Erysikhthon’un torunları

YAYINLAMA: 31 Temmuz 2023 / 03.00 | GÜNCELLEME: 31 Temmuz 2023 / 12.39

Akbelen’de onlarca köylü ve çevreci, ağaçların bedenine kendini siper edip mücadele verirken, sahi bizim çiçeği burnundaki muhalefet milletvekilleri hangi diyarda tatilin keyfini sürüyor acaba?

Yalnızca 4 oturuma katılıp, ceplerine 100’er bin lirayı koyup, seçim yorgunluğunu atıp, milletvekilliğinin gurur ve rehavetini yaşıyor olmalılar.

Neden her biri gidip bir ağacın gövdesine sarılmıyor?

Tomalara, gaza, tazyikli sulara direnerek, doğasını korumaya çalışan köylünün şu anda yanında olmayacaklar da ne zaman olacaklar?

Bundan daha önemli ve elzem hangi işleri ola ki?

Gündemimiz Akbelen’deki asırlık çam ve zeytin ağaçları iken, aşağıdaki hikayeyi mutlaka okumalısınız diye düşündüm.

                                                               ***

Derler ki insanların doğayla dost olduğu, sadece ihtiyaç duyduğu kadar yediği, diğer canlılara, ağaçlara, kuşlara saygılı yaşadığı bir dönemde Erysikhthon isminde bir adam yaşarmış. Hali vakti yerinde olan bu insanoğlunun emrinde de çok sayıda insan çalışırmış. Sık sık şölenler düzenler, kazandıklarını dostlarıyla bölüşürmüş. Ancak nasıl olduysa, bir süre sonra bu şölenler Erysikhthon’un zenginliğinin gösterisine dönüşmeye başlamış. Kazancını dostlarıyla paylaşmak yerine düzenlediği şölenlerle ne kadar zengin olduğunu onların gözüne sokmak arzusu ile yanıp tutuşuyormuş. Aldığı iltifatlar ve nüfuzlu olmakla elde ettiği gelirler kibrini yüceltmiş. Kendini saray yavrusu evine sığdıramaz olmuş. Sonunda hayalini yerine getirmek ve dev bir şölen salonu yapabilmek için yanına aldığı yirmi adamıyla Demeter’in* kutsal koruluğuna gitmeye karar vermiş. Aradığı ihtişamdaki ağaçlar sadece onun korusunda varmış. Ağaçları baltalarla devirmeye başlayınca tanrıça Demeter, yaşlı rahibesi Nikippe’nin kılığında

Erysikhthon’un karşısına çıkmış ve ondan bu emelinden vazgeçmesini istemiş. Yaptığı şeyin doğaya ve tanrıçaya saygısızlık olduğunu tatlı dille anlatmaya başlamış. Kibrinden taviz vermeyen Erysikhthon, yaşlı kadını baltayla tehdit edince Demeter daha fazla dayanamayarak gerçek görüntüsüyle çıkıvermiş karşısına bu kibirli ve aç gözlü adamın. Ne kadar yerse yesin sonsuza kadar açlık çekmeye mahkum etmiş onu.

Ucuz kurtulduğunu düşünerek başına geleceklerden bihaber evine dönen Erysikhthon, karnının aç olduğunu söyleyerek sofrayı hazırlatıp oturmuş, ama yedikçe daha çok acıkmış, karnını bir türlü doyuramamış.

O yedikçe çalışanları sürekli yemek pişirip önüne getiriyorlarmış. Erysikhthon yedikçe bütün varlığını tüketmiş ama açlığı hala geçmemiş. Kendisini doyuracağına inandığı anne ve babasına ait her şeyi de yiyip bitirmiş ama yine doymamış.

Erysikhthon, en sonunda her şeyini kaybederek sokaklarda ne bulursa onu yiyen ama doymayan bir sefile dönüşmüş ve nihayet “Açım! Açım!” diye inleyerek ölüp gitmiş.

Günümüzün deveyi hamuduyla yuttuğu halde karnı doymayan, fakir fukara herkesin elindekini alıp yemeye çalışan, yiyemeyeceği kadar mal mülk edinen açgözlüleri Erysikhthon’un torunlarıdır. Doğaya yaptıklarının cezasını hem kendileri çekiyor hem de hiç suçu olmayan diğerlerine çektiriyorlar.

                                                                               ***

Kapadokya Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Ali Yüce ile, Akbelen’deki ağaç kıyımı üzerine üzüntülerimizi paylaşırken, bir kitaptan bahsetti. Arkeolog akademisyen yazar İsmail Gezgin’in kitabı. İsmi “Uygarlaşan iştah” Çok ilgimi çekti. Hoca da sağ olsun hemen “Ben göndereceğim” dedi ve gönderdi.

İnsanın çok eski tarihlerden günümüze doğa ve yeme içme ilişki ve devinimini ele alıyor. Çok ilginç bir kitap.

Yazar, yukarıdaki öykü ile başlıyor kitaba ve günümüze cuk diye oturuveriyor.

Sizce de ülkenin derelerini, ormanlarını, toprağını ceplerini doldurmak uğruna devlet desteğini arkasına alarak zorla talan eden, yok eden, halkın gözyaşları ve ıstırabının üzerine madenler ve barajlar inşa eden gözü dönmüş holdinglerin sahiplerinin her biri Erysikhthon’un torunları değil mi?

Geçen zaman içerisinde ne kadar çok torun türemiş!

Keşke, bizim de bir tane “Demeter”imiz olsaydı!

 

*Demeter

Yunan mitolojisinde tarımın, bereketin, mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçasıdır. Homeros'un destanlarında, "güzel saçlı kraliçe" ya da "güzel örgülü Demeter" diye geçer.

Erysikhthon’un torunları
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *