Büyümek, kayıt dışılık ve gelişmişlik
Birbiri ile fevkalade ilintili iki konu var.
OSB ve Naksan Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Nakıboğlu’nun TRT’de yayınlanacak bir programda, “Gaziantep her yıl ortalama yüzde 20 oranla Türkiye’den daha hızlı büyüyor” demesi ile Gaziantep Vergi Dairesi Başkanı Erol Çember’in ‘Kayıt dışı ekonomi’ ile ilgili söyledikleri.
Önce ekonomide ‘kayıt dışı’ ne demek, onu tarif etmeliyiz.
Aklınıza gelebilecek her türlü kaçakçılık, hayali ihracat, daha doğrusu bilimsel anlatımla yer altı ekonomisi, illegal ekonomi, kara ekonomi, resmi olmayan ekonomi, gizli ekonomi, düzensiz ekonomi, marjinal ekonomi, kayıp ekonomi, karaborsa ekonomisi, gözlenemeyen ekonomi, nakit ekonomisi, paralel ekonomi, enformel ekonomi, vergi dışı ekonomi ve benzer anlamlara gelen kayıt dışı ekonomi kavramı…
Başka bir ifade ile kayıt dışı ekonomi, belgeye hiç
bağlanmamış ya da içeriği gerçeği yansıtmayan belgelerle gerçekleştirilen ekonomik faaliyetlerin devletin bilgisi dışına taşınmasıdır.
Gelir İdaresi Başkanı Faruk Gözübüyük, önceki gün GTO’da düzenlenen ‘Kayıtlı Ekonomiye Geçiş Süreci Paneli’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’de 2012 yılı için kayıt dışı oranının yüzde 27.2 olarak ölçüldüğünü, AB ülkelerinde ise bu oranın ortalama yüzde 7.9 olarak belirlendiğini ifade etmiş.
Gaziantep için ise bir oran verilmemiş. Bu eksiği de ben gidereyim: Yüzde 50!
Bu rakamı ben telaffuz etmiyorum, bizzat Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gaziantep Milletvekili iken söylemişti. Bana kalırsa, Gaziantep için bu oran çok mütevazı!
Gaziantep Vergi Dairesi Başkanı Erol Çember de panelde yaptığı konuşmada, kayıt dışı ekonominin ciddi bütçe sıkıntısına yol açtığını vurgulayarak, “Bunun önüne geçilebilmesi için denetimlerin sıkı tutulması, yaptırımların caydırıcı olması ve toplumsal farkındalığın artırılmasıdır” demiş.
Hemen aklıma geçtiğimiz günlerde çok önemli bir sektörün sözcüsü durumdaki Oda Başkanı bir sanayicinin söyledikleri geldi. “Sektörümüze yönelik olarak Maliye, Gümrük ve SGK çok sıkı denetimler yapmaktadır. Sanayicilerimiz bu konuda rahatsız ve tedirgin olmaktadırlar!..”
Gelelim büyümeye… Büyüme başka şey, gelişme başka şey!
Nakıboğlu, ekonomik kalkınmadan veya ekonomik gelişmeden değil, ekonomik büyümeyi kastederek, “yüzde 20 büyüdük” diyor.
Oysa ekonomik kalkınma, bir ülkede ya da Gaziantep’te yaşam standartlarının yükselmesidir. Yaşam standartları dediğimiz zaman gelir, tüketim ve tasarruf gücü gibi maddi kavramların yanı sıra eğitim ve sağlık gibi genel kavramları da kastediyoruz. Bunu ölçmek için önerilen birçok endeks arasında en çok kabul göreni Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan “insani gelişmişlik endeksi” dir.
Türkiye yüksek bir GSYH’ya sahip. Dünyada 227 ülke arasında 17’nci sırada.
İnsani gelişmişlik endeksinde ise187 ülke arasında 92’nci sırada. Yani ortalarda.
Gaziantep’in Türkiye’deki durumu ise şöyle:
Kişi başına 4 bin 932 dolar gelirle çok gerideyiz! Bizden sonra Mardin, Batman, Şırnak, Siirt gibi toplam 14 il var!
İstanbul, 15 bin 674 dolarla birinci sırada.
81 il içinde ‘yaşam standardı’ sıralamasında ise yerimiz 60’ıncılık.
Bir ekonominin büyümesi, yani GSYH’sının artması
kalkınma ve gelişmişlik için yeterli değildir.
Kayıt dışı ekonomiyi azaltmanın, kalkınabilmenin önde gelen şartlarından biridir, hatta en önemlisidir. Vergi Dairesi Başkanı Erol Çember bunu demek istiyor.
Ancak bu tablo bize Gaziantep’in gelişmişlikten henüz uzakta durduğunu, bu yolda yapması gereken çok şey bulunduğunu ve bunların ekonomiden çok sosyal alanlarda olduğunu anlatıyor.