BUGÜN EMEKLİ MAAŞIMI ALDIM
49 yıldır aktif iş hayatının içindeyim, bugün emekli maaşımı alırken yine sevinemedim, hatta öfke doluyum.
Yıllar boyunca, gelecekte elime insani ölçülerde yaşam standardımı devam ettirebileceğim bir ödeme geçeceğini düşünerek ve bunu her ay sorunsuz alacağım bir Türkiye’den hiç kuşku duymadan, kimi zaman son derece zor şartlarda, primlerimi nerdeyse aksatmadan ödedim. Aksattığım taksitler için, devlet, ciddi miktarda ceza almakta sakınca görmedi, bir an bile tereddüt etmeden icra-i işlem uyguladı. Ben de itiraz etmedim. Sonuçta, bu sosyal devlet kuralına uymam gerekirdi ve aksatmaya hiç hakkım yoktu.
Türkiye’nin sayılı okullarında yüksek öğrenim yapmış, ana dili gibi İngilizce konuşan, Güneydoğu Anadolu bölgesinin ilk seyahat acentasını 38 yıl önce açarak, bölgeyi inanılmaz bir turizm kazancıyla tanıştırmış, devlete yıllarca ve onurla hizmet etmeyi çok zevkli bir görev kabul etmiş, girişimci bir kadınım. Bunları sadece standardımı daha iyi anlatabilmek için yazıyorum.
Geldiğimiz Türkiye’de emeklilerin tüm primleri har vurulup harman savrulmuş, fasıllar arası aktarmalarla prim ödemeleri buharlaştırılmış. Alınan paralara çökülmüş, anlaşmalara uyulmamış.
Yıllarca yapılan ödemelerle bütçeye çok önemli bir kaynak sağlayan “emekli” ye “sosyal atık” muamelesi yapan bu ucube yönetimin pençesinde tüm emekliler kıvranıyorlar.
Kurbağaları soğuk suyla dolu bir kazana atıp, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra, ısıyı yükselterek kaynatırlar ya, emekli de aynı duruma düşürülmüş. 22 yıl boyunca yavaş yavaş tüm müktesep haklar törpülenmiş ve sonuç ortada.
22 yıl önce en düşük emekli maaşı, asgari ücretten yüzde 47 fazlaydı. Bir diğer deyişle, yılların alın terini döken çalışan artık emekli olduğunda son maaşının bir buçuk katına yakın bir emekli aylığı alıyordu. Recep Tayyip Erdoğan dönemi hükümeti 1 Ekim 2008'de 5754 Sayılı Kanun’u çıkardı. İşte tüm garabet böyle başladı.
Önce “Emeklilik maaşı en az asgari ücretin yüzde 110'u kadardır.” şeklindeki maddeyi değiştirdi. Şöyle açıklayayım: Eskiden asgari ücretli 100 TL alırken, emekli 110 TL alıyordu. Yeryüzünde bir örneği daha olmayan, akıl, mantık dışı bu ucube sistemin bizi getirdiği nokta da şöyle: Asgari ücretli 100 TL alırken, emekli artık sadece 58 TL alabiliyor. En düşük emekli maaşının asgari ücrete oranı hiç bu kadar düşük olmamıştı.
Böylece maaşlar erirken emekliler de kaynayan kazandaki kurbağalara döndüler.
Kendisi de inanmadığı halde “Avrupa bizi kıskanıyor” diyenler yüzünden oradaki durumu da size özetlemek istedim.
Almanya’da ortalama emekli maaşı , Türkiye’deki emeklinin maaşından 7 kat daha fazla. Yani bizim 7 ay boyunca alacağımız emekli maaşının toplamını, alman emekli bir ayda alıyor.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) “Avrupa’da ve Türkiye’de emeklilerin durumu” başlıklı bir rapor yayımladı. Prof. Dr. Aziz Çelik editörlüğünde hazırlanan rapora Deniz Beyazbulut ve Zeynep Kandaz katkı verdi. Rapor AB İstatistik Ofisi Eurostat verilerine dayanıyor. Eurostat’ın son güncel verileri 2021 yılını kapsıyor.
Yapılan bu araştırmaya göre Türkiye, Avrupa’da 32 ülke arasında 2021 yılı itibarıyla Euro bazında ortalama emekli maaşlarının en düşük olduğu ikinci ülke. 2012-2021 yılları arasında Avrupa’da ortalama emekli maaşı büyük ölçüde artarken Türkiye’de yüzde 34 düşmüş. Avrupa’nın bizi kıskanması imkansız. Onlar yıllarca ülkelerine hizmet etmiş insanları “atık malzeme “değil, “bilge insan” olarak görüyor. Tüm sosyal hayatta emeklilerin değeri çok yüksek. Avrupa ülkelerinde hem belediyeler hem yönetimler ülkeye emek vermiş bu insanlara hayranlık verici ölçüde önem veriyorlar ve ayrıcalıklarla donatmışlar. Onların emeklisi ülke ülke geziyor, bizim emeklilerimiz de en ucuz temel gıda maddesini bulup, komik denecek kadar az olan maaşıyla geçinebilmek için market market dolaşıyor.
Günümüzde sosyal güvenlik sistemi, sigortalı olan çalışandan resmi olarak kesilen primlerin SGK bünyesinde biriktirilerek, emekli olanlara ödenmesi uygulamasına dayanıyor. Aktif-pasif oranı; çalışan sigortalılar ile emekli maaşı alan sigortalılar arasındaki oranı ifade ediyor. İlginç bir şekilde bu oran Türkiye’de birçok Avrupa ülkesinden ve Avrupa ortalamasından daha yüksek.
Yani Türkiye’de çalışanlardan kesilen sigorta primleri, emeklilere dağıtılan maaşlardan daha fazla. Üstelik bu oran Avrupa’daki ortalamadan bile yüksek.
Türkiye’de emeklilerin nüfusa oranı artarken emeklilerin milli gelirden aldığı pay düşüyor. Emekli maaşlarının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranında Türkiye 36 Avrupa ülkesi içinde sondan ikinci sırada.
Emeklileri hafife alan iktidara son sözüm: Bu başarısızlığınız ve adaletten uzak tavrınız devam ederse sizin de ikinci sıraya düşmeniz kaçınılmaz olacak.