Baş ağrısının nöroloji polikliniklerine başvurunun en sık nedenlerinden biri olduğunu söyleyen Özel Deva Hastanesi Nöroloji Uzm. Dr. Mesut Bulut, baş ağrısı olan hastaların ancak yüzde 40’ının hastaneye başvurduğunu, yüzde 60 gibi büyük bir çoğunluğun ise ilacı doktor dışındaki kişilerin önerileriyle kullandığını bildirdi. Ayrıca baş ağrısının toplumda ihmal edilen, nedenleri araştırılmayan ve yanlış tedavi uygulanan bir hastalık olduğunu kaydetti.
Tanı, tedavide büyük önem taşır
Baş ağrılarının birincil (primer) ve ikincil (sekonder) baş ağrıları olarak ikiye ayrıldığını ifade eden Dr. Bulut, birincil baş ağrılarının en sık görülen nedenlerin migren ve gerilim baş ağrıları olduğunu söyledi.
Her yaşta görülebilir
Migrenin tüm baş ağrısı nedenleri arasında en sık doktora başvuru nedenlerinden biri olduğunu belirten Dr. Bulut, “2009 yılında ülkemizde yapılmış epidemiyolojik bir çalışmaya göre, migren görülme sıklığının erkeklerde yüzde 6-8, kadınlarda ise yüzde 12-14 olarak tespit edildi. Çocukluk çağında cinsiyet farkı görülmezken, bu oranın adet döneminden itibaren kadınların lehine artar. Migren her yaşta görülebilir ancak en sık 20-40 yaşlarında ortaya çıkar” dedi.
Dr. Bulut, migren baş ağrısının
özellikleri şu şekilde sıraladı:
- Tekrarlayıcıdır.
- Ataklar 4-72 saat devam eder.
- Genellikle tek taraflı ve zonklayıcıdır, aynı taraftaki gözde de şiddetli ağrı olabilir. Bununla birlikte hastaların 1/3'ünde ağrı iki taraflı olabilir.
- Atak sırasında ses ve ışık rahatsız eder, merdiven çıkma gibi fiziksel aktivite ile ağrı artar.
- Şiddetli ağrılara bulantı, kusma eşlik eder.
- Çoğunlukla ağrıyı tetikleyen faktörler dikkat çeker(açlık, uyku düzeninde değişiklik, adet dönemi, sıcak havalar, kırmızı şarap, çikolata, beyaz peynir gibi yiyecekler, stres).
- Ağrı çoğu zaman karanlık ve sessiz bir ortamda uyunduğunda hafifler veya geçer.
- Tüm migrenli hastaların yüzde10'unda ağrıların hemen öncesinde, 5-60 dakika süren ve aura denilen geçici nörolojik bulgular görülür. Bunlar, beyaz ışık veya kırık çizgiler şeklinde görsel bulgular; dil, yüz ve kolda uyuşma, güçsüzlük; konuşma bozukluğu; baş dönmesi ve hatta uyanıklık kusuru şeklinde ortaya çıkabilir.
- Auralı migreni olan kişilerde genetik yatkınlık daha sıktır.
Ağrı ataklar halinde gelebilir
Migren ataklarının çoğu zaman epizodik yani belli dönemlerde görüldüğünü belirten Dr. Bulut, “Ağrıların gün aşırı veya her gün de tekrarlayabilir. Migren tedavisinde birinci koşul, tetikleyici faktörleri tanımak ve bunlardan önlenebilir olanlardan kaçınmaktır. Sadece bu bile atak sayısında önemli azalma sağlayacaktır. Örneğin, beslenme ve uyku düzeni bozuk bir kişi bunlara dikkat ettiğinde bu faktörlere bağlı atakları önleyecektir. Buna karşılık adet dönemi veya sıcak havalar gibi tetikleyici faktörleri kontrol etmek zaten mümkün olmayacaktır. Karanlık, sessiz bir ortamda dinlenmek ve uyumak çoğu kişide ağrıyı hafifletebilmektedir” dedi.
