Dip Not
Yaşadığımız son 20 senede bilgiye ulaşmanın ne kadar kolay olduğunu izlerken öğrenmek istediğim bir çok konuyu araştırmak için zaman, günlük yaşamda yetmemekte. Osmanlı döneminden başlıyarak Türk diplomatlarına yabancı ülkelerde yapılan saldırıların kaynakları üzerinde alternatifli nedenleri aramak zaman zaman istemişimdir. Anadolu toprakları üzerinde oynanan oyunların bu münbit topraklara sahip olma hevesi ile bir çok Avrupa Devletinin iştahını kabarttığına inanmaktayım.
Italyan’ların Akdeniz kıyılarına göz dikmeleri, Fransa nın Güney Doğu Anadoludaki yer altı zenginliklerinden dolayı bu yöreye yüreklerinin kabarması, İngilterenin Anadolunun başka yerleri konusunda hesaplarının olmasını, doğal karşılamaktayım. Bakınız yazları Inglizler nerede tatil yapmaktalar, Fransızlar nereleri ziyaret etmekte, aklınıza gelen başka ülkelerinde yaptıkları başka hesapların var olduğuna inanmamak biraz saflık olur.
Gelin zamanı biraz geriye saralım. Fransa’nın başkenti Paris genelde Diplomatlarımızın suikaste kurban gittikleri bir başkent olarak ortaya çıkar. 1886 senesinde İsviçre de kurulan HINCAK ve Tifliste kurulan TAŞNAKSUTYUN örgütleri ilk eylemlerini 26 Ağustos 1896 senesinde Galata’daki Osmanlı Bankasını basıp bir çok insanı katletmelerini, 21 Temmuz 1905 tarihinde Yıldız Suikastı olarak bilinen Sultan 2 Abdulhamit’e yapılan suikastte 26 kişi hayatını kaybetmiş, 58 kişi yaralanmıştı.
Bunu takibeden 15 Mart 1921 senesinde Berlin de Talat Paşa, aynı yıl ve aynı yerde 6 Aralık tarihinde ise Sait Halim paşanın öldürülmesi, Ermeni suikast teşkilatının Osmanlı’ya vurduğu acı darbelerdi. 21 Temmuz 1922 de Tiflis te iki yaveriyle Cemal Paşaya yapılan saldırıda, bu Ermeni örgütünün işiydi.
Aradan geçen yıllarda bu örgüt ve uzantılarının 1973 senesinden başlayarak Türkiye Cumhuriyeti Diplomatlarına karşı ASALA adlı bir Ermeni örgütü ile Paris’i kendilerine merkez alarak giriştikleri saldırılarda, Türkiye Cumhuriyetin’den toprak talep etme ideallerini gerçekleştirmek için Fransa Devletinden destek gördükleri açıktır. 27 Ocak 1973 günü Mıgırdiç Yanıkyan adlı bir ermeni katil, Los Angeles Baş Konsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir’i teammüden Santa Barbara da öldürmesi ile tekrar alevlenir.
22 Ekim 1975 de Viyana Büyük Elçisi Daniş Tunalıgil, çalışma odasında başından vurulur. 24 Ekim günü ise Paris Büyük Elçisi İsmail Erez ve şoförü Talip Yener ermeni intikam takımı tarafından öldürülmelerine, Fransa resmi makamları fazla bir tepkide bulunmamasını çok yadırgamıştım. Bu suikastleri 19 ayrı ülkede 27 saldırı takip etti. Türkiye bu saldırılara, değişik yöntemlerle, son verilmesi yönünde bir çok anti terör taktikleri uyguladığı bilinmektedir. Asala’yı destekleyen Fransa, Türkiye nin yıpranması için arkasından çevirdiği oyunlar, uzun bir geçmişin intikamı olarak kabul edilebilir.
Fransa da bazı Ermeni Asala üyelerinin peş peşe kazaya kurban gitmesi sonrası, Asala örgütünün konudan geri çekilmesi ile boşalan yere, Fransa taktik değiştirerek bu sefer Kürt militanları korumasını izlemekteyiz. Hatırlarsanız yakın geçmişte Bayan Mitteran isimli Fransa Cumhurbaşkanının eşi Kürtlerin bir anda hamisi rolüne soyunmuş, Türkiye yi hiçe sayarak, araba ile Erbil e gitmişti. Yolda düzmece suikast senaryosunu atlatılmış, birde bize yutturmaya çalışmışlardı.
Bütün bu oyunlarda Fransa bu güne kadar fazla bir ses çıkarmamış olmasını siz neye yorarsanız yorun, amma Turkiye üzerinde oynanan oyunların baş aktörü oldukları su götürmez bir gerçek olduğuna inanmaktayım. Kimse bu oyunu haklı göstermeye çalışmasın. Kırmızı bültenle arananların Paris’te mutlu hayat sürdükleri bir realitedir. Buna Türkiye den kaçan adi suçlularıda dahil etmek gerekir.
Geçtiğimiz günde Paris te üç Kürt Kadın , çalıştıkları büroda başlarından bir kaç kurşun sıkılarak öldürüldü. Olayın peşinden, bir kaç dakika sonrası CNN haberlerinde dünya ya duyurdu. Pariste günde kaç cinayet işlendiğini bilmemekle birlikte, hiç bir cinayetin bu kadar hızlı dünya haber merkezlerine ulaştığını hiç duymamıştım.
Bunca senedir Diplomatlarımıza karşı işlenen cinayetlere duyarsız kalan Fransa Hükümeti , bir anda üç kürt kadının başından vurularak öldürülmesi konusunda saatlerce yayın yaptılar. Olayı kınadılar. Fransa Cumhurbaşkanı televizyon ekranlardan beyanat vererek, bu bayanlarla zaman zaman konuştuğunu söylemesini yadırgamadınızmı? Türk vatandaşlarına aşırı sıkı vize uygulayan bir ülkenin Cumhurbaşkanı Kürt Kadınlarla neden bu kadar ilgilenmekte olduğunu hiç düşündünüzmü ?
Ortada çok büyük bir pastadan bahsediyoruz. Tonlarca uyuşturucu ticareti, yüzbinlerce silah kaçakcılığı geliri , Tonlarca uyuşturucu tarımı geliri, ellerde taşınacak paralar olmasa gerek. Bu mali kaynak bavullarda da taşınmaz. Bunlar bankalarda ticaret karşılığı hesaplarda yatar. Bu yüklü mali kaynak Isveç, Fransa ve Amerikan bankalarının en önemli mevduatını teşkil eder, bu nedenle bu ülkeler Türkiye den vaz geçer amma Kürtlerin organize ettikleri bu sistemden vaz geçemez diye düşünmekteyim.
Bu gün sözde Ermeni soykırımı konusunu reddetmeyi suç sayan bir yasayı çıkaran Fransa Parlementosu, dilerim bir gün gelir devran döner, insanlar kazdıkları kuyulara kendileri düşerler diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.