SAMSUN
Kurtuluş savaşının ilk temelinin atıldığı bir şehirden bahsetmek isterim bugün. Cumhuriyet tarihimizde, demokrasi ve bağımsızlık konularının ilk konu edilen şehirdir Samsun. Milattan Önce 350 yıllarında burada kurulduğu tahmin edilen bir kent, AMİSOS. Tarihsel adının ise nereden geldiği pek bilinmemekle beraber, PONTUS krallığına kadar dayandığı muhakkak. Sisli bir bahar sabahında 16 Mayıs 1919’da İstanbul’da Kızkulesi açıklarında bekleyen bir vapur içinde hummalı bir telaş vardır. Çok kıymetli bir yolcusunu bekler bu vapur. Bandırma Vapuru.
Vapura işgal kuvvetlerinden gelerek arama yaparlar gece boyunca. Bir şey bulamazlar. Mustafa Kemal Paşa ‘Ne ahmaklık! Silah ve cephane arıyorlar, biz ise kafamızla inancımızı götürüyoruz’ diye duygularını ifade etmiştir. Mustafa Kemal Paşa atandığı ordu müfettişliği görevi için bu vapurla Karadeniz’e seyahat etmek için hazırlıklarını tamamlar. Bu görevi şu sözlerle ifade eder: ‘Talih bana öyle uygun koşullar hazırlamış ki Bakanlıktan çıkarken duyduğum coşkudan dudaklarımı ısırdığımı anımsıyorum.’
Beşiktaş’ta, Akaretler’de bulunan annesi Zübeyde Hanım’ı ziyaret ederek vedalaşır. Hayır duasını alır annesinin. Beşiktaş’ta bekleyen bir tekne ile Bandırma Vapuru’na heyeti ile beraber hareket ile eder, tan yeri ağarırken.
Bandırma Vapuru hakkında da birkaç söz söylemek gerekir. 1878 yılında İskoçya’nın Glasgow limanında inşa edilen bu vapurun ilk kaydı TORECARDERTO. Bu adla yaklaşık 5 yıl hizmet görmüş. Daha sonra Yunanistan kayıtlarına geçmiş KYMİ adıyla, 9 yıl çalışmış. 1894 yılında bu vapur Osmanlı İdare-i Mahsusa’ya devredilmiş. Adı Panderma olarak kayıtlanmış. Vapur, 16 yıl Marmara denizinde yolcu ve yük taşıma işlerinde kullanılmış. 1910 yılında ise Osmanlı Seyrü Sefain İdaresi’ne Bandırma Vapuru olarak kayıtlanarak devredilmiş.
Karadeniz’e hiç çıkmamış olan bu gemi ile Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a, çok değerli arkadaşları ile hazırlandığını bilmekteyiz. Vapurun süvariliğine 1 Mayıs 1919’da İsmail Hakkı Kaptan atanır. Sefere çıkmadan evvel İsmail Hakkı Kaptan, Mustafa Kemal Paşa’yı Şişli’deki evinde ziyaret ederek geminin rotasını, Paşa ile beraber belirler. Kıyıya yakın bir rotada yol alacaktır vapur. Muhtemel bir saldırıda kıyıya yakın olarak korunmaktır düşünceleri.
Yolculuk Samsun’da sonlanacaktır. Sisli sabahın çok erken saatinde vapur demir alarak ağır yolla boğazın serin sularını yara yara Karadeniz’e açıldığında, güneş henüz doğmuştu. İngiliz işgal güçlerince 16 Mayıs’ta bir destroyer görevlendirilerek, Bandırma Vapuru’nu geri çevirmek veya batırmak için emir verilir. Bandırma Vapuru İstanbul’daki limana verdiği rotanın dışında bir rota takip ettiğinden, savaş gemisi Bandırma Vapuru’nu bulamaz.
Vapur, 18 Mayıs 1919’da öğle vakti Sinop’a girer. Gemide Sinop Valisi Mazhar Tevfik Bey sandalla kıyıya çıkar. Mustafa Kemal Paşa önce Sinop’ta gemiden inip Samsun’a karadan gitmeyi düşünür, daha sonra bundan vazgeçer. Bandırma Vapuru 19 Mayıs 1919’da Pazartesi sabahı saat 08.15’de Samsun’a demir atarken, bu yolculuğun İsmail Hakkı Kaptan için, en mutlu anı olduğunu, kendi anı kitabına büyük harflerle yazdığını, kızı ifade etmiştir.
Bandırma Vapuru’nun bu yolculuğunda 2’inci kaptanı Tahsin Bey, çarkçıbaşısı Hacı Süleyman ve 18 mürettebat görev yapmıştır.
Mustafa Kemal Paşa’nın karargah subayları ise başta 3. Kolordu Komutanı Albay Refet Bele, Müfettişlik Kurmay Başkanı Albay Manastırlı Kazım, Tabip Albay İbrahim Tali, Kurmay Başkan Yardımcısı Kurmay Yarbay Mehmet Arif Bey ve 49 genç subay, çavuş, onbaşı ve erlerin, bu zorlu seyahatte Hürriyet, Demokrasi ve Özgürlük yolunda Mustafa Kemal Paşa ile beraber Samsun’a gitmekten onur duyduklarına adım gibi inanırım.
İşte Sivas kadar Samsun da Cumhuriyetimizin kuruluşunda çok önemli bir kilometre taşıdır.
Bu sene bu önemli iki şehirde sırasıyla bulunmayı düşledim. Önce Sivas’ta kongre binasını, Cumhuriyetin temelini atan Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının toplantı yaptığı yerleri gezdim. Sonra 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Paşa’nın, 105 yıl önce Samsun’a çıkması anısına yapılan yarışmalara katılmak için Samsun’a gittim. Bir heyecan ve bir coşku ile bu yarışlara katıldım. Her attığım kulaçta, yok olmuş bir devletin küllerinden yeni Türkiye Cumhuriyeti adı ile anılan ülkemizi yaratanları, şükran duygularımla anmaktı amacım. TÜRK bayrağı altında toplanan genç nesil cumhuriyet sporcuları ile beraber yüzmek başka bir heyecan vermekte insana. Bütün bu güzellikleri yaşamak ve yaşatmak adına yapılan her eylem benim için mukaddestir. Spor konusunda Atatürk’ün güzel bir sözü vardır, ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim’. Bunu hepimiz hatırlarız. Ancak Samsun’da Olimpik Yüzme havuzu idarecilerinin bu cümleyi bilmediklerine inanmaktayım. Olimpik havuz hijyen bakımından, temizlikten uzak, başta havuz amirinden başlayarak hemen hemen bütün çalışanların işlerini yapmaları yerine, ellerinde birer akıllı telefonla meşgul olmalarını üzülerek seyrettik. Bundan daha da vahim olanı, havuzda erkek ve kız sporcuların zorla ayrı günlerde idman yaptırıldıklarını öğrenmemizde ise hangi asırda yaşadığımızı sorgular hale geldik diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.