İki çeşit tedavi uygulanır
Koruyucu önlemler haricinde migren tedavisinde atak tedavisi ve koruyucu tedavi olmak üzere iki çeşit tedavi uygulandığını kaydeden Dr. Bulut, “Eğer kişinin ayda 4 veya üstü atağı oluyorsa koruyucu tedavi gerekebilir. Çünkü bir süre sonra bu kişiler, atakların daha da sıklaşması ile giderek ağrı kesici kullanımını arttırmakta ve uygunsuz ağrı kesici kullanımına bağlı kronik baş ağrısı ile doktora başvurmaktadırlar. Atak tedavisinde amaç kısa sürede ağrıyı gidermektir. Bu, doğru zamanda doğru ilacı almakla sağlanır. Ağrı kesicileri, ağrının ilk başlangıcında, daha hafifken almak ve mümkünse karanlık, sessiz bir yerde uyumaya çalışmak ağrının daha kısa sürede sonlanmasını sağlayacaktır” dedi.
Ağrının şiddetine göre tedavi
Hafif şiddette ağrılarda genellikle basit ağrı kesicilerin yeterli olduğunu bildiren Dr. Bulut, ağrı şiddetlendiğinde bulantı ve kusma da görülebileceğini, bu nedenle ağrı kesicilerden önce veya birlikte bulantı için antiemetik ilaçların (metpamid, motilium) kullanılmasının uygun olacağını belirtti. Bununla birlikte orta veya şiddetli ağrılarda veya nonspesifik ağrı kesicilere yanıt vermeyen durumlarda triptanlar kullanılması gerektiğini söyledi.
Uzun süreli ağrılarda koruyucu tedavi uygulanmalıdır
Ayda 4 atak veya 2 günden uzun süren baş ağrısı olduğu takdirde koruyucu tedavi uygulanması gerektiğine dikkat çeken Dr. Bulut, “Koruyucu tedavi doktor kontrolünde olmalıdır. Koruyucu tedavide başlıca üç grup ilaç kullanılır. Bunların hiçbirisi migrene spesifik değildir. Bazı antihipertansif ilaçlar, antidepresanlar ve epilepsi ilaçları bu amaçla kullanılır. Seçilecek grup hasta ile ayrıntılı konuşularak kararlaştırılır. Eğer hastanın tansiyon eğilimi varsa antihipertansif ilaçlar uygun olur. Buna karşılık atakların tetiklenmesinde stres önemli bir rol oynuyorsa antidepresan ilaçları tercih etmek gerekir. Koruyucu tedavi mutlaka doktor kontrolünde yürütülmelidir” diye konuştu.
Son olarak baş ağrısı nedeniyle, ayda 10-15 gün ağrı kesici kullanan hastalarda uygunsuz ağrı kesici kullanımının baş ağrısı yarattığını belirten Dr. Bulut, bu hastaların genellikle üçte ikisinin migren üçte birinin ise gerilim baş ağrısı hastaları olduğunu kaydetti.Haber Merkezi
Tanı, tedavide büyük önem taşır
Baş ağrılarının birincil (primer) ve ikincil (sekonder) baş ağrıları olarak ikiye ayrıldığını ifade eden Dr. Bulut, birincil baş ağrılarının en sık görülen nedenlerin migren ve gerilim baş ağrıları olduğunu söyledi.
Her yaşta görülebilir
Migrenin tüm baş ağrısı nedenleri arasında en sık doktora başvuru nedenlerinden biri olduğunu belirten Dr. Bulut, “2009 yılında ülkemizde yapılmış epidemiyolojik bir çalışmaya göre, migren görülme sıklığının erkeklerde yüzde 6-8, kadınlarda ise yüzde 12-14 olarak tespit edildi. Çocukluk çağında cinsiyet farkı görülmezken, bu oranın adet döneminden itibaren kadınların lehine artar. Migren her yaşta görülebilir ancak en sık 20-40 yaşlarında ortaya çıkar” dedi.
Dr. Bulut, migren baş ağrısının
özellikleri şu şekilde sıraladı:
- Tekrarlayıcıdır.
- Ataklar 4-72 saat devam eder.
- Genellikle tek taraflı ve zonklayıcıdır, aynı taraftaki gözde de şiddetli ağrı olabilir. Bununla birlikte hastaların 1/3'ünde ağrı iki taraflı olabilir.
- Atak sırasında ses ve ışık rahatsız eder, merdiven çıkma gibi fiziksel aktivite ile ağrı artar.
- Şiddetli ağrılara bulantı, kusma eşlik eder.
- Çoğunlukla ağrıyı tetikleyen faktörler dikkat çeker(açlık, uyku düzeninde değişiklik, adet dönemi, sıcak havalar, kırmızı şarap, çikolata, beyaz peynir gibi yiyecekler, stres).
- Ağrı çoğu zaman karanlık ve sessiz bir ortamda uyunduğunda hafifler veya geçer.
