Engizisyon

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Ne zaman ülkemde bir tartışma ortamı yaratılsa, ülkemin en yetkili kişileri hemen yurt dışına gitmeyi alışkanlık haline getirmekte. Seneler süren ve yüzlerce sanığı olan, yüzlerce tanığın dinlenmesi gereken bir davanın, gerekçeli kararının açıklanması arefesinde, bir bakıyorsunuz, en yetkili kişi, Afrika’da safariye gidiyor. 1400 sayfayı bulan gerekçeli kararda birçok konu, kanaate bağlı verilmesi, Hukuk anlayışına ters geldiğini, ekranlarda konuşanlar söylemekte.
Mantık şunu göstermekte: Bir suçun mutlaka bir veya bir kaç delili olmalı ve bu deliller dosyanın ekinde bulunmalı. ‘Biz dinledik, suç unsuru olabileceğine karar verdik ve bu nedenle cezayı buna göre tadat ettik’ anlamında bir söylem, ancak orta çağdaki Engizisyon Mahkemeleri’nin işleyişine paralellik teşkil eder.
İşte Engizisyon Mahkemeleri hakkında literatürdeki tarif şöyle:
“Tutuklular sorguya alınmadan önce aylarca zindanlarda tutulurdu. Bu, herhalde sanığın direnme gücünü kırmak için önceden düşünülmüş bir planın parçasıydı. Mahkeme önüne çıkarıldığında sanıktan doğruyu söylemesi istenir ve kendisinden Kutsal Örgütün sırlarını saklama sözü alınırdı. Kabul etmek sorgulamanın başlaması demekti, reddetmek ise zindana geri dönmek ve büyük bir olasılıkla bazı cezalara çarptırılmak anlamına gelirdi. Sorgulamaya geçilmesi halinde, mahkeme başkanınca birkaç soru yöneltilir ve tutuklunun yanıtları bir kâtip tarafından kaydedilirdi. Birkaç gün içinde sanık yeniden mahkemeye çıkarılır ve sorgulama devam ederdi. Sanıktan Kutsal Örgüte suçunu itiraf etmesi istenir ve engizisyoncuların elinde kanıtlar olduğuna, onun aleyhine tanıklık etmeye hazır tanıklar bulunduğuna inandırılırdı. Tutuklunun, ne kanıtların niteliğini ne de tanıkların kimliğini öğrenmesine izin verilmezdi.’’
Bu konuda yargı süreci devam etmekte ve bu nedenle konu hakkında tartışma yapılmaması istenmekte. Fakat gelin görün ki tutuklu olarak hürriyetleri kısıtlı bulunanların kaybettikleri bunca yılı nasıl geri kazandıracaklarına şüphe ile bakmaktayım. Savunma avukatlarının basit anlattıkları birkaç hususun üzerinde düşünmek gerekir. “Bir suç, fiil oluştuğunda geçerlidir” denilmekte.
Fiil gerçekleşmiş mi? Cevap hayır. Türkiye Cumhuriyeti Ordusunda hiçbir konu, üst kademelerin bilgisi dışında oluşmaz. Genel Kurmay’ın, söz edilen seminerde bir suç unsuru görmediğini ifade etmesine dikkat edilmeden, bu toplantı konusunun ele alınarak nasıl bir fiil oluşmuş gibi kanaate dayandırılır, bunu anlatmak için, bu topluma delil gösterilmesi gerekir. Eğer böyle bir fiilin gerçekleştiğini kabul edersek, sadece bir Genel Kurmay Başkanı’nın değil, Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan pazarlığın aydınlatılması da gerekmez mi, diye bir soru insanın aklına gelmekte.
Vatandaşın hukuk ve kanun bilmemesi normaldir. Fakat kanun konusunda farklı uygulanmanın gerekçesini ona anlatmak gerekir. Şuna kesin inanmaktayım ki, Silivri’de mahkeme kararları ve gerekçeli karar, Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinin Hakimleri tarafından kaleme alınmadığı konusunda şüpheler oluşmaktadır. Bir mahkeme hata yapabilir ve geçmişte bazı dava konularında hatalar olmuştur. Bunu hoşgörü ile karşılamamız beklenebilir. Yalnız yüzlerce aileyi ilgilendiren ve onların mağdur duruma düşmesini, haklı gösterecebilecek bir gerekçenin içindeki kanıtları, yurdum insanının görmesi gerekir.
Mevzu bahis davanın akıl ile yürütülmediğinin şüphesi, toplumda tartışılmakta olduğu hakkında hukukcuların fikir birliğinde gelmesini ekranlarda gördük. Aslında bu dava konusu, sözde delilleri, gizli tanıkları, davanın görülme şekli itibari ile sizlere ne anlatmak istendiğini, benim kadar sizler de anladığınızı düşünmekteyim.
Almanya’nın Rothenburg kasabasında kale içinde Hermgasse sokağının üzerinde Orta Çağdan kalma bir Engizisyon mahkemesi, hapishane ve işkence alet ve edavatın sergilendiği müze bulunmaktadır. Bir okul, mutlaka iyi şeylerin öğretildiği bir kurum olma mecburiyeti yoktur. Silivri Hukuk Fakultesi’ndeki derslerde, nasıl bir adaletin uygulandığını, kanun yorumlama derslerini izlediğimde, aklıma Rothenburg’da, kale içindeki Orta Çağ mahkemesi aklıma gelir diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.


Engizisyon