Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ile İnomist İletişim Danışmanlığı iş birliğinde ve CLPA (CC-Link Partner Association) sponsorluğunda düzenlenen “Koronavirüs Sonrası Yeni Dünya Düzeni: Dijital Dönüşüm Ekosistem Buluşmaları” webinarları serisi, alanında uzman isimleri bir araya getirmeye devam ediyor. Pandemi sürecinde dijital dönüşümün ve dijital güvenliğin ne derece önemli olduğunun ele alındığı webinar serisinin üçüncüsü, Ekim ayında Türkiye Bilişim Derneği İkinci Başkanı Mehmet Ali Yazıcı’nın moderatörlüğünde, Türk Standardları Enstitüsü TSE Uzmanı İnan Özkan, Vestel Operasyonel Projeler Geliştirme Grup Müdürü Mehmet Güresin, Procenne CEO’su Resul Yeşilyurt ve CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel’in katılımıyla gerçekleşti.
Endüstriyel haberleşme ve kontrol ağı CC-Link’in dünya genelinde yaygınlaşması için faaliyet gösteren CLPA (CC-Link Partner Association) sponsorluğunda ve Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ile İnomist İletişim Danışmanlığı iş birliğinde düzenlenen “Koronavirüs Sonrası Yeni Dünya Düzeni: Dijital Dönüşüm Ekosistem Buluşmaları” webinar serisi, sektörün önemli isimlerini bir araya getirmeye devam ediyor. En son Ekim ayında Türkiye Bilişim Derneği İkinci Başkanı Mehmet Ali Yazıcı moderatörlüğünde gerçekleşen ve Covid-19 sürecinde dijital dönüşümün ve dijital güvenliğin işletmeler için ne derece önemli olduğunun ele alındığı üçüncü webinarda; Türk Standardları Enstitüsü TSE Uzmanı İnan Özkan, Vestel Operasyonel Projeler Geliştirme Grup Müdürü Mehmet Güresin, Procenne CEO’su Resul Yeşilyurt ve CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel konuşmacı olarak yer aldı.
Dijital işletmeler hayatta kalacak
Rekabetin çok hızlı değiştiği yeni dünya düzeninde KOBİ’ler başta olmak üzere tüm sanayicilerin yeni üretim biçimlerine geçiş yaparak sürdürülebilir büyüme sağlayabilmesi için dijitalleşme sürecini bir an önce başlatmaları gerektiğini söyleyen CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, şunları vurguladı: “İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde üretim başta olmak üzere hayatın her alanında dijital dönüşüm zorunlu hale geldi. Dijital dönüşüme mesafeli yaklaşan kurumların yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle ekonominin lokomotifi olan KOBİ’lerin zaman kaybetmeden üretim süreçlerinde esnek ve akıllı fabrika sistemlerini kurmaları, seri üretim yerine tüketicilerin kişiselleştirilmiş üretim taleplerine cevap verecek şekilde stratejilerini oluşturmaları gerekiyor. Akıllı fabrikalarda robotlar dahil üretim hattındaki tüm makine ve sistemlerin birbiriyle çok hızlı bir şekilde haberleşmesi gerekiyor. Makinelerin birbiriyle iletişim kurabildiği akıllı fabrikalarda, iletişim verilerinin güvenilir bir şekilde yönetilmesi son derece önemli. Dijital fabrikalarda pek çok veri, çok sayıda cihaz tarafından gerçek zamanlı olarak oluşturularak süreçlerin şeffaf bir şekilde görüntülenmesini sağlamak üzere paylaşılıyor. Dijital ve akıllı fabrikalar haberleşme sistemleri sayesinde küresel salgınlar ya da farklı nedenlerle tesise uzaktan erişim sağlamanın zorunlu olduğu durumlarda da üretimin kesintisiz devamına imkân tanıyor. Bu noktada ise devreye çok hızlı iletişim ve kontrol imkanı sağlayan endüstriyel haberleşme sistemleri giriyor. CLPA’nın en yeni teknolojisi olan CC-Link IE TSN, Zaman Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne çıkıyor. Saniyede 100 megabit ile haberleşebilen endüstriyel haberleşme sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı olan bu yeni nesil teknoloji sayesinde Sanayi 4.0’ın gereklerini yerine getirmek çok daha kolay hale geliyor. Bu sayede üretimde rekabet gücünü artırmaya katkıda bulunan CC-Link IE TSN; gıda, ilaç, beyaz eşya, otomotiv ve bina otomasyonu gibi pek çok farklı sektörde makine ve proses kontrolü için ideal çözümler sunuyor.’’