- Tüm migrenli hastaların yüzde10'unda ağrıların hemen öncesinde, 5-60 dakika süren ve aura denilen geçici nörolojik bulgular görülür. Bunlar, beyaz ışık veya kırık çizgiler şeklinde görsel bulgular; dil, yüz ve kolda uyuşma, güçsüzlük; konuşma bozukluğu; baş dönmesi ve hatta uyanıklık kusuru şeklinde ortaya çıkabilir.
- Auralı migreni olan kişilerde genetik yatkınlık daha sıktır.
Ağrı ataklar halinde gelebilir
Migren ataklarının çoğu zaman epizodik yani belli dönemlerde görüldüğünü belirten Dr. Bulut, “Ağrıların gün aşırı veya her gün de tekrarlayabilir. Migren tedavisinde birinci koşul, tetikleyici faktörleri tanımak ve bunlardan önlenebilir olanlardan kaçınmaktır. Sadece bu bile atak sayısında önemli azalma sağlayacaktır. Örneğin, beslenme ve uyku düzeni bozuk bir kişi bunlara dikkat ettiğinde bu faktörlere bağlı atakları önleyecektir. Buna karşılık adet dönemi veya sıcak havalar gibi tetikleyici faktörleri kontrol etmek zaten mümkün olmayacaktır. Karanlık, sessiz bir ortamda dinlenmek ve uyumak çoğu kişide ağrıyı hafifletebilmektedir” dedi.
İki çeşit tedavi uygulanır
Koruyucu önlemler haricinde migren tedavisinde atak tedavisi ve koruyucu tedavi olmak üzere iki çeşit tedavi uygulandığını kaydeden Dr. Bulut, “Eğer kişinin ayda 4 veya üstü atağı oluyorsa koruyucu tedavi gerekebilir. Çünkü bir süre sonra bu kişiler, atakların daha da sıklaşması ile giderek ağrı kesici kullanımını arttırmakta ve uygunsuz ağrı kesici kullanımına bağlı kronik baş ağrısı ile doktora başvurmaktadırlar. Atak tedavisinde amaç kısa sürede ağrıyı gidermektir. Bu, doğru zamanda doğru ilacı almakla sağlanır. Ağrı kesicileri, ağrının ilk başlangıcında, daha hafifken almak ve mümkünse karanlık, sessiz bir yerde uyumaya çalışmak ağrının daha kısa sürede sonlanmasını sağlayacaktır” dedi.
Ağrının şiddetine göre tedavi
Hafif şiddette ağrılarda genellikle basit ağrı kesicilerin yeterli olduğunu bildiren Dr. Bulut, ağrı şiddetlendiğinde bulantı ve kusma da görülebileceğini, bu nedenle ağrı kesicilerden önce veya birlikte bulantı için antiemetik ilaçların (metpamid, motilium) kullanılmasının uygun olacağını belirtti. Bununla birlikte orta veya şiddetli ağrılarda veya nonspesifik ağrı kesicilere yanıt vermeyen durumlarda triptanlar kullanılması gerektiğini söyledi.
Uzun süreli ağrılarda koruyucu tedavi uygulanmalıdır
Ayda 4 atak veya 2 günden uzun süren baş ağrısı olduğu takdirde koruyucu tedavi uygulanması gerektiğine dikkat çeken Dr. Bulut, “Koruyucu tedavi doktor kontrolünde olmalıdır. Koruyucu tedavide başlıca üç grup ilaç kullanılır. Bunların hiçbirisi migrene spesifik değildir. Bazı antihipertansif ilaçlar, antidepresanlar ve epilepsi ilaçları bu amaçla kullanılır. Seçilecek grup hasta ile ayrıntılı konuşularak kararlaştırılır. Eğer hastanın tansiyon eğilimi varsa antihipertansif ilaçlar uygun olur. Buna karşılık atakların tetiklenmesinde stres önemli bir rol oynuyorsa antidepresan ilaçları tercih etmek gerekir. Koruyucu tedavi mutlaka doktor kontrolünde yürütülmelidir” diye konuştu.
Son olarak baş ağrısı nedeniyle, ayda 10-15 gün ağrı kesici kullanan hastalarda uygunsuz ağrı kesici kullanımının baş ağrısı yarattığını belirten Dr. Bulut, bu hastaların genellikle üçte ikisinin migren üçte birinin ise gerilim baş ağrısı hastaları olduğunu kaydetti.Haber Merkezi