Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr.Dr. Başar Aksoy, kanserden korunmayı bilimsel bir temele oturtuncaya kadar Amerikan Kanser Derneği’nin ’beslenmeyle ilgili 7 öğüdüne kulak vermek’ gerektiğini söyledi.
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr.Dr. Aksoy, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, erkeklerde kanserden ölüm nedenlerinin başında akciğer kanseri kadınlarda meme kanserinin geldiğini belirtti. İki cins için ikinci sırada bağırsak kanserinin, bundan sonra erkekte sırasıyla prostat, pankreas ve mide, kadında uterus, akciğer ve over kanserleri görüldüğünü bildiren Opr.Dr. Aksoy, kanserin tüm çok hücreli canlılarda belirli bir sıklıkta ve doğal olarak görüldüğüne dikkati çekti. Kanserin birçok faktörün karmaşık biçimde rol oynadığı bir hastalık gurubu olduğunu anlatan Opr. Dr. Aksoy, açıklamasına şöyle devam etti: "Anlaşılması kolay değildir. Tedavisinde birçok yenilik olmasına rağmen henüz tam olarak çözüm bulunamamıştır. Modern tıp, buna benzer sınavlardan şimdiye kadar başarılı çıktı; difteri, tetanoz, çocuk felci, çiçek, tüberküloz gibi büyük hastalıkları yendi. Zaten artık Hodgkin hastalığı, lenfosarkom, lösemi, wilms tümörü, nörobalastoma gibi bazı kanserlerin tedavisi başarılı oluyor. Ümidimiz bir gün diğer kanserlerde de tedavilerin olumlu sonuç vermesidir.”
Kanserin sebepleriyle ilgili birtakım verilere sahip olduklarını anlatan Opr.Dr. Aksoy, ancak kanser oluşmasına, normal bir hücrenin kontrolden çıkarak azgın bir biçimde çoğalmasına yol açan moleküler düzeydeki olayları henüz öğrenmeye başladıklarını kaydetti. Aksoy, yeni bilgilere göre hücremizin içinde kanser genleri olduğunu belirten Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar içimizdeki düşmandır. Bir de yaşadığımız ortam ve yaşayış biçimimizle ilgili en başta tütün dumanı bazı kimyasal maddeler, beslenme düzenimiz, radyasyon ve virüsler gibi dışımızdaki düşmanlar var. Bir hücrenin kansere dönüşmesini başlatan dış etkenlerin hepsi bunu o hücrenin içinde uyumakta olan kanser genlerini uyandırarak yaparlar.”
Normal bir ömür süresi içinde insanların dörtte üçünün kansere yakalandığını belirten Opr. Dr. Aksoy, şunları söyledi: “Bu mutlu çoğunluk bu ayrıcalığı bir genetik yapılarına, bir yandan da bağışıklık güçlerinin etkili oluşuna borçludurlar. Herkesin kansere yakalanma eğiliminin aynı olmayışında, kanser genlerindeki duyarlılık farklarının da rolü vardır.”
Kimyasal karsinojenlerin, beslenmenin, iyonize radyasyonun, ultraviyole ışınlarının, virüslerin, genetik ve kalıtsal faktörlerin kanserin başlıca nedenleri olduğunu belirten Opr.Dr. Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öncelikli olan kanserin oluşmasıyla ilgili önlemleri almaktır. İkinci derecede şikayeti olmayan kişilerde yapılan taramalarla kanseri erken evrede, daha da iyisi kanser öncesi evrede yakalamaktır.”