İş sürekliliğini kaybetmemek için dijital dönüşüm artık bir seçenek değil zorunluluk
Covid-19 pandemisinin tüm şirketler için iş sürekliliğini tehdit eden bir unsur olarak ortaya çıktığını ifade eden Vestel Operasyonel Projeler Geliştirme Grup Müdürü Mehmet Güresin, “Kriz dönemlerinde görülen bir refleks olarak daha korumacı bir yaklaşım sergileyen firmalar, sonrasında ise iş sürekliliğini kaybetmemek adına çözümün aslında dijital dönüşüm sürecinde saklı olduğunu keşfettiler. Bu sayede Covid-19 sürecinin dijital dönüşüm sürecine hız kazandırdığını söyleyebiliriz. Diğer süreçlerde olduğu gibi üretim süreçlerinde de otomasyon ve dijitalleşmenin iş sürekliliğini devam ettirme ve üretkenliği arttırma konusunda şirketlere büyük fırsatlar sunduğu yadsınamaz bir gerçek. Şirketlerde, robotik sistemler ile üretim yapmak, üretim hatlarından akıllı cihazlar ve sensörler ile veri toplamak, yapay zeka ve algoritmalar ile verileri analiz etmek gibi farklı ölçeklerde dijitalleşme çalışmaları yapılıyor. Bu çalışmaların yerinde ve doğru uygulanması şirketlere inanılmaz ölçüde katma değer yaratabiliyor. Bu konular şimdiye kadar öncelikle maliyet optimizasyonu, verimliliği artırma veya rekabet avantajı kazanma gibi konular olmuştu, ancak pandeminin etkisiyle beraber dijitalleşme, üretimin devamı ve sürdürülebilirliğini sağlamak gibi bir misyon edindirdi. Bu bağlamda Covid-19 beklenmedik bir şekilde dijital dönüşümün hızlandırıcısı oldu. Üretim sektörü de içinde bulunduğumuz salgın sürecinde dijitalleşmeden faydalanarak üretim şekillerini değiştirmesi gerektiğinin farkına vardı. Vestel Elektronik olarak biz de Türkiye’de dijital dönüşüm çalışmalarını hızla yürüten öncü firmalardanız. Örneğin televizyon üretim hatlarımızda farklı müşteri ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına yüzlerce çeşit model üretiyoruz. Bu nedenle üretim hatlarımızda operatörle birlikte çalışabilen kolaboratif robot teknolojilerine çok önem veriyoruz. Bu teknoloji de bize ileri seviyede esneklik katıyor. Fabrikalarımızda robot-insan iş birliği, robotların ve makinaların birbiri ile konuşması gibi çeşitli dijital teknolojiler ile verimliliği ve kaliteyi en üst seviyeye taşıyoruz. Bu teknolojilerin yaygınlaşması ve robotik iş gücünün artması istihdamı daha da nitelikli hale getiriyor” şeklinde konuştu.
İşletmelerde riskleri önlemek için dijital güvenliğe yatırım şart
İşletmelerin dijital dönüşümlerini gerçekleştirirken yol haritalarının ilk maddesine dijital güvenlik stratejilerini belirleme konusunu almaları gerektiğini vurgulayan Procenne CEO’su Resul Yeşilyurt; dijital dönüşümü destekleyen IoT, yapay zekâ, makine öğrenimi gibi teknolojiler geliştikçe dijital güvenlik sorunlarının da artış göstermeye başladığına dikkat çekerek şu açıklamalarda bulundu: “Fiber altyapı ve mobil haberleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte özel sektör ve kamu kurumları elektronik ortamı her geçen gün daha yoğun kullanıyor. Böylece daha fazla değerli bilgi elektronik ortama taşınmaya devam ediyor. Dijital dönüşümün gelişmesiyle ciddi oranda yeni veri doğarken verilerin korunması ve siber saldırıların önlenmesi de iş hayatı için çok büyük önem teşkil etmeye başladı. Aynı zamanda, özellikle içinde bulunduğumuz dönem gibi kritik zamanlarda uzaktan erişimle çalışanların sayısında ciddi oranda artış yaşanabiliyor. İşletme dışında çalışmanın yoğunlaştığı bu dönemde de dijital güvenlik çözümlerinin kurum ve kuruluşlar açısından gittikçe daha çok önem kazanan bir zorunluluk olduğunu düşünüyoruz. Uzaktan çalışılan dönemlerde işletmelerin alabilecekleri başlıca önlemleri; verileri yetkisiz erişimlere karşı korumak ve dosyaların güvenliği için Donanımsal Güvenlik Modülü kullanmak, uçtan uca şifreleme özelliği olan ürün ve çözümler sayesinde güvenli veri transferi ve veri kullanımı sağlayarak IoT iletişimlerini ve mobil uygulamaları güvenli hale getirmek, kişisel veri güvenliği için güçlü şifreleme teknolojileri kullanmak, HSM cihazları ile e-posta güvenliğini sağlamak, şifreleme ve şifre çözme işlemleri için yüksek performanslı ürünleri seçmek, veri tabanı sistemleriyle kritik bilgileri güvende tutmak şeklinde sıralayabiliriz. Verilerin gizliliğini, bütünlüğünü, kullanılabilirliğini korumak ve genel güvenliği sağlamak için ürün ve hizmet sağlayan Procenne olarak, güvenlik risklerine ve tehditlerine karşı ürün ve hizmetlerimizle iş ortaklarımızın işlerini güvenli şekilde sürdürmelerine katkıda bulunuyoruz.”
