ANASAYFA arrow right Sağlık

Çayı sıcak içmeyin

Çayı sıcak içmeyin
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 03.12
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 03.12
Şehir hayatı, trafik, hava kirliliği, stres, sinir, tahammülsüzlük, yanlış beslenme elerken Türkiye'de midesinden rahatsız olanların sayısı günden güne artıyor.
Şehir hayatı, trafik, hava kirliliği, stres, sinir, tahammülsüzlük, yanlış beslenme elerken Türkiye'de midesinden rahatsız olanların sayısı günden güne artıyor. Sosyal ve çevresel olumsuzluklar midemize vuruyor!
Gün geçmiyor ki "reflüm var"," midem ağrıyor" diyen birine rastlamayalım. Yaş ortalaması da yıldan yıla düşüyor. Neyse ki teknolojinin hızlı gelişmesi ile tıbbi tedavi imkânları da "ölümden gayri her derde çare" olabilecek ölçüde yüksek... Ancak mide ve yemek borusu kanserlerinin asıl ilgi çekici yanı, buna sebep olan faktörler...
Genetik değil, şartlara bağlı gelişiyor
Yemek borusu kanserinin nedenleri; sigara, sıcak sıvı tüketimi, tütsülenmiş et, yanmış yağda et pişirilmesi, sebzeden fakir beslenme olarak belirlenmiş. Mesela Japonlarda sıcak ve acı yedikleri için çok sık görülüyor. Türkiye'deki sebebi ise günlük hayatta vazgeçemediğimiz çay... Koyu ve çok sıcak çay içme alışkanlığı doğrudan yemek borusu kanserine davetiye çıkarıyor.
Genetiğin önemli olmadığı neredeyse tek kanser tipi, yemek borusu kanseri. Yemek borusu kanserlerinde genetiğin değil yaşanılan bölgenin önemi var. Çin'den başlayarak Doğu Anadolu'ya kadar uzanan yemek borusu kanseri kuşağı var. "En batı kısmı bizim Doğu Anadolu kısmına geliyor. O bölgede yemek borusu kanseri oranı Batı'dakinden ciddi oranda daha fazla. Çevrenin önemli olduğunu gösteren bazı bulgular da var. Çin'de yaşayan kişilerin yemek borusu kanseri olma riski çok yüksekken, başka ülkelere gittikten sonra ihtimalleri bir jenerasyondan sonra hızla düşüyor.
Hastalık genellikle 50-70 yaş arasında görülüyor. Erkeklerde daha sık rastlanılan hastalığın görülme sıklığı, coğrafi olarak da farklılıklar gösteriyor. Batı ülkelerinde 100 binde 20 iken, Uzakdoğu ülkelerinde 100 binde 100 oranında rastlanıyor. Bu oran Güney Afrika'da 100 binde 160, Kazakistan'da 100 binde 540'lara kadar çıkıyor. Ülkemizde ise oran tam olarak bilinmese de Doğu Anadolu Bölgesi'nde daha sık görülüyor.
Sıcak ve "kıtlama" çaya dikkat!
Yemek borusunun kendi hücresinden gelişen türde kanserlere sigara içmek, alkol kullanmak etkili oluyor. Sosyo-kültürel düzeyi düşük yörelerde daha sık görülebiliyor. Bunun nedeni de yiyeceklerin saklanma koşullarının kötü olması. Bunun yanında baş, boyun kanseri görülen kişilerde yemek borusu kanseri de görülebiliyor.
Halk arasında "kıtlama" da denilen "kırklama" çay içen doğu illerinde çayın en az 10 derece daha sıcak olmasının bu kanseri tetiklediği araştırmalarla ispatlanmış. Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı'ndan bir ekibin yaptığı araştırmada, halkın yöresel olarak alışkanlık gereği çok çay içtiğini, özellikle kış mevsiminin uzun sürmesi nedeniyle sıcak yemeklerin çok hızlı tüketildiği kaydediliyor Erzurum, Van, Kars ve Ağrı gibi bölgelerde ağız içi ve yemek borusu kanseri bu nedenle yaygın sonucuna varılıyor.
Yemek borusu cerrahisi, akciğer zarı kanseri ve mide kapalı ameliyatlarını Türkiye'de ilk kez uygulayan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel, bu kanserin sebepleri hakkındaki kanaatini şöyle aktarıyor: "Bizim hastalarımızın büyük bölümü Erzurum, Erzincan, Van, Bitlis, Ağrı, Kars, Muş ve civarından geliyor. Kışın soğukta kaynar çay içiyorlar çünkü. Van Üniversitesi'nin bu konuda çalışması var. Elde edilen sonuçlar çok basit ama çok kapsamlı bir çalışma. Bu bölgelerde kıtlama çay içiyorlar. Biz normalde şekeri çayla karıştırıyoruz. Karıştırdığımızda sıcaklığı 65 derece oluyor. Ama kıtlama çay içerseniz sıcaklık 75-80 dereceye çıkıyor. Ayrıca, kıtlamada şekeri damağa yapıştırıyorlar, şeker içerken eriyor. Dolayısıyla yemek borusunu daha çok yakıyorlar kıtlama içtikleri için. Böylece kronik hasar oluşuyor ve buna bağlı olarak da yassı hücreli kanser dediğimiz, farklı tür bir kanser gelişiyor yemek borusunda."
Skuamöz hücreli kanser Türkiye'de çok az. Bunun sebebi midemizde Helicobacter pylori dediğimiz bir mikrobun varlığı. Bu mikrop Türkiye'de yüzde 80-90 sıklığında görülürken, Batı dünyasında yüzde 10 civarında bulunuyor. Dolayısıyla bizim midelerimiz çok fazla asit üretmiyor ve mideyi çok fazla yakmıyor.
Midedeki mikrop kanseri önlüyor
Yemek borusunda bir darlık, cepleşme varsa yine yemek borusu kanseri olabileceğini kaydeden Prof. Batırel, genellikle yemek borusu kanserlerinin doğulu hastalarda fazla görülmesine rağmen aslında Türkiye'de rakam olarak bu kanser türünün Batı'ya göre oldukça az olduğunu söylüyor. Sebebi de çok enteresan:
"Tıpta Barett Özofagus olarak tanımlanan Skuamöz hücreli kanser Türkiye'de çok az. Bunun sebebi bizim midemizde Helicobacter pylori dediğimiz bir mikrobun varlığı. Bu mikrop Türkiye'de yüzde 80-90 sıklığında görülürken, batı dünyasında yüzde 10 civarında bulunuyor. Doyasıyla bizim midelerimiz çok fazla asit üretmiyor. Üretmediği için de çok fazla yakmıyor. Türkiye'de gerçek baret çok az. Mikrop midemizi iltihaplandırıyor ama bu çok fazla zararlı bir mikrop değildir. Mide, yemekten sonra hidroklorik asit salgılar. Bunun PH değeri 1 'dir, yani bir yere döktüğünüz zaman yakacak sertlikte bir asit biçiminde... Ancak bizdeki PH 4'e düşüyor bu mikrop sayesinde. Böylece yemek borusundaki hasar daha az oluyor ve baret dediğimiz yemek borusu kanseri bizde daha az görülüyor.


Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *