Erdoğan, Türkiye’yi kaosa sürüklüyor

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü öfke ve gözdağı yüklü konuşması, BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırma konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Eğer, o 326 AKP milletvekili Başbakan’ın bu şiddet ve celalinden kokup, dokunulmazlıkların kaldırılması yolunda oy kullanırsa, herhalde Türkiye bundan sonraki aşamada Başbakan Erdoğan’ın kendi adına para bastırması sürecine doğru yol almaya başlayacaktır.

                                                                        ***

Dün Başbakan Erdoğan’ın insanı tedirginlik ve endişeye sürükleyen konuşmasını izlerken, aklıma seçimlerden hemen sonra BDP’lilerin meclisi protesto etmesi sırasındaki tavrı geldi.

Hatırlıyor musunuz, meclise gelmiyorlar diye ne kadar sinirlenip, halka şikayet ediyordu.

Şimdi halkın oylarıyla seçilmiş aynı vekilleri ben ve benim emrim altındaki AKP meclisten dışarı çıkaracak ve hapse gönderecek diye yırtınıyor.

Bir vatandaş olarak Başbakan’ın bu halinden endişe etmemek, kaygılara kapılmamak mümkün değil.

                                                                              ***

Devleti yöneten bir siyasetçinin, karşısındaki muhatap kim olursa olsun

böylesine gözü dönmüşcesine tavır takınması normal değildir.

Başbakan ne yazık ki, önce Esad konusunda aynı hiddet ve şiddetle doluydu. Bir ara yüreğimizi ağzımıza getirmedi mi?

Sonra ne olduysa Esad’ın kuyruğunu bırakmaya karar verdi.

Veya ABD, “Sen bu işe bu kadar da müdahil olma bakalım” deyince Esad’ın peşini bırakmak zorunda kaldı.

Ancak nefret ve şiddet enerjisini oraya boşaltamayınca bu kez içeriye döndü ve BDP’lileri gözüne kestirdi.

Ağzından alevler çıkararak onların üzerine saldırmaya başladı.

Tanrı aşkınıza devlet adamı böyle mi olur?

Hem içeride hem dışarıda huzur ve barış adına birşey bırakmadı.

Tek yumuşak karnı, nedeni nedir bilinmez Filistin!

Gerisi umurunda bile değil…

                                                               ***

Yıllardan beri Kürt sorununun çözümünün, dağdakileri ovaya indirmekten, siyasetin içine çekmekten geçtiği vurgusu yapılırken, ne oldu da durup dururken Başbakan Erdoğan bir günde BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılarak hapse gönderilmesi gerektiğine karar verdi?

Dün partililerine hitaben konuşmasında “Şimdi birileri çıkmış bize 1992, 1994'ten bahsediyor. Kusura bakmasınlar sene 2012. Bugün biz 1994'te değiliz, 2012'deyiz. Bugünün şartlarıyla o günün şartları bir değil ve rahatlıkla istedikleri gibi kalkıp at oynatmalarına müsaade edemeyiz'' diyor.

Gerçekten de o günün şartları farklıydı. Polisin meclis bahçesinde milletvekillerini tek tek kovalayıp, avlayarak götürmesine seyirci kalmıştı Türkiye.

Henüz demokrasi bilinci bu kadar gelişmemişti.

Başbakan Erdoğan, Türkiye’ye aynı şeyleri  2012’de de yaşatmaya kalkışırsa, o günün şartlarıyla bugünün şartlarının aynı olmadığını bizzat gözleriyle görecektir lakin vakit çook geçmiş olacaktır.

                                                               ***

BDP’lilerin dokunulmazlıklarının  kaldırılmasının ülkeyi ne kadar gereceği ve kaosa götüreceği gerçeğini AKP’li vekiller de görüyor elbet. Ama, onların çok büyük bir kesimi kapı kulu olduğu için gıklarını bile çıkaramazlar.

Ancak aklı başında, mert olanları ortaya çıkıp tavrını koyabiliyor. Dengir Mehmet Fırat, böyle bir gelişmenin AKP’ye ve ülkeye zarar vereceğini söylüyor. AKP Batman Milletvekili Ziver Özdemir, “BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması hata olur” diyor. Galip Ensarioğlu, “Benim rengim belli” diyebiliyor dürüstçe.

                                                               ***

Gültan Kışanak, Neşe Düzel’e verdiği röportajda, “Ne oldu da böyle oldu” sorusunu yanıtlarken, “Başbakan artık öngörülemez bir hale geldi. Onun siyasetinin ne olduğunu, ne olacağını sadece biz değil, AKP de kestiremiyor. En yakın çevresi bile Başbakan’ın bir saat sonra ne yapacağını, ne söyleyeceğini tahmin edemiyor. Bir başbakanının bu kadar öngörülemez olması ülke için büyük bir tehlike arz ediyor” diyor.

Yakın çevresi ne yapacağını bilmiyor, partisi ne söyleyeceğinden ve ne yapacağından habersiz, vatandaş zaten teba…

Bir ülkenin kaderi ve geleceği böyle ne yapacağı bilinmez bir siyasetçinin ellerine bırakılabilir mi?

                                                                              ***

Başbakan Erdoğan’ın halet-i ruhiyesi ve tavırları itibarı ile şimdi artık gelinen nokta, ya BDP’lilerin dokunulmazlığı kaldırılarak ülke çok ciddi bir kaosa sürükleyecek, ya da Recep Tayyip Erdoğan siyasi kariyerinin en ağır yenilgisini alacak.

AKP’li vekiller, BDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırmak için el kaldırırken bu iki seçenek arasında bir tercih yapacaklar.

Zira böyle büyük bir vebal yalnızca ne yaptığı ve yapacağı belirsiz hale gelmiş, çelişkiler içinde yüzen ve bu çelişkileriyle ülkesine çok büyük kötülük eden Recep Tayyip Erdoğan’ın omuzunda kalmaz.

Dokunulmazlıkların kaldırılması için kalkacak her el bu ülkeyi çıkmaz bir sokağa sürükleyecektir.

Bu vebal büyük bir vebaldir.

 

 

 

 

Erdoğan, Türkiye’yi kaosa sürüklüyor