ANASAYFA arrow right Sağlık

22 milyon neden aşı olmuyor?

22 milyon neden aşı olmuyor?
YAYINLAMA: 27 Temmuz 2021 / 14.56
GÜNCELLEME: 27 Temmuz 2021 / 14.56
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın henüz ilk doz aşısını olmamış 22 milyonu aşkın kişi olduğunu söylemesinin ardından akıllara, “Bu kişiler neden aşı olmak istemiyor” sorusu geldi. 3’ü Bilim Kurulu üyesi 4 profesör, aşı olmak istemeyen kişilerin gerekçelerini anlattı.

Hürriyet'ten Meltem Özgenç'in haberine göre; Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Kultufan Turan, "Ülkede aşı karşıtı olan pek çok insan var. Bilimsel bir dayanakları yok ama konuşup toplumu sıkıntıya sokuyor ve şüpheye düşürüyorlar. Aşı ile korunmanın çok önemli olduğunu yoğun bakım ihtiyacının azalmasından anlayabiliyoruz. Ancak kişisel önlemleri bırakırsak, bu pandemi sürecinden kurtulmamız mümkün olmayacak." dedi.

"Kendi rantları için halkın kafasını karıştırıyorlar"

Ankara Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, şu ifadeleri kullandı:

"Bu konuyu iki ayrı başlıkta incelemek lazım. Aşı karşıtlığının propagandasını yapanlar ve aşı karşıtı olmayan ama bunlardan etkilenip kafası karışıp kararsız olanlar. Aşı karşıtı olanlar ‘COVID-19 diye bir hastalık yok’ diyorlar. ‘RNA virüsüne karşı aşı olamaz’ tezini savunuyorlar. Aşının etkisiz olduğunu söylüyorlar. ‘Aşının çok fazla komplikasyonu var’ diyorlar. Bu insanların sayısı az ama bu az sayıdaki kişiler içinde maalesef doktorlar da var. İlk önce burayı çözümlememiz gerekiyor. Bu 100-150 kadar kişi niye aşı karşıtı kampanyalar yapıyorlar? 23 milyon bunlardan niye etkileniyor? Bu işi çözmek istiyorsak öncelikle gayrı bilimsel, gayrı kanuni, gayrı ahlaki halk sağlığına zarar verenlerin, bundan ne çıkarları olduğunu net olarak ortaya koymak lazım. Çoğu rant, popülaritesini arttırmak, müşteri profilini genişletmek ya da ilaç dışı maddelerin pazarlanmasını yapmak için aşı karşıtlığı yapıyor. Bunlar kendi rantları için halkın kafasını karıştırıyorlar.

"Bu kişiler komplo teorilerinin etkisi altında kalıyorlar"

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın: Bu kişiler komplo teorilerinin etkisi altında kalıyorlar. Yok aşı kısırlık yapıyor, çip takıyorlar, yabancı ajanlar devrede, aşı olanların beyninde hasar oluyor, kalp hastalığına neden oluyor gibi say say bitmeyen bilimsellikten uzak tevatürlere inanmak istiyorlar. Bu hastalıkla mücadele etmenin en önemli yolu aşı olmak. Sıkıntılı günlere dönmemek için maske, mesafe, hijyen ve aşı kurallarını uygulamalıyız. Uygulamalıyız ki virüs bulaşacak yer bulamasın ve kaybolsun. Ancak vaka sayıları hızla artıyor. Bu da tedbirlerin yeterince uygulanmadığını gösteriyor. Kurban bayramının etkisini de henüz görmedik.

