“SANSÜR YASASI” OLARAK GÜNDEMDE YER ALAN BASIN KANUNU DEĞİŞİKLİKLERİ

YAYINLAMA: 12 Ekim 2022 / 13.34 | GÜNCELLEME: 12 Ekim 2022 / 13.34

Toplumun her bireyinin düşüncesini özgürce ifade etme hakkı Anayasa ile düzenlendiği gibi, bireylerin, yaşamını etkileyen olaylar hakkında yorumlarda bulunmak da düşünce özgürlüğüne dayanır. Bununla birlikte, günlük yaşamda olan olaylardan da haberdar olmak isterler ve basın organları ise, bu yönüyle hayatımızda çok büyük öneme sahiptir. Tarihten bu yana gelen gazeteler, haber kanalları gibi toplumu yaşanılan olaylar hakkında bilgilendiren organlar, olayları özgürce topluma aktarabilmelidir. 

Söz konusu aktarımlar ancak, toplum ahlakı, düzeni ve birliği hakkında herhangi bir tehdidin varlığı halinde sınırlandırılabilmelidir. Bu hususta tabi oldukları bir Basın Kanunu mevcuttur. Kanunların amacı bir düzenin sağlanması olduğu gibi her kanun özü itibariyle Anayasa’ya aykırılık teşkil etmemelidir ve sosyal hukuk düzenine uygulanabilir de olmalıdır. Aksi halde çıkarılan kanunlar yalnızca metin üzerinde kalmaktan öteye gidemeyecektir.

Bu şekilde, Basın Kanunu’nda yapılmak istenen ve mecliste görüşülen değişiklikler incelendiğinde karşımıza neler çıkacağı konusunu değerlendirmek gerekirse;

Öncelikle yapılan ilk iki değişiklik bakımından, internet haber sitelerine yönelik olan değişiklikler, internet ve sosyal medyanın hayatımızda çok büyük bir yer kaplaması ve artık eski usul haberleşme kanallarının önüne geçtiğini ve insanların gündemi yoğun bir şekilde takip ettiği bu kanalların da düzenleme içerisine alınmasına yönelik olduğunu ve düzenin sağlanmasının gerekliliği bakımından yerinde olabilecek bir değişiklik olarak yorumlanabilir.

İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte çoğunlukla her türlü bilgiye erişimin sağlandığı internet haber siteleri ve sosyal medya mecraları basın kurumu sayılması gerektiği yerinde olmakla birlikte, elbette ki topluma uygunluk bakımından denetlenmeye de mecburdur ancak denetlemenin ne şekilde yapılacağı ve kuralları, kurallara uyulmaması halinde uygulanacak yaptırımlar düzenlenirken başvurulması gereken yer de yine kendilerinden olan basın meslek kuruluşları olmalıdır. Bu alanda yapılan düzenlemelere yönelik en doğru dönüşler yine işi yürütenlerden gelecektir. Öyle ki, bu şekilde yapılan düzenlemeler amacına ulaşması bakımından istenilen sonuca ulaşmakta eksik kalabilecektir.

On iki maddelik düzenlemede ise her ne kadar haberin şeffaflığı ve doğru olması gerektiği ve kişilerin doğru habere ulaşmasının önemine, yanlış haberler bakımından yapılması gerekenler izlenecek hukuki süreç düzenlenmiş olsa da haberi yapan kişilerin kimliğini ifşa etmek ve ağır yaptırımlar uygulanması gibi sonuçlar doğurabileceği tartışması gündeme gelmektedir. Bu durum kişilerin haber yaparken veya bir haber hakkında yorumda bulunurken özgürce düşüncelerini beyan etmelerine engel bir durum mudur bu durum söz konusu düzenlemelerdeki incelenmesi gereken en önemli hususlardan biridir. Uygulanacak olan yaptırımların caydırıcı olması önemli olduğu kadar bu yaptırımların ağırlık boyutu da yeterince değerlendirilmelidir. Ayrıca basın kartı verilmesine ilişkin düzenleme, her ne kadar internet habercilerinin de basın ayrıcalığına sahip olması ve yetkilerini gerektiği gibi kullanabilmesi bakımından güzel bir düzenleme olsa da burada da basın kartına başvuru ve basın kartı alacak kişilerin niteliğinin iyi değerlendirilmesi ve basın kartı ayrıcalığının ortadan kalkıp kalkmayacağı hususuna dikkat çekilmelidir. Bu durumu ise en iyi değerlendirecek olanlar yine basın meslek kuruluşlarından başkası değildir. Basın kartı komisyonunun üye sayısının arttırılması ise başvuruların artacak olması dolayısıyla iş yüküne ilişkin olarak mı düzenlenmiştir, tartışmaya açık bir konu olmuştur.

Son olarak çok fazla gündemde soru işaretleri oluşturan bir diğer madde olan 29. Maddeye değinmek isterim. Madde tasarısı, “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır” şeklindedir. Burada gözetilen, toplum düzeni önemidir elbette. Ancak bireylerin sosyal medya kanalları üzerinden yapacakları yorumların bu konuda haber niteliğinde sayılıp sayılmayacağı ve bu yönde yazacakları her bir cümleden sorumlu tutulup haklarında yaptırım uygulanacağı yönünde çok fazla endişeye yol açmış bir madde tasarısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Madde tasarısının geniş bir şekilde açıklanması ve toplumun endişesi karşısında bir açıklama yapılması da elzem bir konudur.

Yineleyerek belirtmek isteriz ki, eğer bir düzenleme ya da değişiklik yapılacaksa en başta o konuda uzman olan konunun her türlü artılarını ve eksilerini bilen meslek kuruluşlarının yapılan düzenlemelerde yer alması amaca ulaşmada önemli rol oynamaktadır.

“SANSÜR YASASI” OLARAK GÜNDEMDE YER ALAN BASIN KANUNU DEĞİŞİKLİKLERİ