Tarihi eserlerimizin durumunu belirliyoruz
Yıkılmaya terkedilen tarihi eserlerimize kim sahip çıkacak?
Kunduracı hanı, Bedesten, Yuşa Peygamber ve Pir Sefa türbeleri yok olmak özere
Çoğu insan içinde yaşadığı yerin özelliklerini bilmez, merak etmez. Bu da toplumumuzda her şeyde olduğu gibi eğitime verilen önemsizlikten kaynaklanıyor olsa gerek. Farkında bile olmadığımız değerlerin, bilincine vardığımızda bize neler kazandıracağını bilseler. Fakat neler kaybettiğimizi kent içinde yaptığımız kısa gezide gördük.
Gördüklerimizi, duyduklarımızı size aktaralım istedik. Bu kısa geziye çıkmadan önce gazetedeki arkadaşlarla bambaşka duygular içindeydik. Gaziantep'te yaşadığımız halde görmediğimiz, bilmediğimiz tarihi değerleri görecektik. Tabii bunun için Gaziantep’i tarihi ile çok iyi bilen bir rehber bize eşlik edecekti. Rehberle gezmemizin asıl amacı sizlere üstünkörü şeyler anlatmamaktı. Gerçekten de rehberimiz sanki canlı bir arşivdi.
İlk uğradığımız yer Kunduracı Hanıydı. Han şu anda ticarethane olarak kullanılıyor, geniş ve uzunca olan hanın dört kapısı var. Üçü kapatılmış durum da. Duvarının her iki yanında 20 ye yakın bölme var. Duvarları ve tavanı taşla örülü han, tarihi özelliğini hâlâ koruyor. 40 dükkandan oluşan hanın büyük bir kısmı yıkılmış. Han tarihte tavla olarak kullanılmış. Eğer restore edilse, İstanbul Mısır çarşısının bir minyatürü olur. Birinci ve ikinci Bedesten de bu amaçla rahatlıkla kullanılabilir.
Oradan ayrılıp, bakırcıların, demircilerin bulunduğu çarşının içinden biraz yokuş olan yolu kıvrılarak geçtikten sonra, Yuşa Peygamberin türbesinin bulunduğu, köhne bir evin kapısını çaldık, İlk girişte evin bakımsızlığı her halinden belli oluyordu. Kapıdan girdikten sonra 7 basamakla inilen demir kapılı, iki bölmeden oluşan bir bodruma indik. İçerisinin serin ve huzur verici olmasına karşın yerlerin toprak olması, tavandan badanaların dökülmesi türbenin ne halde olduğunu bilmeye yetiyordu. Türbenin ilk girdiğimiz bölümünde Hz. Muhammed efendimizin sancaktarı olan Pir Sefa yatıyor. Pir Sefa için olan rivayeti rehberimiz şöyle anlattı: «Pir Sefa’nın savaş anında hiddetinden ağzından köpükler saçılırmış. Bu duruma tanık olan Hz. Muhammed efendimiz yine pirlendi Sefa demiş. Bundan sonra tarihe Pir Sefa olarak geçmiş. Yine bir rivayete göre, Hz. Ömer İslam ordularıyla Gaziantep'e geldiğinde vefat eden Pir Sefa'yı defnederken: «Allah’ın ne kadar iyi bir kulu imişsin ki seni bir peygamberle komşu yaptık gidiyoruz» demiş.