Havaların soğumasıyla birlikte grip, nezle ve soğuk algınlığı vakalarında artış yaşanırken, uzmanlar gelişigüzel ilaç kullanımı konusunda uyarılarda bulundu.
Medical Park Gaziantep Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Gönül Bakır, grip ve soğuk algınlığının birbirine karıştırılmaması konusunda uyardı. Grip ve soğuk algınlığının birbirinden farklı hastalıklar olduğunu ifade eden Bakır, grip başlangıcının genellikle ani olduğunu hatırlatarak “Kişi kendini iyi hissediyorken, 1-2 saat içinde önce; üşüme, titreme, terleme, baş ağrısı, kas ağrıları ve ateş (38 -40 derece) başlar. Daha sonrasında ise burun akıntısı, baş dönmesi, öksürük, boğaz ağrısı, göğüste yanma, ağrı, gözlerin sulanması ve gözlerde ışığa hassasiyet şikâyetlerinden bir ya da birkaç tanesi tabloya eklenebilir. Bu belirtiler 3-5 gün kadar sürse de genellikle 2-3 gün içinde düzelme başlar” dedi.
Gribin tedavilerinden de bahseden Bakır, “Her şeyden önce grip viral bir enfeksiyondur, kesinlikle antibiyotik kullanılmamalıdır. İstirahat, gerekirse yatak istirahatı uygulanmalıdır. Yakınmalar düzeldiğinde hemen normal aktiviteye dönülmemeli, tam bir iyileşme için bir süre daha dinlenmeye devam edilmelidir. Bulunulan ortamın uygun ısıda olmasına ve iyi havalandırılmasına dikkat edilmeli, havanın kuruması engellenmeli, nemli olması sağlanmalıdır” diye konuştu.
Gripten korunmanın yollarını da anlatan Dr. Bakır, “Gripten korunmanın en etkin yolu grip (influenza) aşısıdır. Bu aşı ülkemizde de başarıyla uygulanmaktadır. İnfluenza aşıları eylül-aralık ayları arasında tek doz olarak üst kolun dış yüzeyine uygulanır. Özellikle astım, kronik akciğer hastalığı, kalp hastalığı, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi rahatsızlıkları olanlar ile 65 yaş üstü kişiler ve sağlık personelleri hastalık riskinin arttığı gruplar olup bu kişilerin aşılanması kesinlikle önerilmektedir” şeklinde konuştu.
Dr. Bakır açıklamasında soğuk algınlığı ile ilgili ise şu ifadeleri kullandı: “Çeşitli virüslerin yol açtığı, üst solunum yollarında bazı belirtilere yol açan hafif seyirli bir hastalıktır. Soğuk algınlığı belirtileri ise baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı, yorgunluk hissi, akan ya da dolu burun, hapşırma, boğaz ağrısı, göğüs doluluğu, koku ve tat duygusunun azalması, kulaklarda basınç hissi, ses kalitesindeki değişiklikler, genelde hafif seyirli ateş yükselmeleri başlıca belirtilerdir. Soğuk algınlığı tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Tedavi belirtilere göre yapılmalıdır. Su içinde eritilerek kullanılan ve soğuk algınlığına ait belirtileri gideren ilaçlar, sıvı alımının artırılması ve hızlı etki sağlaması açısından da önerilebilir. Ayrıca istirahat edilmesi ve stresten uzak durulması da vücut direncinin yeniden kazanılmasına yardım eder. Virüsler, mikrobun bulaştığı yerlerde (ortak kullanım alanları, kapı tokmağı, telefon gibi) canlı kalabildikleri için, bu yüzeylere temastan sonra virüsler kolay bir şekilde gözümüze ve burnumuza temas edebilirler. Bunu engellemek için eller sık sık sabunlu su ile yıkanmalı ve kişisel temizliğe önem verilmelidir.”İHA
Medical Park Gaziantep Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Gönül Bakır, grip ve soğuk algınlığının birbirine karıştırılmaması konusunda uyardı. Grip ve soğuk algınlığının birbirinden farklı hastalıklar olduğunu ifade eden Bakır, grip başlangıcının genellikle ani olduğunu hatırlatarak “Kişi kendini iyi hissediyorken, 1-2 saat içinde önce; üşüme, titreme, terleme, baş ağrısı, kas ağrıları ve ateş (38 -40 derece) başlar. Daha sonrasında ise burun akıntısı, baş dönmesi, öksürük, boğaz ağrısı, göğüste yanma, ağrı, gözlerin sulanması ve gözlerde ışığa hassasiyet şikâyetlerinden bir ya da birkaç tanesi tabloya eklenebilir. Bu belirtiler 3-5 gün kadar sürse de genellikle 2-3 gün içinde düzelme başlar” dedi.
Gribin tedavilerinden de bahseden Bakır, “Her şeyden önce grip viral bir enfeksiyondur, kesinlikle antibiyotik kullanılmamalıdır. İstirahat, gerekirse yatak istirahatı uygulanmalıdır. Yakınmalar düzeldiğinde hemen normal aktiviteye dönülmemeli, tam bir iyileşme için bir süre daha dinlenmeye devam edilmelidir. Bulunulan ortamın uygun ısıda olmasına ve iyi havalandırılmasına dikkat edilmeli, havanın kuruması engellenmeli, nemli olması sağlanmalıdır” diye konuştu.
Gripten korunmanın yollarını da anlatan Dr. Bakır, “Gripten korunmanın en etkin yolu grip (influenza) aşısıdır. Bu aşı ülkemizde de başarıyla uygulanmaktadır. İnfluenza aşıları eylül-aralık ayları arasında tek doz olarak üst kolun dış yüzeyine uygulanır. Özellikle astım, kronik akciğer hastalığı, kalp hastalığı, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi rahatsızlıkları olanlar ile 65 yaş üstü kişiler ve sağlık personelleri hastalık riskinin arttığı gruplar olup bu kişilerin aşılanması kesinlikle önerilmektedir” şeklinde konuştu.
Dr. Bakır açıklamasında soğuk algınlığı ile ilgili ise şu ifadeleri kullandı: “Çeşitli virüslerin yol açtığı, üst solunum yollarında bazı belirtilere yol açan hafif seyirli bir hastalıktır. Soğuk algınlığı belirtileri ise baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı, yorgunluk hissi, akan ya da dolu burun, hapşırma, boğaz ağrısı, göğüs doluluğu, koku ve tat duygusunun azalması, kulaklarda basınç hissi, ses kalitesindeki değişiklikler, genelde hafif seyirli ateş yükselmeleri başlıca belirtilerdir. Soğuk algınlığı tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Tedavi belirtilere göre yapılmalıdır. Su içinde eritilerek kullanılan ve soğuk algınlığına ait belirtileri gideren ilaçlar, sıvı alımının artırılması ve hızlı etki sağlaması açısından da önerilebilir. Ayrıca istirahat edilmesi ve stresten uzak durulması da vücut direncinin yeniden kazanılmasına yardım eder. Virüsler, mikrobun bulaştığı yerlerde (ortak kullanım alanları, kapı tokmağı, telefon gibi) canlı kalabildikleri için, bu yüzeylere temastan sonra virüsler kolay bir şekilde gözümüze ve burnumuza temas edebilirler. Bunu engellemek için eller sık sık sabunlu su ile yıkanmalı ve kişisel temizliğe önem verilmelidir.”İHA