KUYRUKLU YILDIZ
Küçükken, televizyonun olmadığı tarihlerde, zaman zaman radyodan kuyruklu bir yıldızın dünyaya yakın geçeceğinin haberi verilirdi. Çocukluk bu ya hayallerimizde kuyruklu yıldızın nasıl olacağını düşünürdük. Bir yıldız ve de arkasında bir kuyruk. Zaman içinde, kuyruklu yıldızın güneşin yakınından geçen cisimlerin, ısınarak gaz açığa çıkarmaya başlaması, buzlu, küçük güneş sistemi cisimleri olduğunu, çok sonradan öğrendik. Bu cisimlerin çıkardıkları gazın bir kuyruk oluşturmasının, dünyadan izlenmesinde tanımlanan isim ‘kuyruklu yıldız’. Aslında bu cisimler kimi zaman birkaç yüz metreden onlarca kilometreye kadar çıkmaktadır.
Kuyruklu yıldızlar antik çağlardan beri bilinmekte ve izlenmektedir.
Çin Kayıtlarına göre HALLEY kuyruklu yıldızı MÖ 240 yılından bu yana tanınmakta olduğu bilinir. Yakın tarihe kadar birçok teleskoplarla tespit edilen, uzayın boşluğunda 6619 adet kuyruklu yıldız tanımlanmıştır. Halen uzayda HUBBLE dan sonra JAMES WEBB uzay teleskobu ile uzayın derinliklerinde, birçok cisimler tanımlanmaya devam edilmekte. Birçok çeşitli deneyler ve gözlemlerle, kuyruklu yıldız olarak tanımlanan cisimlerin içinde, çekirdek olarak bilinen yapıda kaya, toz, su buzu, donmuş karbon dioksit, karbonmonoksit, metan, amonyak gibi maddelerden oluştuğu tespit edilmiş.
Çekirdeğin yüzeyi genelde kuru kayalık olarak bilinir. Dış yüzeyin içinde kimi yerde methanol, hidrojen siyanür, formaldehit, etanol ve etan da tespit edilenlerin var olduğunu, NASA’nın yayınlarından okumaktayız. Bu yayınlarda çekirdeğin arkada bıraktıkları konik oluşum ise KOMA adı ile tanımlanmakta. KOMA’nın içinde bulunan ve izlenen toz bulutları, çekirdekten dışarı akan uçucuların içinde su buharının var olduğunu söylemekteler. Çekirdek çapı elli altmış kilometre olmasına karşın, bıraktığı uzun koma konisi, binlerce veya milyonlarca kilometre olduğunu söylemekteler. Kuyruklu yıldızlar Güneş sistemine yaklaştıkları zaman komadaki gazlar ionize olur, konumuna göre de konik yay biçimine dönüşebilir.
Bu günlerde neye üzülüyorum biliyor musunuz? Halk ekranlarda siyasilerin devamlı kuyruklu yalanlarını dinleyerek, yakın bir zamanda, yurdum insanları da yalan söylemeye başlayacak. Daha sonra ne olacak biliyor musunuz? Artık doğruları konuşan kalmayacak ülkemizde. İşte ben buna yanıyorum.
Hani insanlar der ki; pembe yalandan kim ölmüş, kim zarar görmüş denir ama, bu da doğru değil. Kime inanacağız diye ortalarda dolaşmanın, insana pek fayda getirmediğini düşünmekteyim. Bir yerde yasak varsa, o yerde yalan bolca bulunur. Ne kadar çok yasak, o kadar çok yalan dolaşır etrafta.
Çocukken başlar bu yalan gerçeği. Bir korku uğruna yalan söyleriz. Çocukken rahmetli pederim top oynamamı istemezdi. Nedenini pek anlamadığım bir baskı ile babam tarafından top oynamam engellenmişti benim. Akşam eve gelirdi, top oynayıp oynamadığımı sorardı bana. Oynadığım halde, ‘oynamadım’ diye inkar ederdim. Ayakkabımı eline alır, bakardı, dönüp bana ‘yine oynamışsın’ derdi. Tabii ben yalan söylerdim, ama ayakkabım yalan söylemezdi.
Bunlar kanımca çocuk yalanları. İlkokula gittiğim dönemlerde top oynama konusunu bir kenara bırakmıştım, çünkü, beden eğitimi dersi için Gislavet Marka lastik ayakkabı alınmıştı, onu giyerdim. Böylelikle top oynadığım anlaşılmazdı. Hani rahmetlinin kalıplarında bir çocuk olmayacağımdan mı bilmem, beni yatılı okula gönderdiler. Kayseri’den 10 kilometre uzakta, dağın başında yatılı bir okula verildim. Bu okulda da birçok yasak vardı. Bazen bu yasaklara aldırış etmezdik, sorulduğunda yalan söylerdik. Ama cezaya çarptırılmaktan kurtulamazdık.
Aile kurarken de eşlerin birbirine bağlılığı ve dürüstlüğü, aile için çok önemli bir unsurdur. ‘Bu akşam mesaiye kalacağım’ konusu uzaması halinde veya eve geç gelişler artmaya başlarken ‘işim bitmedi, bu nedenle geciktim’ gibi yalanlar söylenmeye başlanırsa, o evlilikteki temel direklerin sarsılmaya başlamasına işaret olur, diye düşünürüm.
Aile birliğinde çocuk yetiştirmeye başladığında, bilhassa babanın, çocuğuna yalan söylememesi gerekir. Çünkü BABA kavramı bir çocuk için önemlidir. Baba yalan söylemez. Çocuğunu hiç aldatmaz. Çocuk, babanın her sözünü, kanun olarak kabul eder. Bu kanunu çürütmeye kalkan herkese karşı şiddetle direnir. Yalan ortaya çıkarsa, babanın kaçacağı bir yer yoktur. Çocuk için her şey yıkılmıştır. Baba, bu kaleyi tekrar kurmaya kalksa bile, çocuk tarafı, kolay tamir olmaz. Bu nedenle hayatta her atılan adımın, çok dikkatli atılması gerekir.
Bizim toplumumuz için DEVLET, BABA yerine geçer. Devletin söylediği sözlerin doğru olması gerekir. Aldığı her tedbir, halk tarafından olumlu olarak kabul görür. Fakat Devletin YALAN söyleme lüksü yoktur. Her gerçeğin halkla paylaşılması, en doğru harekettir.
Cumhurun başının, 2018 seçimlerinde, vaadi olan 3600 ek gösterge için 2022 yılını ekranlarda işaret ettiğine, hepimiz şahit olduk. Yüz binlerce memuru ilgilendiren ek gösterge de polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerinin emeklilik ek göstergesinin 3600’e çıkarılması vaadini, CUMHUR’un her seçimde meydanlarda haykırmasını başından beri izledik. Şimdi ise bu uzayan kuyruklu yalandan bir haber almak, mevsimsiz zamana kaldı.
Böyle zamanlarda aklıma bestekâr Yusuf Nalkesen gelir. Kendisini İzmir radyosunda tanıma fırsatı bulmuştum. Aslında Makedonya İştip’te 1923 senesinde doğmuş, daha sonra Türkiye’ye göçmüşler. Emekli bir öğretmendi. Türk sanat müziğine birçok eserler vermişti üstat bestekar Yusuf Nalkesen. Kendisini 1 Ocak 2003 yılında kaybettik. Yusuf Nalkesen’in bir eseri vardır benim çok sevdiğim, düyek usulde ve hicaz makamında bestelemiş değerli bestekâr Yusuf Nalkesen: ‘YALAN‘ .
Bugün yaşasaydı bestekar, bu şarkının adını kime yakıştırırdı, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.