TÜRBÜLANS

Türkiye Cumhuriyeti çok net bir şekilde türbülansa girmiştir. Ekonomi, hukuk, adalet, can ve mal güvenliği, Demokrasi, sosyal devlet ve daha birçok konuda güvensizlik yaşanmaktadır. Güven kelimesinin her şeyin temel taşı olduğunu önceki yazılarımda kaleme almıştım.
Son zamanların gündemi olan Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi, gözaltına alınması, tutuklanması, Ümit Özdağ'ın, Sebahattin Demirtaş'ın içeri atılması, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması, içeri atılması, belediyelere kayyum atanması tam anlamıyla Türkiye Cumhuriyeti devletine zarar vermektedir. Devlet ve devletin tüm kurumları şu anda siyasetin güdümünde işler yapmaktadır. Halbuki devletin siyaset ile işinin olmaması gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse şehirlerde devletin temsilcisi validir. Bir valinin siyaset yapması veya siyasetin güdümünde çalışma yapması doğru olur mu? Tabi ki olmaz. Bu durum tüm devlet kurumları içinde böyledir ama şu anda devlet kurumları siyasette öne geçmek için bir sopa olarak kullanılmaktadır. Bir an önce devlet aklının yerine gelmesi gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti bu hiçbir işe yaramayacak şeyler ile uğraşırken dünyadaki gelişmeleri kaçırıyor. Şu anda tüm dünyada sanayi devrimi gerçekleşiyor. Osmanlı Devleti'nin zayıflama nedeni buharlı makinaların üretilmesi ile günün çağını yakalayamamasıydı. Sanayi devrimini kaçıran Osmanlı Devleti zayıflamış ve sonunda yıkılmıştır. Geçmişten ders alınmalı ve ülkenin enerjisini böyle hiçbir işe yaramayacak konularla harcanmamalıdır. Aksi taktirde ülke daha çok kötüye gidecek, halk daha çok yoksullaşacak, kurumlar zayıflayacak, ekonomi daha kötüye gidecek, adalet ve demokrasi işlevsiz hale gelecektir.
Şunu unutmamak gerekir; ADALETİN OLMADIĞI YERDE DEVLET OLMAZ.