"Aşı ile zarar görebileceklerini düşünüyorlar"

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü: Aşı olmak istemeyenleri iki kategoride ele almak lazım. Bunların bir kısmı aşı karşıtlığı denilen bir kategori. Burada bir güvensizlik söz konusu. Aşı ile zarar görebileceklerini düşünüyorlar. Kanıta, bilgiye dayanmaksızın komplo teorilerine dayanıyorlar. Bu bizde çok fazla değil. Türkiye’de diğer aşılara bakacak olursak aşılanma oranı çok yüksek. COVID-19 aşısının düşük oranda olmasının nedeni tereddütlerin olması. Örneğin hangi aşıyı olsam, Türk aşısı çıkınca onu mu olsam, alerjim var dokunur mu, gibi sorular var insanların kafasında. Bu da bazı kişilerin aşıya mesafeli olmasına neden oluyor. Bu tereddütlerin artık ortadan kalkması lazım. Çünkü dünya nüfusunun yüzde 30’u aşılanmış durumda. Burada yapılması gereken bilgilendirme ve aşının etkinliği ile ilgili verilerin paylaşılması. Bir başka grup da kendilerini güvende hissedenler. ‘Ben topluma karışmıyorum, bana bir şey olmaz ya da gencim hasta olsam da yenebilirim’ diye düşünenler var. İhmalkar olanlar da bulunuyor. Aşı olmak istiyor ama fırsat bulup bir türlü aşılamaya gitmeyenler var. İkinci doz aşısını olmayanların bu kişilerden oluştuğunu düşünüyorum. Eğitim ve sosyal durum da etkili tabii ki. Hala dünyanın düz olduğuna inanan bir kesim var sonuçta. Her bir kategoriye yaklaşım farklı olmalı.

 ‘Uzamış Covid’ tablosu çocuklarda da görülebiliyor

Covid-19 enfeksiyonu sonrası gelişen ve daha sık yetişkinlerde ortaya çıkan ‘Uzamış Covid’ tablosunun çocuklarda da görüldüğünü belirten Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara, “Özellikle altta yatan alerjik ya da kronik akciğer hastalığı gibi yatkınlığı olan çocuklarda Covid-19 enfeksiyonu sonrası 3 aya kadar uzayabilen öksürük gözlenmektedir” dedi.

SARS-Cov-2 virüsünün neden olduğu Covid-19 enfeksiyonunun klinik çeşitliliğinin asemptomatik tutulumdan hayatı tehdit eden komplikasyonlara kadar geniş bir klinik yelpazeye sahip olduğunu belirten İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve VM Medical Park Pendik Hastanesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara, çocuklarda hastalığın seyrinin daha hafif gözlenmekle birlikte, bazılarında iltihabi sürecin aşırı yanıt vermesi durumunun (hiperinflamasyon) gelişebildiğini söyledi.

“Belirtiler 4-6 hafta sonra ortaya çıkıyor"

Hiperinflamasyon tablosuna en iyi örneğin, çocuklarda Covid-19 enfeksiyonu sonrası geliştiği tanımlanan, kısaca MIS-C olarak adlandırılan ‘multi sistem inflamatuar sendrom’ olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Manolya Kara, bu sendromda çocuklarda aktif Covid-19 enfeksiyonundan yaklaşık 4-6 hafta sonra gelişen yüksek ateş, bulantı, kusma, ishal, gözlerde kızarıklık, vücutta döküntü, daha ağır olgularda ise ani gelişen kalp yetmezliği ve şok tablosunun gözlenebildiğini ifade etti.

MIS-C görülen çocuklarda laboratuvar incelemesinde iltihabi belirteçlerde artış saptandığının altını çizen Kara, “Hastalar klinik durumun ağırlığına göre çeşitli anti-inflamatuar tedavilere ihtiyaç duyarlar. MIS-C sendromuna ilişkin bilgi ve tecrübelerimiz arttıkça, hastalığın sonuçları dünya genelinde yüz güldürücü olmaya başlamıştır” diye konuştu

"Yorgunluk, uzamış öksürük ve baş ağrısına dikkat"

Multisistem inflamatuar sendromun dışında son aylarda erişkinlerdekine benzer şekilde çocuk hastaların da aktif Covid-19 enfeksiyonu sonrası ‘Uzamış Covid’ olarak adlandırılan çeşitli bulgular gösterdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Manolya Kara, şunları söyledi:

