Çok zevkli ve gurur veren bir yükümlülük
Kendimi bildim bileli, Anadolu basınının amiral gemisi Sabah Gazetesi, her zaman bizim aileden biri gibiydi. Çocukluğumda annem ve babam diğer gazetelerle birlikte akşam eve getirdiklerinde hemen sayfalarını kolaçan ederdik. Okulumuzla, mahallemizle şehrimizle, ülkemizle ilgili haberleri okumak bizi mutlu ederdi.
Gazetenin kurucusu Osman amcanın, babam Op. Dr. Rauf Yılmazer’in koruyucu hekimlikle, politikayla ilgili görüşlerini, Gaziantep’e ve Türkiye’ye ilişkin yazılarını, gazetenin kokusunu içime çekerek okumanın tadına doyulmazdı.
Babam öldürülmeden önceki son yazısını yine Sabah Gazetesi’ne yazmıştı. Üstelik konusu “Gaziantepli olmanın onuru ve yükümlülükleri” idi. Öyle ya bir kente sevdalanmak yetmezdi, onun için mutlaka bir şeyler yapma yükümlülüğünü de yerine getirmek gerekirdi.
Yıllar sonra büyüklerimiz ebediyete yol aldıktan sonra da sevgili Aykut ve Ayfer Tuzcu’nun, Nurgün Balcıoğlu’nun disiplinli, titiz, dikkatli yönetimiyle Sabah Gazetesi; o dimdik, doğrudan yana, ulu çınar duruşunu hiç bozmadı.
Haftada bir gün yazı yazmam teklif edildiğinde gerçekten çok duygulandım ve heyecanlandım. Bu sorumluluk aynı babamın anlattığı gibi onura sahip olmanın yükümlülüğüydü, çok zevkli ve gurur veren bir yükümlülük…
Ez cümle artık haftada bir gün babamın yolunda, bu ailede yazıyor olacağım. Kimi zaman turizmden, kimi zaman sosyal hayattan, kimi zaman arkeolojiden, kimi zaman zengin “Antep gelenekleri” nden, deyişlerinden, ama hep bize ait, bize dair yazılar yazmak da amacım olacak.
Gazete yazıları tarihe atılan imza gibi. Ne mutlu böyle bir şansım olacak. Tarihe düştüğümüz notların hep gururlara, övünçlere vesile olması dileğiyle..