Erdoğan “Esed”leşirken, halk demokratikleşti mi?

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Cumhuriyet yürüyüşüne katılanlara müdahale edilmesi, barikat kurulması, biber gazı sıkılması ayrı bir konu.

O, bu ülkeyi yöneten zihniyetin ne kadar ilkel, antidemokratik ve tahammülsüz olduğu ile ilgili

Ancak ben bugüne kadar cumhuriyet bayramında halkın sokaklara dökülüp bayram kutladığını hiç hatırlamam.

Tüm resmi bayramlar, devletin resmi makamları tarafından öğrencilerin figüranlığında asker yürüyüşü tarzında stadyumlarda veya kent meydanlarında kutlanır.

Akşam ki fener alayı da yine askeri bir törendir.

Halk, yıllardan beri 23 Nisan’ın da 19 Mayıs’ın da 29 Ekim’in de yalnızca seyircisi konumundadır.

                                                            ***

Halk, 89 yıl sonra cumhuriyetin kuruluşunun bir bayram olduğunu anlayıp, sokaklara dökülüyor.

Peki 89 yıldan beri neredeydi bu halk diye sormak gerekir elbette…

Bu sorunun yanıtını, askerlere elini kolunu sallayarak, “Sizin korumanız gereken Cumhuriyet'e biz sahip çıkıyoruz” diyen CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın eyleminde aramak lazım belkide.

Yani askerler, artık bu cumhuriyetçilerin beklentisini yerine getirmiyor olduğundan iş başa düşmüş. Kılıçdaroğlu’nun il başkanının istifasını istemesi elbette ki önemli, ancak bu kesimdeki genel zihniyetin bu olduğunu da kabul etmemiz lazım.

Peki bu mu cumhuriyete sahip çıkmak?

Veya cumhuriyete sahip çıkmak, demokrasiye sahip çıkmak mıdır?

Bu zihniyet, Recep Tayyip Erdoğan’ın giderek “Esed”leşen tavrına alternatif olabilir mi?

                                                               ***

Hani mesela cumhuriyeti kutlamak 89 yıl sonra aklına gelen bu halk;

Uludere katliamı neden aydınlatılmıyor diye sokağa dökülse,

işsizliği, açlığı sefaleti protesto için eylemler yapsa,

Recep Tayyip Erdoğan iktidarının antidemokratik uygulamalarına başkaldırdığı için yürüse, eğitim sisteminin katledilmesine karşı çıksa,

artan hayat pahalılığı ve artık altından kalkılmaz hale gelen vergi yüküne isyan etse,

İşte budur” diyeceğiz.

Ama,  bu eylemin amacı ve hedefi belli.

İşin sırrı, “Sizin korumanız gereken Cumhuriyet'e biz sahip çıkıyoruz” sözlerinde gizli.

                                                               ***

Her neyse, her ne sebeple olursa olsun halkın sokağa dökülmesinde her zaman hayır vardır.

Bir kesim halk cumhuriyet bayramını bahane ile sokağa dökülüp, iktidardan rahatsızlığını ifade etmek istiyor.

Demokratik bir ülkede üzerinde bile durulmaya değmeyecek bir mevzu.

Yürüsünler, bağırsınlar, çağırsınlar, sloganlar atsınlar…

Ne olacak? Ellerinde silah yoksa, kimsenin canına ve malına kasıt yoksa, seyretmekten başka yapacak birşey yoktur.

Ama… İktidar iktidar değil, mevcut rejim de demokrasi!

İktidarın başında, “Esed”i eleştire eleştire “Esed”e dönmüş, tek adamlığa, diktatörlüğe oynayan, kendinden başkasına söz hakkı tanımayan bir adam var.

                                                               ***

Benden başka hiç kimsenin hiçbir yetkisi ve hakkı yok. Ben ne dersem o olur diyor adam.

Dolayısıyla sokağa dökülme, eylem yapma gerekçesi ne olursa olsun, halkının üzerine biber gazı sıktırıyor.

Meydanlara barikatlar kurdurarak, eylemlere engel olmaya kalkışıyor. Polisi daha sert davranmadığı için eleştiriyor.

Bu ülkenin tek ve tartışmasız yöneticisi benim diyor açık açık.

Ben ne kadar demokrasi istersem halk o kadarını alır demeye getiriyor.

Halkın önüne kurulan barikatın kaldırılması emrini veren cumhurbaşkanına meydan okuyor.

Bu ülkede kral benim havasından kendini kurtaramıyor, battıkça batıyor.

Gün gelecek, kendini de “Esed” gibi hiç kimse kurtaramayacak farkında değil!

                                                               ***

Memlekette onlarca insan açlık grevinde ölümün pençesine düşmüş, memleket savaş meydanı halinde, yoksulluk, perişanlık dizboyu… Katliamların, ölümlerin hesabı verilemiyor.

Uludere katliamını araştırmak üzere kurulan TBMM komisyonu rapor hazırlama sürecine girmiş, ancak halen ateş emrini kimin verdiği bilgisine ulaşılamamış. Komisyon üyeleri genelkurmayı ve hükümeti delil karartmakla suçluyor.

Recep Tayyip Erdoğan gittikçe “Esed”leşirken, sokağa dökülen halkın talebinin ana temasının demokrasi olmaması ne kadar garip değil mi?

 

 

 

 

 

 

Erdoğan “Esed”leşirken, halk demokratikleşti mi?