevi zarara uğramış birisi olarak tüm konuşmam boyunca mültecilerin şehre entegrasyonundan daha çok; onların can ve mal güvenliğinin sağlanıp, ülkelerine huzur içinde dönmeleri için bir çalışma yapılması gerektiğini vurguladım. Çünkü biliyordum ki şehre entegrasyon çalışması yapmak demek savaşın bitmeyeceğini, sorunların çözülmeyeceğini baştan kabullenmek demek idi.
Kuruluş yetkilileri, kendi çalışma konularının “entegrasyon” olduğunu ve bu sürecin sancısız bir şekilde geçmesi için Gaziantepli sanayicilere mülteci çalıştırabilmeleri için ne tür istihdam destekleri verilmesi gerektiğini sordu. Benim bu soruya verdiğim cevap yetkilileri oldukça şaşırtmıştı. Eğer bu tür bir istihdam desteği verilecekse, bunun Suriyeli girişimcilere verilmesi gerektiğini, onların zaten kendi insanlarını istihdam edeceklerini söyledim. Bu şekilde hem yeni bir girişim ortamı hem de dolaylı olarak bir istihdam ortamı yaratılmış olacak idi.
Sermaye sahipleri her zaman güven ortamı ister. Ayrıca Suriye’de güven ortamı oluştuğunda sermayeyi istihdamıyla birlikte taşımak daha kolay olacaktı. Ancak bunu iş işten geçmeden önceden başarmak gerekiyordu.
Ve aradan neredeyse 10 yıl geçti.
Son günlerde mültecilerin eve dönüşü ile ilgili konu yine gündeme geldi. Aslında iki ülke arasında bir uzlaşı zemini olsa mültecilerin tekrar ülkelerine huzur içinde dönmeleri çok zor değil. Üstelik ciddi bir sermaye birikimini de yakaladılar ülkemizde. Bu süreçte Türk Milleti çok insani bir sınav verdi ve ciddi dezavantajlara maruz kaldı. Gelinen noktada henüz Suriye’de yeterli bir güven ortamı yok. Ülkelerarası ilişkiler henüz normalleşmedi. Kontrolsüz nüfus artışı ve gettolaşma kent kimliklerimizi ve demografik yapımızı oldukça bozdu.
Mültecileri koruyalım derken kendi insanımızı bir miktar sahipsiz bıraktık.
Evet, en çok da Gaziantepli yalnız bırakıldı bu süreçte. Yılgınlık ve kaybolmuşluk hissi içerisinde neredeyse göç etmeyi düşünüyor bu memleketten.
Bu saatten sonra Suriyeli kardeşlerimizin güven ortamı oluştuğunda evlerine dönmeleri zor değil; ancak ruhsal olarak bu şehirden uzaklaşan hemşerilerimizi artık Gaziantep’te tutmak daha zor.