“Standartlar bizim ortak dilimiz”
Standartları rehber edinen üretim faaliyetlerinin ve süreç tasarımlarının; birlikte çalışabilirlik, yeniden kullanılabilirlik, tekrar edilebilirlik, siber güvenlikle ilgili bilgi birikimi ve farkındalık, terminolojilerin uyumlaştırılması, farklı üreticiler arasında tutarlılık, performans denetimi, güvenlik değerlendirmesi, tedarik zincirinin bütünlüğü ve güvenliği gibi birçok fayda sunduğunu dile getiren Türk Standardları Enstitüsü TSE Uzmanı İnan Özkan, “Üretimden hizmet sektörüne, tarımdan yazılım sektörüne kadar standartlar bizim ortak dilimiz. Standardizasyon faaliyetlerine entegre olan bir dijital dönüşüm ile hem siber güvenlik gereksinimlerinin doğru şekilde ve doğru zamanda tanımlanması hem de etkin bir sınama mekanizması içerisinde güvenli dönüşümün yapılabilmesi sağlanıyor. TSE Bilişim Teknolojileri Test ve Belgelendirme Dairesi Başkanlığı olarak biz de ülkemizin dijital dönüşümünde etkin bir rol oynuyoruz. Bilişim sektörünün yazılım kalitesine ve siber güvenlik alanındaki ihtiyaçlarına cevap verebilmek için belgelendirme ve test faaliyetlerini sürdürüyoruz. Siber güvenlik alanında gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerin bir kısmını ise şu şekilde sıralayabiliriz; TS EN ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Belgelendirmesi, TS ISO/IEC 15408 Ortak Kriterler Belgelendirmesi, Kripto Modül/Algoritma Belgelendirmesi, Kart Erişim Cihazı Belgelendirmesi, Elektronik Kimlik Doğrulama Sistemi Belgelendirmesi, TSE K 505 Temel Seviye Güvenlik Belgelendirmesi ve Değerlendirmesi, Sızma Testi Uzmanı (Beyaz Şapkalı Hacker) Belgelendirmesi, Sızma Testi Firma Belgelendirmesi ve Sızma Testleri” diye konuştu.
Dijital dönüşümü gerçekleştiren kurumlar fark yaratıyor
COVID-19 ile mücadele sürecinde dijital dönüşümü gerçekleştiren kurum ve kuruluşların fark yarattıklarını ifade eden Türkiye Bilişim Derneği 2. Başkanı Ali Yazıcı, “Dijital dönüşüm teknolojilerinin geliştirilmesi, üretilmesi ve kullanımının yaygınlaşması standartların önemini ortaya koydu. Performansın yanı sıra hem ortak çalışabilirlik hem de güvenlik açısından standartlara uyumun rekabetçilik endekslerinin yükseltilmesinde firmalara önemli kazanımlar sağlayacağını düşünüyoruz. Standartlara yön vermek ise geleceği şekillendirmeye ve fark yaratmaya aracılık edecek. Bu kapsamda Türkiye Bilişim Derneği ve Türk Standartları Enstitüsü arasında imzalanan iş birliği protokolü ile ulusal bilişim standartlarının oluşturulması ve uluslararası bilişim standartlarının izlenmesi faaliyetleri ‘Bilişim Standartları Platformu’ aracılığıyla yürütülüyor” diyerek sözlerini tamamladı.