DİNlemeyene ANlatma…

YAYINLAMA: 30 Haziran 2022 / 14.08 | GÜNCELLEME: 30 Haziran 2022 / 14.08

Ayet der ki; “Biz insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla sevinirler; kendi ellerinin takdim ettiği dolayısıyla onlara bir kötülük isabet ettiğinde, hemen umutsuzluğa kapılırlar.”

Çok defa gözlemledim ki ülkemiz kolektifinde yanlış bir kadercilik anlayışı var. Başına bir sıkıntı gelmiş ve bunu kadere yüklemek gibi bir hatadan bahsediyorum. Oysa o sıkıntı her neyse bir çeşit uyarıdır aslında. Değiştirmen düzenlemen ya da dikkat etmen ya da dengelemen gereken ve bunu yapmazsan sana daha çok zarar vereceğini belki de henüz fark edemediğin bir mesajdır yüksek BENliğinden gelen.

Dışardan bir gözlemci, durumu daha net görebilirken hemen en yakınlarınızdakiler daha dar bir perspektif ile bakarlar size ve içinde bulunduğunuz duruma. Siz kendiniz ise çoğu zaman neyin içinde olduğunuzu göremezsiniz. Konumunuz gereği. İnsanın kendi gözlerini görememesi gibi.

Burada dışarıdaki gözlemcinin pozisyonu ile ilgili konuşmak istiyorum. Gözlemci bulunduğu konumdan dolayı olayın içinde değil ve tarafsız bir gözle yani çıplak bir şekilde durumu görüyor. Eskiler kadıya danışırlarmış onun gibi düşünün :).. Kadı eğriyi doğruyu görüyor ve açıklıyor. Kader işte burada devrede artık. Sıkıntı içinde olan kişi ya bir aydınlanma yaşayıp kendi hayrına olan yönde hareket edecek ya da kendi bildiğine devam edip kadere suçu atacak.

Tam bu noktada soruyorum suç kadıda mı? Ya da eylemi yapanın kendisinde mi?…

İlla bir kadı olması gerekmiyor elbette. Ruhsal boyutta, insan kendine ve durumuna da dışarıdan bakmayı becerebilir.

Kadı pozisyonundaki gözlemci bir süre sonra dinlemeyene anlatmayacaktır. Çünkü bu da sistemin organik yapısı gereği doğaldır. Kadı sadece soru soranı yanıtlar. Baş vuranı, saygı duyanı, itibar edeni yanıtlar. Diğerleri sistemden kopuk kendi kaderine suç bulan bireyler olmayı seçmişlerdir. Ve tamamen kendi seçimlerinin sonucunu yaşarlar. Kendi karanlıklarının içinde saklanmışlardır. Ayette dediği gibi umutsuzdurlar.

Oysa ortada ne suçlanacak bir kader ne de suçlanacak bir kadı vardır. Senin elinde olan senin sorumluluğunda olan konularda ya bir bilgi eksikliği ya bir yanlış inanç sonucunda hatalı bir tutum ya da kontrol edilemeyen bir korku söz konusu olmuştur.

Kendinle yüzleşmediğin ya da kaçak oynadığın her alanda kaos oluşur. Senin yapamadığını yaptırmak için sistem devreye girmiştir. Kaosları ya da yeni başlangıçları tetikleyen portal günler vardır. Bunlar her ayın içinde bir yeniay bir de dolunay şeklinde seyreder. Yeniaylar başlangıçları, dolunaylar kaosları tetikler. Kandil günleri de çoğu zaman bu günlere denk gelir. Portal “kapı” demektir. Eskiler bunu gök kapılarının açılması olarak tabir ederler. Yayılan rahmet, zahmet ya da hediye olarak somut gerçeklikte ortaya çıkar. Devran döner ve kartlar yeniden ve yeniden dağıtılır. Süreç, oyunculara göre değişiklik gösterir. Ertelemeler, gecikmeler, kopmalar yaşanır bazen. Bazen de çözümler ve çözülmeler. Kader sahneyi sunar, oyuncular doğaçlama ve özgür irade ile oynarlar. İnsanlar bilse de bilmese de fark etmez diyemeyiz. Çünkü ayet der ki “hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”…

Önümüzdeki süreçteki ilk portal gün 29 Haziran 2022 yengeç yeniayı. İlgilenenler için tetiklediği konuları anlatan çok sayıda Youtube videosu var. Burada, izlediğiniz kişinin vizyonu da önemli bir kriter. Seçici olmakta fayda var arkadaşlar.

Bugün dikkat çekmek istediğim bir diğer konu da alma verme dengesini korumakla ilgili.

Talep etmeyene vermek yanlıştır. Tıpkı bir kadı’nın yoldan çevirip kimseyi sen şunu şöyle yapma böyle yap demeyeceği gibi. Verilen şey en güzel şey dahi olsa talep görmeyeceği yerde değersizleşir. Ama ben onu sevdiğim için yaptım ya da onu mutlu etmek için yaptım ya da onun iyiliği için yaptım. Hayır. O bunu talep etmiyorsa sen sadece kendi değerinden verdin. Ve sistemin alma verme dengesine uyumsuz davrandın. Bu da sistemden sana negatif dönüş yapar. Yine senin iyiliğin içindir bu. Kendini değersizleştirmemen içindir. Senin koruyamadığın öz değerini sistem korumuştur.

Toplumsal yaşamın ve dualitenin iç dinamiklerinde çokça yaşanıyor bu tür deneyimler ve belki dünya döndükçe de devam eder ancak şunu söylemek isterim ki gemisini kurtaran kaptandır arkadaşlar bunu her an hatırlamak lazım…

Sevgiler, selamlar…

DİNlemeyene ANlatma…