Liderlik Vasfına Ne Hacet

YAYINLAMA: 16 Haziran 2022 / 13.59 | GÜNCELLEME: 16 Haziran 2022 / 16.23

Malumunuz üzere 12 aylık süre içerisinde sandığa gideceğiz. Görünürde 5 yıllık devlet başkanını belirleyeceğimiz oy kullanma eylemiyle, devlet başkanını belirlemekten ziyade yaşayabilmek ile yaşayamamak arasında tercih yapmak zorunda kalacağız. Bir tarafta mevcut başkanımız ve akıl almaz söylemleri, diğer tarafta kim olduğu belli olmamakla birlikte kurtarıcı olmasını umduğumuz aday… Şahsen belirsiz olan aday boşluk dahi olsa, vaat vermesine gerek duymadan boşluğa oy vermeliyiz. Zira bu sayede ilerleyemesek de gerilemeyeceğimizden eminim. Çünkü mevcut kurumlar hiyerarşik olarak bir sistem içerisinde ilerlemektedirler ve yönlendirilmeseler dahi kendi kendilerini idame ettirebilecek seviyedeki kurumlardır. Buna rağmen gerilememize sebep olan kurumların bu gerilemeyi nasıl sağladıklarını tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Bu sebeple sizlerin de benim gibi düşünmesi ve belirsiz olan adaya oy vermesi gerektiğinin farkında olması büyük önem arz etmektedir. Neden belirsiz olan adaya destek vermemiz gerektiğine gelinceyse sebepleri çok basit: Dolar, Euro, akaryakıt, gübre, tarım maliyetleri, üretim yerine ithalat desteği, kadın cinayetleri, çocuk istismarı, şeriat tehlikesi vb. bir sürü şey. Hepsi mevcut başkan ve hükümeti yönetiminde yaşadığımız sorunlar. Yukarıda yazdığım üzere, aşılamayan, aksine daha da artan ve gerilememize sebep olan sorunlar. Bu durumda boşluğun daha cazip gelmesi kaçınılmaz olmakla beraber içinde bulunduğumuz vahim tablonun göstergesi niteliğindedir.

Tüm bunlar bir yana dursun, başkanlık yaptığı 2018 yılından bu yana hiçbir surette gelişemeyen ülkemizin gelişim göstermesi adına 2018 yılından sonraki süreç bile mevcut başkana oy vermememize yetecekken, bir de 2018 yılından önceki 16 yıllık başbakanlık döneminden bahsedelim. İlk olarak mağdur ve fukara edebiyatıyla halktan yanaymış gibi davrandı ve destek istedi. Bu fukara edebiyatının en büyük simgesi olan meşhur yüzük meselesini hepimiz biliyoruz. Bir yüzükle başladığı bu yolculuk sonunda ele geçirdiği mal varlığı, ülkedeki herkesin yüzüklerinin değerinden daha fazla! Sonrasında Avrupa Birliği’ne girerek, sosyal ve ekonomik anlamda kalkınacağımızı söyledi. Fakat gelinen noktada ABD’nin arka bahçesi olarak tanımladığımız, kıtanın birçok açıdan geri kalmış ülkelerinden birisi olan Venezuela ile ortaklık yapmayı dünya liderliği zanneden ülke konumundayız. Bununla birlikte ucuz kahramanlık şovları sergileyen sinema ve dizilerimize değinmemek elde değil. Bir diğer vaadi ise yıllarca eziyet gören Kürt halkının ve türbanlı vatandaşların mağduriyetinin giderilmesiydi. Fakat yine şaşırmayarak izliyoruz ki gelinen noktada konserleri yasaklanan Kürt sanatçılar ve ikincil insan muamelesine maruz kalan kadınlarla baş başayız. Bu saydıklarımın hepsi 20 yıllık mevcut hükümet ve uyguladığı politikalarının sonucunda yaşadığımız mağduriyetlerdir lakin bunların tek sorumlusu mevcut hükümet midir? Elbette hayır. Onlar kadar destekçilerinin de büyük payı var. 20 yıl boyunca her seçimde birileri aday olarak hükümete karşı propaganda başlattı. Her seçim döneminde de kalkınmayı ve refaha ulaşmayı vaat etti. Peki, bizler bu propagandalara nasıl cevap verdik? Tabi ki mevcut hükümete, tek adama oy vererek cevap verdik. Çünkü mevcut hükümet lideri, halkımızın yokluğunu en derinden hissettiği, yıllarca açlığıyla yaşadığı liderlik vasfına sahip! Peki, bu liderlik vasfı ne işe yarar hemen söyleyeyim: Tek göz evde 4 çocuğuyla aç yaşayan vatandaşın dünya siyasetinde yüzlerce araçlık konvoyla temsil edilmesine yarar. Köyüne muhtar dahi olamayacak insanların bakan, müsteşar, bürokrat olmasına yarar. Bakan akrabası kişilerin ihalelerle milyonları, milyarları cebe indirmesine yarar. Ha bir de ABD lideriyle tokalaşırken dik durmaya, Davos’ta ‘’one minute’’ demeye yarar. Ayranımız yok içmeye atla gideriz… Tam da o hesap işte. Çocuğuna harçlık verememesinden, bebeğine mama alamamasından yakınması şöyle dursun, senelerce aynı ayakkabıyı giymek zorunda kalan insanların liderlik vasfından bahsetmesi rezil ve komik duruma düşmekten öte değildir. Tüm bunlara rağmen cahiliyetin ve milliyetçiliğin etkisiyle kendinden yüce gördüğü ve aynı zamanda kendisine düşmanından daha düşmanca davranan zihniyete, sırf dünya lideri olduğumuz yalanıyla destek verilmesini bir türlü anlamlandıramıyorum. Paramızın değersizliğinden tutun da sosyal haklarımızın yokluğuna, insani değerlerimizin ayaklar altına alınmasına kadar her şey ortada iken, en acısı boşluğa dahi muhtaç olduğumuz şu zamanda yaşıyorken anlamsız bahanelere kapılmayı bırakarak, layık olduğumuz gibi yönetilmek adına belirsiz adaya oy vermeliyiz. Aksi durumda liderimiz vasıflı olsa da ülkemiz vasıfsız bir yığına dönüşmekten kurtulamayacaktır.

Liderlik Vasfına Ne Hacet