Çocukluk: İçimizde Yıkılan Ev…

YAYINLAMA: 02 Temmuz 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 01 Temmuz 2025 / 13.06

Çocukluk hem çekirdeğimiz hem de ana karamızdır. Bir çocukluk yeterince yaşanmamışsa ne gençlik ne de yetişkinlik tam anlamıyla anlaşılabilir. Çocukluk, her birimizin ülkesidir; nasıl şekilleneceğimiz, o vatanda kalıcılaşır. Utanç, sevinç, aidiyet, özveri, barışçılık, sevgi ve duyarlılık gibi yaşatıcı hisler, çocukluğun duygusal haritasında yapılanır. “Herkesin çocukluğu bir gün onun geleceğini fısıldar.”

Günümüzde toplumda beğenilmek, başarılı bir yetişkin sayılmak ve kariyer sahibi olmak uğruna çocukluk bastırılıyor. Çocukluktan çalınan doğallık, yetişkinlikte ve sonraki yaşam evrelerinde ruhsal ağrıya dönüşüyor. Otoriteyle büyütülen çocuk, duygularının tomurcuklarını erken yitiriyor; oysa çocukluk otoriteyle değil, anlayış ve sevgiyle gelişir.

Elbette kuşaklar arası farklar gereği çocukluk deneyimleri de farklılaşır. Ancak asıl mesele; heba edilen çocukluk, bastırılan benlik ve aşağılanan bu temel dönemdir. Çocukların "olmak istedikleri" ile "olmak zorunda bırakıldıkları" arasındaki çelişki, sahte kendiliğe hizmet eder. Bu çelişkinin içinde çocuk ihmali, ilgisizlik, anlaşılmama, şiddet ya da istismar yer alır.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 18 yaşın altındaki çocukların beden ve ruh sağlığını, gelişimini ve güven duygusunu olumsuz etkileyen her türlü fiziksel, duygusal, cinsel istismar ve ihmali “çocuk istismarı” olarak tanımlar.

Bir toplumun fiziksel ve ruhsal sağlığı, bireyin sağlığından geçer. Bu nedenle çocukların sadece barınma ve beslenme gibi fiziksel gereksinimleri değil; aynı zamanda psikolojik, kültürel ve sosyal ihtiyaçları da karşılanmalıdır. Çünkü ihmal edilen çocukluk, uzun vadeli duygusal ve davranışsal kırılmalara neden olur. Yetişkinlikteki korku, depresyon, öfke, güvensizlik ya da içe kapanma gibi sorunların çoğu, çocuklukta yaşanan baskı ve ihmallerle doğrudan bağlantılıdır.

Çocuk istismarı ve ihmali birlikte ele alınmalıdır. Çünkü her bir olumsuzluk, diğerini büyütür. Çocukların her türlü fiziksel, zihinsel ve duygusal ihmal ve istismardan korunması, yalnızca kamu kurumlarının değil; toplumun her ferdinin sorumluluğudur. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme bu sorumluluğu açıkça tanımlar.

Oysa çocuğa kötü muamele, dünyanın her yerinde yaygın bir sorundur. Kötü muamelenin biçimi; cinsiyet, coğrafya ve toplumsal koşullara göre değişse de çocuğa yönelik ihmal ve istismarın %1 ile %35 arasında değiştiği tahmin edilmektedir.

Peki, çocukları çetin koşullara hazırlamak adına hırpalamak yerine; neden çetin koşulları onlar için kolaylaştırmıyoruz? Neden bir çocuğun gözünden bakmayı denemiyoruz? Sessiz kalmak yerine, ses olmak mümkün değil mi?

Çocukluğa doğru yaklaşmak; bireyin kişiliğini inşa etme ve yönlendirme yolunda gerçek bir girişimdir. Toplumların idealleri ve bireylerin gelecekleri, büyük ölçüde geçirdikleri çocukluk dönemine bağlı olarak biçimlenir.

Ezberletilen görüşlerle, çocukları kendi yaşımıza başımıza göre eğitmeye çalıştıkça; onları doğalarından, potansiyellerinden ve geleceklerinden uzaklaştırıyoruz. Duygu, düşünce ve tepkileri sadece kendi çevresine odaklanan birey, daha büyük ilişkiler örgüsünde sağlıklı bağlar kuramaz.

Eğer iyi bir dünya hayal ediyorsak; çocuk hakları, kadın sorunları, ekosistem, demokrasi ve barış ilkeleriyle doğrudan bağ kurmalıyız.

Çocuklarımızı aşağılık ya da üstünlük duygularıyla değil; sağduyu, empati, paylaşım ve toplumsal bilinçle cesaretlendirmek hepimizi iyileştirecektir.

Bize düşen görev, çocuğun sevgisini kazanmak; ona “sen de bu dünyanın saygın bir parçasısın” duygusunu yaşatmaktır.

İyi bir dünya kurmak istiyorsak, işe çocukluğun sırrını öğrenmekle başlamalıyız.

 

 

Kaynakça / Yararlanılan Raporlar ve Eserler

FİSA Çocuk Hakları Merkezi, 2020 Çocuk Hak İhlalleri Raporu

İNSAMER, Çocuk İhmali ve İstismarı Raporu (2022)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Çocuk İstismarı Temel Bilgiler

Alfred Adler, İnsanı Tanımak

Alice Miller, Yetenekli Çocuğun Dramı

UNICEF, Dünyada Çocukların Durumu 2021 Raporu

Çocukluk: İçimizde Yıkılan Ev…
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *