Yeni dönemden çekincelerim var!
AKP’nin yeni dönemde sınır güvenliği ve terörle mücadelede asker yerine polis ve jandarmayı kullanmak istemesini, “Orduyu tasfiye etme ve kendi ordusunu kurma girişimi olarak” değerlendirenler var. Aslında, tam da yabana atılacak bir iddia olmamasına karşılık, bu yeni oluşumun kökeninde, askerin terörle mücadelede başarısız, hata üstüne hatalarla dolu bir süreç izlemesi yatıyor. Ancak, bölgede oluşturulacak bu özel güç, çok iyi kontrol altında tutulup, denetlenemezse, Türkiye için böylesine hayati bir konuda yanlış yanlışla telafi edilmeye çalışılmış olur ki bunun kaybedeni yine hepimiz oluruz.
***
Tansu Çiller zamanında da aynı yöntem denenmiş ve bölgede terörle mücadelede kullanılan özel harekatçılar maazallah her biri küçük birer ordu haline gelmiş, bir yandan devlete çalışılırken diğer yandan kurdukları çetelerle bölgede ikinci bir terör estirmiş ve işin ucu Susurluk’a kadar uzanmıştı. Bölgede uzun yıllar, cinayetlere, silahlı saldırılara ve faili meçhullere imza atan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım (Ahmet Demir) bu dönemin eseridir. Bugün halen bir kısmı cezaevinde bulunan özel harekatçılar bölgede insanları haraca bağlayıp, adam kaçırırken, Tansu Çiller, “Vatan için kurşun yiyen de kurşun atan da şereflidir” diyebilmiştir.
***
Dün akşam saatlerinde ekranlara düşen haber ve fotoğraf, galiba derdimi anlatmama daha çok yardımcı olacak. Antalya’da akaryakıt istasyonuna korna çalarak gelen polis memuru, fotoğrafından da anlaşılacağı üzere kendisini uyaran pompacıyı iyi bir benzetmiş. Saldırı anı benzin istasyonunun kameraları tarafından tespit edilmiş. Şimdi bir yandan çok önemli bir konuyu çözüme kavuşturmak istiyorsunuz, diğer yandan bölge insanını askerin kucağından alıp polisin kollarına atmak zorunda kalıyorsunuz. Anlayacağınız iki ucu da yaramaz bir durum! Sonuçta unutmamamız lazım ki, asker de polis de bu toplumdan çıkıyor.
***
Gerçi son yıllarda eğitim seviyesi epeyce yükseldi, teşkilata çok sayıda yüksek eğitimli, pırıl pırıl genç insan girdi. Teşkilatın o eski katı yapısı biraz yumuşadı. Ancak, yine de sokağa çıkıp 10 tane adama sorun, hepsi de size polisten korktuğunu söyler. Ben zannetmiyorum ki Doğu ve Güneydoğu’daki insanların polisle ilgili farklı bir algısı ve tepkisi olsun. Elbette ki bölgede yıllardan beri terörden yorulmuş, sıkılmış, bezmiş bir görüntü sergileyen askerin yerine yeni bir güvenlik birimi takviye etmek zorundasınız. Ama o birimlerin sınırlarını çok net belirleyip, kontrolünü elden bırakmamanız lazım.
***
Terörü önlemek adına bu yeni yapılanma beni ciddi anlamda tedirgin edip, endiyor. Siyaset kurumunun Kürt sorununu demokratik kanalları zorlayarak çözmeye çalışmasını beklerken, girilecek yeni sürecin, çözüme katkı sunmak yerine yeni sorunlar yaratacağından çok ciddi endişelerim var. Çünkü yaşadığımız, tanık olduğumuz olaylar gösteriyor ki, polis zaman zaman çok fevri hareket edip, tepkiler gösterebiliyor. Buna bir de bölgede geçmişte yaşanan özel harekatçı anılarını ekleyince, ortaya hiç de içaçıcı bir tablo çıkmıyor açıkçası. Umarım yanılıyorumdur ve yanılırım.