“Erişkin hastalarda Covid enfeksiyonundan sonra yorgunluk, baş ağrısı, solunum zorluğu, bilişsel bozukluklar, koku ve tat kaybı, depresyon, cilt döküntüsü ve gastrointestinal sistem yakınmalarının (mide bulantısı, karın ağrısı gibi) devam ettiği bildirilmektedir. Çalışmalarda öksürük, göğüs ağrısı, solunum sıkıntısı ve yorgunluğun 3 aydan uzun süre devam edebildiği gösterilmiştir. Benzer şekilde, hafıza güçlüğü, konsantrasyon kaybı, anksiyete ve depresyon gibi rahatsızlıkların haftalar hatta aylarca sürdüğü izlenmiştir. Hastaların yarısından fazlası hayat kalitelerinde belirgin azalma olduğunu ifade etmektedir.”

Öksürük 3 aya kadar uzayabilir

Literatürde çocuk hastalarda uzamış Covid sendromuna ilişkin verilerin erişkinlerden daha az olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Manolya Kara, bu durumun küçük çocuklarda mevcut yakınmaların ifade edilememesinden kaynaklanıyor olabileceğini söyledi. Özellikle sorulduğunda ailelerin hastalanan çocuklarının bir kısmında hastalık sonrasında günlük aktivitelerinin azaldığını, çabuk yorulmanın, çarpıntı ve efor sırasında öksürük yakınmalarının olduğunu tarif ettiğini belirten Doç. Dr. Manolya Kara, “Çocuk hastalara ilişkin yayınlarda, erişkinlere benzer şekilde yorgunluk, uyku bozukluğu, konsantrasyon ve öğrenme güçlüğü gibi çeşitli psikiyatrik bozuklukların bir süre daha devam ettiği bildirilmiştir. Özellikle altta yatan alerjik ya da kronik akciğer hastalığı gibi yatkınlığı olan çocuklarda Covid-19 enfeksiyonu sonrası 3 aya kadar uzayabilen öksürük gözlenmektedir” dedi.

Okula gittikleri gün sayısında azalma oluyor

Ergenlik dönemindeki çocukların Covid-19 enfeksiyonundan sonraki 3 aylık süreçte fiziksel aktivitelerini kısıtladığı, okula gittiği günlerde azalma olduğu ve bir kısmının yorgunluk ve halsizlik şikayetlerini gidermek için vitamin desteği kullandığının saptandığını işaret eden Doç. Dr. Manolya Kara şu ifadeleri kullandı:

“Bir kısım hastada kas ve eklem ağrısı, mide bulantısı, karın ağrısı gibi gastrointestinal sisteme ilişkin yakınmalar, cilt döküntüleri ve saç dökülmesi bildirilmiştir. İtalya’da devam etmekte olan bir çalışmada 6-12 yaş arası virüsle karşılaşmış çocuklarda yüzde 42,6’ya varan oranda mevcut bulgulardan en az birinin 120 günden daha uzun sürdüğü tespit edilmiştir. İngiltere’de (Birleşik Krallık) yürütülen diğer bir çalışmada 2-11 yaş arası çocukların yüzde 12,9’u, 12-16 yaş arası çocukların yüzde 14,5’inde enfeksiyondan sonraki 5. haftada şikayetlerin hâlâ devam ettiği gözlemlenmiştir.”

Öğrenme güçlüğü ve konsantrasyon kaybına yol açıyor

Çocuklardaki Covid-19 hastalık yükü ve sonrasındaki ‘uzamış Covid’ bulguları göz önüne alındığında önümüzdeki aylarda okulların açılmasının bu bulguları ne derece etkileyeceği, devam eden öğrenme güçlüğü, konsantrasyon kaybı, uykusuzluk gibi psikiyatrik bozuklukların ders başarısı üzerine etkisinin uzmanları kaygılandırdığını sözlerine ekleyen Doç. Dr. Manolya Kara, “Covid-19 enfeksiyonu sonrası ‘Uzamış Kovid’ bulguları sergileyen çocukların gerek psikolojik gerekse fiziksel rahatsızlıklarının multidisipliner olarak incelenmesi ve bu konuda desteklenmeleri önem taşımaktadır” diye konuştu.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *