Akbelen ormanları ve törpülenemeyen iştah!

Akbelen’de, Limak ve IC Holding, devlet gözetiminde maden sahasını genişletmek için ağaç katliamı yapıyor. Aslan yürekli köylülerin direnmesi insanın yüreğine su serpip, “Doğasına, toprağına, ağacına sahip çıkan insanlar” olduğunu görmek ne kadar umutlandırıyorsa, jandarmanın köylülere uyguladığı şiddet ve tüm direnişe rağmen ağaç katliamının devam etmesi o kadar umutsuzluğa itiyor.

Maden kömürü için, jandarma eşliğinde ağaçlar kesilerek orman köylüsü yaşamlarından koparılıyor, mis gibi çam ormanları iki holding servetine servet katsın diye yok edilerek, küresel ısınmanın fitili ateşleniyor.

                                                               ***

Dün Gila Benmayor paylaşmıştı bu fotoğrafı. Yaşlı kadın torunu ile birlikte ağaca sarılmış, etrafları, asıl görevi onları korumak olan jandarma tarafından kuşatılmış. Yalnızca yüreğim değil, kemiklerim sızladı. Kadın jandarmaya bağırıyormuş, “Şirketlerin değil, bizim askerimiz olun” diye… 

Ne kadar haklı ve doğru bir talep değil mi?

Devlet, devletin gücü, çam ve zeytin ağaçlarından hayat bulan köylüsünün ve topraklarının mı yoksa iki holdingin mi yanında olur? Bunu söylüyor olmak bile ne kadar iç acıtıcı!

                                                               ***

Jandarma, direnen köylülere ve bölgede bulunan milletvekillerine gazlı müdahalede bulunuyor.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü İbrahim Akın, milletvekili Perihan Koca ve beraberindekiler köylüler, jandarmanın tazyikli su ve biber gazlı saldırısına maruz kalıyor. Saldırıda, çok sayıda insan etkilenerek, fenalaşıyor.

Yani devlet, bir holdinge maden sahası açmak uğruna kendi halkıyla savaşıyor.

Akıl tutulması gibi bir şey!

Bu ülkede, “Maden sahasına ihtiyacımız yok. Türkiye’nin enerji için gereğinden de fazla güneşi ve rüzgarı var. Rahat bırakın köylüyü ve ormanları” diyecek bir makam ve yetkili yok mu?

Binlerce çam ve zeytin ağacının bulunduğu bu ormanlar, geleceğimiz olan çocuklarımızın. Şu anda onları keserek yalnızca köylünün değil, gelecek kuşakların hayat damarlarını kesiyorsunuz.

                                                               ***

Ya o holdingler! Ne çok kazanma hırsınız varmış ve vicdanlarınızı nasıl bu kadar paraya teslim etmişsiniz!

O köylülerin çırpınışları, mücadelesi hiç mi insanlık yönünüzü harekete geçiremiyor?

O madenler, bölgedeki asırlık çam ve zeytin ormanlarından hangi açıdan daha verimli olacak, sizin ceplerinize daha fazla para akmasını sağlamaktan başka?

Yok etmeye çalıştığınız topraklar ve doğa, aynı zamanda sizin çocuklarınızın ve torunlarınızın da geleceği… İnsan para hırsı uğruna kendi çocuklarının geleceğini yok eder mi?

Bu kadar mı döndü gözünüz de 4 günden beri, devletin silahlı gücünü de arkanıza alıp orman köylüsüne işkence ettiriyorsunuz?

Gözünüzü toprak doyursun toprak!

                                                               ***

Bu ülkenin tüm kaynaklarını sömürdüğünüz yetmedi mi?

Enerji üreteceğiz diye yok ettiğiniz akarsular, ormanlar yeterince şişirmedi mi ceplerinizi?

Yok ettiğiniz tarım alanları, ormanlar yüzünden bu ülkeyi yaşanmaz hale getirdiniz ve getirmeye devam ediyorsunuz.

Ne kadar törpülenemeyen bir para iştahınız, kazandıkça daha çok kazanma hırsıyla dönen gözünüz varmış!

O köylüye bu işkenceyi çektirirken, gözyaşlarını toprağa karıştırırken, bu ülkeden kazandığınız servetlerin hayrını göreceğinizi mi sanıyorsunuz? Umarım görmeyecek, göremeyeceksiniz!

Tanrı burnunuzdan fitil fitil getirsin inşallah!

                                                               ***

Direnin İkizköylüler ve çevreciler!

Sizin direnciniz, ülkenin taaa öbür ucundaki bizlere, başkalarına umut oluyor. Yüreğimiz sizinle atıyor.

Asla pes etmeyin!

İki tane gözü dönmüş holdingin topraklarımızı, ormanlarımızı yok etmesine izin vermeyin!
Siz, sizler o iki holdingten ve çevrenizi saran jandarmadan daha güçlüsünüz!

Lütfen direnin!