Opr.Dr. Aksoy, kanserden korunmayı bilimsel bir temele oturtuncaya kadar Amerikan Kanser Derneği’nin ‘beslenme ile ilgili 7 öğüdüne kulak vermek’ gerektiğini vurgulayarak bu öğütleri şöyle sıraladı: “Şişmanlamayın. Yiyeceklerinizdeki total yağ miktarını azaltın. Çok miktarda posalı besin tüketin. Yemeklerinizde her zaman A ve C vitaminli besin bulundurun. Karnabahar ve lahana tüketin. Alkol ve sigaradan uzak durun. Tuz ve nitritlerle konserve edilmiş, işlenmiş besinleri çok tüketmeyin.’’İHA
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr.Dr. Aksoy, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, erkeklerde kanserden ölüm nedenlerinin başında akciğer kanseri kadınlarda meme kanserinin geldiğini belirtti. İki cins için ikinci sırada bağırsak kanserinin, bundan sonra erkekte sırasıyla prostat, pankreas ve mide, kadında uterus, akciğer ve over kanserleri görüldüğünü bildiren Opr.Dr. Aksoy, kanserin tüm çok hücreli canlılarda belirli bir sıklıkta ve doğal olarak görüldüğüne dikkati çekti. Kanserin birçok faktörün karmaşık biçimde rol oynadığı bir hastalık gurubu olduğunu anlatan Opr. Dr. Aksoy, açıklamasına şöyle devam etti: "Anlaşılması kolay değildir. Tedavisinde birçok yenilik olmasına rağmen henüz tam olarak çözüm bulunamamıştır. Modern tıp, buna benzer sınavlardan şimdiye kadar başarılı çıktı; difteri, tetanoz, çocuk felci, çiçek, tüberküloz gibi büyük hastalıkları yendi. Zaten artık Hodgkin hastalığı, lenfosarkom, lösemi, wilms tümörü, nörobalastoma gibi bazı kanserlerin tedavisi başarılı oluyor. Ümidimiz bir gün diğer kanserlerde de tedavilerin olumlu sonuç vermesidir.”
Kanserin sebepleriyle ilgili birtakım verilere sahip olduklarını anlatan Opr.Dr. Aksoy, ancak kanser oluşmasına, normal bir hücrenin kontrolden çıkarak azgın bir biçimde çoğalmasına yol açan moleküler düzeydeki olayları henüz öğrenmeye başladıklarını kaydetti. Aksoy, yeni bilgilere göre hücremizin içinde kanser genleri olduğunu belirten Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar içimizdeki düşmandır. Bir de yaşadığımız ortam ve yaşayış biçimimizle ilgili en başta tütün dumanı bazı kimyasal maddeler, beslenme düzenimiz, radyasyon ve virüsler gibi dışımızdaki düşmanlar var. Bir hücrenin kansere dönüşmesini başlatan dış etkenlerin hepsi bunu o hücrenin içinde uyumakta olan kanser genlerini uyandırarak yaparlar.”
Normal bir ömür süresi içinde insanların dörtte üçünün kansere yakalandığını belirten Opr. Dr. Aksoy, şunları söyledi: “Bu mutlu çoğunluk bu ayrıcalığı bir genetik yapılarına, bir yandan da bağışıklık güçlerinin etkili oluşuna borçludurlar. Herkesin kansere yakalanma eğiliminin aynı olmayışında, kanser genlerindeki duyarlılık farklarının da rolü vardır.”
Kimyasal karsinojenlerin, beslenmenin, iyonize radyasyonun, ultraviyole ışınlarının, virüslerin, genetik ve kalıtsal faktörlerin kanserin başlıca nedenleri olduğunu belirten Opr.Dr. Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öncelikli olan kanserin oluşmasıyla ilgili önlemleri almaktır. İkinci derecede şikayeti olmayan kişilerde yapılan taramalarla kanseri erken evrede, daha da iyisi kanser öncesi evrede yakalamaktır.”
Opr.Dr. Aksoy, kanserden korunmayı bilimsel bir temele oturtuncaya kadar Amerikan Kanser Derneği’nin ‘beslenme ile ilgili 7 öğüdüne kulak vermek’ gerektiğini vurgulayarak bu öğütleri şöyle sıraladı: “Şişmanlamayın. Yiyeceklerinizdeki total yağ miktarını azaltın. Çok miktarda posalı besin tüketin. Yemeklerinizde her zaman A ve C vitaminli besin bulundurun. Karnabahar ve lahana tüketin. Alkol ve sigaradan uzak durun. Tuz ve nitritlerle konserve edilmiş, işlenmiş besinleri çok tüketmeyin.’’İHA