ANASAYFA arrow right Teknoloji

Enerjinin yeni gözdesi "yenilebilir"

Enerjinin yeni gözdesi "yenilebilir"
YAYINLAMA: 15 Nisan 2020 / 22.46
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 00.14
Dünya yenilenebilir enerji tüketiminin, 2035 yılına kadar yıllık yüzde 3,2 artacağı öngörülüyor.
Dünya yenilenebilir enerji tüketiminin, 2035 yılına kadar yıllık yüzde 3,2 artacağı öngörülüyor.

Hidrolik dışında yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu güçteki oranının da yüzde 10'a yükselmesi bekleniyor.
Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nin (EÜAŞ) Elektrik Üretim Sektör Raporu'ndan derlenen bilgilere göre, yüksek petrol fiyatları, fosil yakıtların çevresel etkileri üzerine duyulan endişeler, dünyanın pek çok ülkesinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının arttırılmasına yönelik verilen teşvikler, yenilenebilir enerji kaynaklarının daha geniş oranda kullanımınının yolunu açıyor.
Rapora göre, 2035 yılına kadar dünya genelinde hidroelektrik ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının tüketiminde yıllık yüzde 3,2;lik artışlar bekleniyor. Hidrolik dışında yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu güçteki oranının 2030 yılında yüzde 10'a yükseleceği, hidroelektriğin ise aynı dönemde yüzde 16'dan yüzde 13'e gerileyeceği öngörülüyor.
Yenilenebilir kaynaklardaki artışa en büyük katkının rüzgar enerjisinden geleceği belirtiliyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde kullanım payının yüzde 18,7 (2008) seviyesinden 2020 yılında yüzde 21,7 ve 2035 yılında da yüzde 23,1'e ulaşacağı tahmin ediliyor.

OECD ÜLKELERİNDEKİ ARTIŞ, RÜZGAR VE BİYOKÜTLEDEN OLACAK
Yenilenebilir enerji tüketiminde beklenen bu artışın OECD dışındaki ülkelerde, özellikle Çin, Hindistan, Brezilya, Malezya ve Vietnam'da inşasına başlanan orta ve büyük ölçekli hidroelektrik santrallardan gelmesi bekleniyor. OECD ülkelerinde ise gelecekte, Kanada ve Türkiye haricinde, büyük ölçekli çok az hidroelektrik santral inşa projesi öngörülüyor.
OECD ülkelerindeki yenilenebilir enerji kaynaklarındaki artışın rüzgar ve biyokütle başta olmak üzere, hidrolik dışındaki kaynaklardan karşılanması bekleniyor. Rüzgar enerjisine olan yatırımlar, OECD-dışı ülkelerde özellikle Çin'de artmaya devam ederken, güneş (PV ve CSP) ve dalga enerjisi uygulamaları ise henüz büyük ölçüde ticarileşme sürecinin başlangıç aşamasında bulunuyor.


İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE, ENERJİ SEKTÖRÜ ETKİN ROL OYNAYACAK-
Bu arada, çevre-enerji ilişkisinde önemli bir yer tutan iklim değişikliği ile mücadelede, enerji sektörünün etkin rol oynayacağı öngörülüyor. Enerji verimliliği başta olmak üzere, teknolojik gelişmelere paralel iyileştirmeler, fosil yakıtlara alternatif olarak nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında yaygınlaşma, çevresel etkileri azaltma hedefine yoğunlaşan Ar-Ge faaliyetleri (karbon tutma ve depolama ve temiz kömür teknolojileri), gaz emisyonlarının azaltılmasına yönelik geliştirilen politikaların temel unsurları görünümünde bulunuyor.
Karbondioksit eşdeğeri veriler açısından bakıldığında, enerji sektöründen kaynaklı ve sera etkisi yapıcı gaz emisyonlarının, 29,3 milyar tondan (2008) ortalama yıllık yüzde 1,4'lük artışlarla 2035'de 42,6 milyar ton düzeyine ulaşacağı hesaplanıyor. Emisyonlardaki bu artışın tamamının, enerji tüketimlerinde beklenen artışa paralel olarak, gelişmekte olan OECD-dışı ülkelerde (başta Çin, Hindistan ve Ortadoğu ülkelerinde) görüleceği tahmin ediliyor.
Küresel finansal krizin etkisiyle 2009'da emisyonların yüzde 1 düştüğü, ancak 2010'dan itibaren bu düşüşün yerini yeniden bir yükselişin aldığına dikkat çekiliyor. Tahminler, 2035 yılında sıcaklık seviyesinin 6 C;den fazla artacağına işaret ediyor.
(AA)

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *