Gaziantep’e İz Bırakanlar Mimar Erden Güven…
Yeni yazı dizim Gaziantep’e İz Bırakanlar’da ilk konuğum Mimar Erden Güven.
Tüketimin yoğun, üretimin az olduğu bir toplumda, yaratan, üreten ve yaptığı tasarımlarla kamusal fayda gözetirken aynı zamanda da bunu geri dönüştürülebilir yani atık malzemeler kullanarak sanat eserlerine çeviren, özel bir mimar…
Gaziantep içinde imza attığı işlerden bahsedeceğim. Ama önce şunu ifade etmek isterim ki mimarlık, gerçek anlamda yüksek vizyon sahibi olmayı ve bütüncül bakış açısını gerektiren bir iştir. Hangi ölçekte çalışıldığı fark etmeksizin böyledir. Yani tek bir mekan tasarımında da, kent ölçeğinde bir tasarımda da.
Gaziantepliler olarak, Erden Güven gibi bir hemşerimize sahip olmak büyük bir şans diye düşünüyorum. Onun yaptıkları yaygın olan taklit mimarlığının ötesinde, özgün ve özel işler.
Ve henüz onu tanıma şansı bulamayanlar için yaptığı işlerden biraz bahsetmek istiyorum.
2009’da hazırladığı ‘Kilis Yolu Ekolojik Kentsel Tasarım Projesi ve Tasarım Rehberi’ 2020 yılında G20 Zirvesi’nde Türkiye’yi temsil etmiş. Alanında uygulanan tek proje olarak, zirve raporunda bütün dünya ülkelerine örnek gösterilmiştir. G20 Zirvesi’nde böyle bir projenin başka bir örneği yoktu.
Gazi şehrimizde çocuklarımızın eğitimine katkı sunan ‘Ekolojik Bina’ projesi de Erden Güven’in çalışması. Proje, Türkiye’nin ilk ‘passivehouse’ sertifikasına sahip yapısı.
Gaziantep Eski Adliye Binası’nı restore ederek Kültür ve Sanat Merkezi’ne dönüştüren Erden Güven bu çalışmasında zemin döşemelerinde temperli cam atıklarını mozaik pirinci olarak kullanarak şehrimizde yine bir ilki gerçekleştirmiş. Bu yapıda yapılan çalışmalar ‘Sign Of City Awards’, T.K.B. Süreklilik Ödülü, Yapex 15.Yıl Özel Ödülü ve RE360 ödüllerini toplamış, aynı zamanda İtalya’da düzenlenen Gubbio Ödülüne Türkiye’den aday gösterilen 3 projeden birisi olarak bizleri temsil etmiştir.
2006’da hazırlanan Bey Mahallesi’nin Sokak Sağlıklaştırma projesi de Erden Güven imzalı. 2022 senesinde Bey Mahallesi’nde ‘Hayad Sokak’ projesi ile de metal hurda atıklar ile sokak heykelleri yapmışlar. Heykeller eski Antep kültürüne atıfta bulunan temalar içeriyor. Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemlerinde Antep sokaklarını mesken edinen hareketli esnafların işlendiği bu temada, yaşam döngüsünü tamamlamış olup ancak anılarda ve kent belleğinde yer edinen insanlar kendini yok olmaktan paslanarak koruyan metal parçaları ile temsil edilirken, onların kullandığı aletlerin birebir orijinalleri veyahut yeniden yapımları kullanılmış, bununla, yok olmaya mahkum organizmalar olan bizlerin ancak bellek ile sonsuzluğa ulaşabileceğimiz ancak bizlerin metalaştırdığımız ürünlerin bellek dışında da varoluşlarını devam ettirebilecekleri anlatılmak istenmiş.
Panorama Müzesi içinde bulunan ve yapımı henüz tamamlanan ama ismi şimdilik bizde saklı olan projesini ise anlatmak çok zor. Görmeniz lazım. Alt katı, askıda kitaplık yani bir tür kütüphane & kafe konseptinde, üst kat ise ev yemeklerinin servis edileceği lokanta olarak tasarlanmış. A’dan Z’ye tüm malzemeler geri dönüşüm malzemeleri ve sanayi atıkları. Duvarlar kereste ahşabın son halkası olan, odunluk kerestelerden yapılmış hiyeroglif yazılarla, tavanlar cnc tezgahlarından çıkan artık metallerle bezeli, bankoların ön yüzeyine cam cephelerde kullanılan şişelerin kapaklarından mozaik müzesindeki eserlerin piksel art tarz uyarlamaları işlenmiş. Atık cam şişeler ile kaplanmış cam cephelerde gün ışığı mekana şişelerin arasından süzülerek geliyor. Teras cephesinde şişeler ters yönde döşenmiş, yağmur yağdığında suyun akışıyla bir şelale etkisi yaratılmak istenmiş. Zemin döşemesinden tavanlara, sabit mobilyadan hareketli mobilyaya her şey atık malzemelerden üretilmiş. Sandalyelerin minderleri geri dönüşüm kutularına atılan kıyafetler, pantolonlar kullanılarak yapılmış. Tuvalet kapısının kolu eski bir metal kaşık deforme edilerek oluşturulmuş. Bunlar aklımda kalan detayların bir kısmı.
Erden Güven projeyi sadece mekan tasarımı olarak planlamıyor. Oradaki işleyişi de detaylandırıyor. Bu gerçek bir kentsel tasarım mimarlığı. Yapılan kafe-lokantadaki işleyiş ile ilgili detaylar nedir derseniz, o kısmı çok heyecan verici. Kısaca ifade etmem gerekirse evlerinde yemek yapan çok sayıda ev hanımına istihdam sağlanacak.
Gastronomi başkenti şehrimiz için Erden Güven yeni bir projenin de hazırlıklarını yürütüyor. Tepebaşı Mahallesi’nde, dünya çapında çalışmaların gerçekleşeceği bir gastronomi oteli projesi bu. Sadece bu kadar da değil. Çevresindeki yapıları da projeye dahil edilerek ve o yapıları da hem yöresel yemeklerin hazırlandığı ve hatta misafir turistler ile birlikte yemekler yapılan aynı zamanda da birkaç odalı pansiyon şeklinde yapılar olarak tasarlamış. Bu yapılanlar daha proje aşamasında Kentsev ve Tarihi Kentler Birliğinden iki ayrı ödül almış durumda. Özellikle kadın istihdamının sağlanacağı, gastronomi odaklı, dünyada yine bir ilk olacak nitelikte bir proje.
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Vakfı (ÇEKÜL) yüksek danışma kurulu üyesi de olan Mimar Erden Güven’in yalnız Gaziantep’te değil, Türkiye’nin birçok şehrinde de mimari çalışmaları var. Ayrıca İzmir Urla’da 2014 yılında kendisi gibi mimar olan oğlu Ekin Güven ile birlikte kurdukları çiftlikte doğal yapı malzemeleri ve doğaya uyumlu kırsal yapılaşma üzerine araştırmalar yapıyorlar. 2019 yılında sponsoru ve danışmanı oldukları takım ile Africa Solar Decathlon yarışmasında inovasyon dalında dünya birinciliği kazanmışlar.
1985 yılından bu yana mimarlık çalışmalarını yürüten Erden Güven, oğlu mimar Ekin Güven ile birlikte E-G Mimarlık çatısı altında muhteşem projeler üretmeye ve hayata değer katmaya devam ediyorlar.