Aşıkların atışmaları
***
''Valla hayaldi gerçek oldu kardeşim. Nasıl gerçek oldu biliyor musunuz? Allah Allah, kurban olduğum Allah, yani birileri bana kızmıştı, 'Rabbim verdikçe veriyor' dediğim için ama ne yapayım Kılıçdaroğlu söylüyor bunu. Ben onun yalancısıyım. Diyor ki: 'İki cumhurbaşkanı adayı olsa, biri Tayyip Erdoğan, biri Abdullah Gül olsa bizim oyumuz Abdullah Gül'e olur'. Eee, bu sayın Abdullah Gül partinin kurucusu ve bizim ilk başbakanımız. Demek ki Rabbim, cumhurbaşkanlığında bile Kılıçdaroğlu'na, AK Parti'nin göstereceği adaylardan birine oy vermek hidayetini nasip etmiş, daha ne söyleyeyim.”
***
Bülent Arınç bunları söyledikten sonra bir de kinayeli mesaj göndermeyi ihmal etmiyor:
“Sayın Kılıçdaroğlu, yüzde 62 oy aldığımız, 12 milletvekilinden 2 tanesini kazanabildiğiniz bir ilden size sesleniyoruz. Gaziantepli, Gaziayntaplı, Şahin Bey'in çocukları diyor ki, 'Kılıçdaroğlu, doğru ol. Hangi sözünde samimisin, bize onu anlat da biz de senin ne yapacağını bilelim' diyorlar.''
***
Çok önemli bir mesaj teatisi!..
Kılıçdaroğlu demek istiyor ki, Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olabileceğini hiç zannetmiyorum ama aday olursa, karşısına da Abdullah Gül çıkarsa biz Gül’ü tercih ederiz.
Yani bir anlamda AK Parti’nin içine nifak sokuyor, tarafları birbirine düşürmek istiyor! Doğal bir strateji olarak kabul edilebilir.
***
Bülent Arınç’ta sureti haktan görünerek, Kılıçdaroğlu’nu hak yolunda doğru bir adım attığı için memnuniyetini bildirip kutlayarak sözüm ona dalga geçiyor!
Arınç’ın konuşmasının bana göre meali, meydan boş değil Tayyip Bey, görüyorsunuz, CHP’de Gül’den yana, demek istiyor…
***
Aşıkların atışmaları gibi, zevkli ve heyecanlı, herkes ne dendiğini anlıyor. Hayırlısı…
10 trilyon dolar!
AK Parti’nin dış politikası çok sert eleştiriliyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bazen eleştirinin dozunu kaçırıyor, “Yetersiz dersem övmüş olurum. Suriye ile dalaşan, böyle bir anlamsız dengenin içine Türkiye'yi sokan bir süreci bize bela eden, çapsızlığı bilinen bir Dışişleri Bakanıyla yola çıkılırsa olacağı budur. Bunun bilmek için engin bilgiye gerek yok. Bunu ancak ileri derecede gerizekalı biri yapar" diyor!
Başbakan ve Dışişleri Bakanı Suriye konusunda şeffaf olmadıkları ve kamuoyunu bilgilendirmedikleri için olup biteni hemen herkes endişe ile izliyor. Bu beladan nasıl kurtulacağımızı, bundan ne yarar sağlayacağımızı, gerçekten birilerine taşeronluk mu yapıyoruz, herkes gibi ben de merak ediyorum.
Bütün bunlara rağmen hiç mi iyi bir şey yapılmadı?
Irak Kürdistan Bölgesi’ne Türkiye’nin ihracatı, Almanya’ya olan ihracatımızdan sonra geliyor. Müteahhit hizmetleri ve o bölgedeki yatırımlarımızdan gelenler hariç. Bir veri yok ama hepsi birden hesaplansa IKB birinci sıraya yükselebilir.
Bu işten yararlananların başında da Gaziantep ekonomisi geliyor. Öyle değil mi?
Ancak şu sıralar Irak’ın içişlerinde büyük sıkıntı ve huzursuzluk var. Potansiyel olasılık, bir Kürt-Arap savaşında, bizim de ekonomik ve politik büyük zarara uğrayacağımız aşikardır.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun geçenlerde Cengiz Çandar’a yaptığı değerlendirmede, Bağdat-Erbil gerginliğinin Suriye’deki gelişmelerden bile daha kaygı verici olduğunu söylemiş.
Benim kişisel değerlendirmem, Irak’ın dünyadaki en önemli ticaret ortaklığı yapılacak ülke konumunda olduğudur.
Elimdeki ‘BP Statistical Review of World Energy’ ile ‘World Energy Outlook’ yıllık raporlarında, ki bütün dünya bu raporları referans alıyor, Irak’ın 2030 yılına kadar petrol gelirinin en az 10 trilyon dolar olacağını yazıyor.
Ne kadar üretim yapacaklarını yazıp bilgi kirliliği yaratmak istemiyorum. Ama bugün halen çalışır durumdaki kuyuların daha verimli çalıştırılması ile elde edilecek rakam bu. Yeni kuyular, yeni bölgeler saptanırsa haliyle rakam daha da artacaktır.
İşte bunun nedenledir ki, Irak için ‘Dünya ekonomisinin kilit ülkesi’ deniyor.
Irak’ın asıl petrol zenginliği ülkenin güneyinde. Yani, ülkeyi hep bir bütün olarak görüp, strateji öyle planlanmaldır.
Irak’ın neye ihtiyacı yok ki?
Bu stratejinin en önemli yansıması da Gaziantep ekonomisine olacaktır dersek, yanlış olmaz değil mi?