Vali Ata ve eğitim
Gaziantep Valisi Erdal Ata, şehrimizin sorunlarına devlet adamı nitelikleri ile eğiliyor.
"Malesef Gaziantep'in yüzde 70'i gecekondu” diyerek gerçekleri söyleyebilme sorumluluğunu duyuyor.
Gaziantep’te birinci derece sorunun eğitim olduğunu hatırlatarak, kampanyalara gereken ilginin gösterilmediğini, 1 milyon 200 bini ya ilkokul mezunu, ya da hiç okula gitmemiş bir nüfus yapısına sahip olunduğunu vurguluyor.
Gelişmiş ülkelerde eğitim süresi 13 yıl iken, Türkiye ortalamasının 6.5 yıl, Gaziantep’te ise bu sürenin 4.1 yıl olduğunu belirterek dertleniyor!
Gaziantep’te iş yapan, para kazanan kesimin eğitimle ilgili bir şikayeti hiç olmadı. Olsaydı zaten bugüne kadar çoktaan hallolurdu!
Eğitimsizlik artı kayıtdışılık Gaziantep’in asıl gücüdür!
Dünyanın neresinde bu kadar çok gözü kara, yoktan var eden, ölesiye çalışan müteşebbisler görebilirsiniz?
Bu gibi insanların vakitleri mi var ki, gidip yıllarca okusunlar!
Eğitim arttıkça cesaret ve risk alma yüzdesi azalır. Bu müteşebbisliği köreltir.
Eğitim arttıkça insanlar daha sosyal olurlar. Bu da elini taşın altına koyup üretim yapanların zamanını çalar!
Eğitime katkı yapanların, arsa bağışlayanların niteliklerini Vali Ata inceletsin. Çoğu eğitimin sevdalısı, eğitimin anlamını müdrik, mütevazı insanlardır. Bazıları vergiden elde edeceği istisnaları bu şekilde değerlendirmeyi tercih edenlerdir. Ama gerçekten fedakarlık yapanların sayısı çok değildir!
Siz bakmayın öyle, eğitim için gümbür gümbür atanlara…
Bu insanların eğitimini sorgulayın, bazıları ilkokul seviyesinde bile değildir! Belki imkanları olmamış olabilir. Ama çocuklarını sorgulamak lazım. Eğer onları okuttularsa, helal olsun. Bahaneler ileri sürerlerse, bilin ki samimi değiller!
‘Herkes evinin önünü süpürürse, Paris temiz olur’ diye ünlü evrensel bir söz var.
Sözün özeti, bırakın göç almayı, arsa bulamamayı falan, kaç çocuk babasını eğitimde fersah fersah solladı, işte buna bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.
Odalar, güç merkezleri...
Avrupa ve Amerika’da esamesi okunmayan Ticaret ve Sanayi Odaları Türkiye’de en önemli güç merkezi konumundalar.
NACE kodlamaları nedeniyle geciken seçimlere az bir süre kala, Meclis’te görüşülmeye devam eden Gümrük Kanunu yasalaşırsa, bağımsız şirketlerin yanı sıra bakanlık da denetimde her türlü yetkiye sahip olacak. Müfettişler istedikleri anda TOBB ve ilgili organlarındaki tüm defter, kayıt ve parasal işlemleri inceleyebilecek.
Bizimkilerin parayla pulla bir ilgisi yok. Hatta gerektiğinde ceplerinden para bile veriyorlar.
Yani bir anlamda kaz gelecek yerden tavuk esirgenmiyor.
AB, NACE kodlama sistemini oluştururken Gaziantep’e gelseydi, bizden neler öğrenirdi, neler!..
Belki de bizdeki standartlardan bazılarını NACE kodlama sistemine dahil etseydi, acaba işin içinden hiç mi çıkılmaz hale gelirdi?!.
Bitirim Sarkoz’den haberler!..
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolos Sarkozy hakkında 2007’deki seçim kampanyasında kozmetik devi L’Oreal’in patronu milyarder Lilianne Bettencourt’dan yasadışı bağış almak suçlamasıyla soruşturma açılmasına karar veren Bordeux Mahkemesi hakimi Jean Michel Gentil ölüm tehdidi almış!
Yargıçlar Sendikası Gentil’e içinde mermi bulunan bir mektup gönderildiğini açıkladı.
Fransa gibi bir ülkede eski cumhurbaşkanlarının böyle mafyavari işlere karışması, hem de hakimleri tehdit etmesini nasıl değerlendirmek gerekir acaba?
Galiba en önemli farkımız, orada gazeteler böyle konulara korkmadan, özgürce eğilebiliyorlar. Fark burada...