ANASAYFA arrow right Yaşam

Bu dönemde eğitim sancılı geçti

Bu dönemde eğitim sancılı geçti
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.01
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.01
“Bu dönemde eğitim sancılı geçti. Liselere giriş için yeni sınav sistemi getirildi
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 2013-2014 eğitim-öğretim yılının ilk yarıyılının sona ermesiyle birlikte Türkiye’de birleştirilmiş sınıf uygulamalarının hala devam ettiğine dikkat çekerek, “Bu dönemde eğitim sancılı geçti. Liselere giriş için yeni sınav sistemi getirildi, dershanelerin kapatılması tartışmaları ülke gündemine bomba etkisi yarattı, Öğrenci Andı kaldırıldı, MEB fişleme iddiaları ile çalkalandı, torpile dayalı yönetici atamaları eğitim camiasında büyük huzursuzluk yarattı” dedi. 

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Koncuk, 2013-2014 eğitim-öğretim yılının ilk yarıyılının sona ermesine ilişkin yaptığı açıklamada, bu döneminde eğitim için yine sancılı geçtiğini vurgulayarak, “Liselere giriş için yeni sınav sistemi getirildi, dershanelerin kapatılması tartışmaları ülke gündemine bomba etkisi yarattı, Öğrenci Andı kaldırıldı, MEB fişleme iddiaları ile çalkalandı, torpile dayalı yönetici atamaları eğitim camiasında büyük huzursuzluk yarattı, Şubat ayında 40 bin öğretmen ataması talebimize rağmen sadece 10 bin atama yapılması kararı alındı” ifadelerine yer verdi.
SBS yerine getirilen yeni sınav sisteminin adil ve başarılı bir eğitimin önünü açmayacağını, dershanelere olan ihtiyacı artıracağını, Bakan Avcı’nın her ne kadar yeni sınav getirmiyoruz dese de, sınav sayısının arttığını, bu nedenle öğrencilerin daha fazla stres yaşayacağını, bölgelerarası eşitsizliklerin daha da belirginleşeceğini defalarca dile getirdiklerine dikkat çeken Koncuk şunları kaydetti: “Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bu kez üniversiteye girişleri daha çok lise döneminde okul içi başarılara endeksleyecek sınavsız bir sistem üzerinde çalıştıklarını açıklamıştır. İlk bakışta kulağa hoş gelen sınavsız üniversite gerçekten mümkün olabilir mi?Hatırlanacağı üzere SBS’nin kaldırılması sürecinde de benzer tartışmalar gündeme gelmişti.Ancak bugünkü uygulamada liselere girişte öğrencilerin birinci ve ikinci dönem 6 temel dersten merkezi sınava tabi tutulduğunu görmekteyiz.Dolayısıyla Bakan’ın açıkladığı sınavsız üniversitenin yine sınavlara dayalı bir sistem olacağını şimdiden söylemek yanlış olmayacaktır.Gündemi değiştirmek adına yapılan bu açıklamaları gerçekçi bulmadığımızı herkesin bilmesini istiyoruz. Topluma sınavsız üniversite diye sunulan sistemin önümüzdeki günlerde detayları netleşecektir.”
Koncuk, Türkiye’deki derslik açığının eğitimin kanayan bir yarası olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti: 
“MEB’in açıklamasına göre 126 bin öğretmen açığımız vardır. Bakanlık ise öğretmen açığını kadrosuz, güvencesiz ücretli öğretmenler eliyle gidermeye çalışmaktadır. Sendikamızın yaptığı araştırmaya göre 70 ilde ücretli öğretmen sayısı 56 bin 814’tür. 81 ili dikkate aldığımızda ücretli öğretmen sayısının 65 bine ulaşacağını tahmin etmekteyiz. 70 ilde görev yapan ücretli öğretmenlerin 9 bin 845’i de ön lisans (iki yıllık meslek yüksekokulu) mezunudur. Düşünebiliyor musunuz, öğretmenlik formasyonu olmayan, arıcılık, kuaför, işletme v.b.iki yıllık yüksekokul ya da açık öğretim fakültesi mezunları bile ülkemizde ücretli öğretmenlik yapabilmektedir. Hatta bazı okullarda Resim-İş ya da Beden Eğitimi derslerine lise mezunlarının girdiğine yönelik bilgiler sendikamıza gelmektedir. Hal böyle olunca Türkiye’nin fen bilimlerinden, spora kadar birçok alanda uluslararası arenada başarılı olmasını beklemek hata olacaktır. Ücretli öğretmenlerle eğitim-öğretimin kalitesinin nasıl sıfırlandığı net olarak görülmektedir.” Yaptıkların araştırmaya göre, ücretli öğretmen sayısının norm kadro sayısının altında olduğuna dikkat çeken Koncuk açıklamasında şu ifadelere de yer verdi: “Başbakan’ın Şubat ayında 10 bin atama ısrarını anlamak da mümkün değildir. Sendikamızın talebi Şubat ayında 40 bin atama yapılmasıdır. Şayet 40 bin atama yapılmıyorsa, en azından talebimizin yarısı kadar, yani 20 bin öğretmen ataması yapılmalıydı. Başbakan bu gençlere bir jest yaparak atama sayısını artırsaydı ne kaybedecekti? Bakanlık Şubat ayında 10 bin, Ağustos ayında da 40 bin atama ile birlikte 2014 yılında 50 bin atama yapmayı planlamaktadır. 2014 yılında yapılması planlanan 50 bin atama, ücretli öğretmen sayısını bile karşılamamaktadır. Dolayısıyla öğretmen ihtiyacının giderilmesi için 2014 yılında en az 100 bin atama zorunludur. Eğitimin sorunları dağ olmuş.Yeni eğitim sisteminde seçmeli dersler getirilmiştir ancak bu derslere öğretmen bile bulunamamaktadır.Okullar fiziki imkânsızlıklar içindedir.Laboratuvarı, bilgisayar odası, kütüphanesi, spor salonu olmayan okullar vardır.Okullara ayrılan ödenek yetersiz olduğu için bazı okullarımız ısınma sorunu yaşamaktadır.Küçücük çocuklarımız kışın ortasında üşüyerek ders işlemek zorunda kalmaktadır.Elektrik ve su borcunu ödeyemeyen okullarımız bulunmaktadır.Tuvaleti hijyenik olmayan, camı, sandalyesi, masası kırık okul sayısı maalesef çok fazladır.İlkokul ve ortaokullara 1 TL bile verilmemektedir.Bu durumda okullar ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaktır?Eğitime ayrılan bütçe çok yetersizdir.Ülkeyi yönetenler, “Aslan payı eğitime ayrılıyor” diye övünse de, bütçenin büyük bölümü personel giderlerine ayrılmaktadır. Dolayısıyla yatırımlara ayrılan pay çok düşük kalmaktadır. Öte yandan ülkemizde birleştirilmiş sınıf uygulamaları devam etmektedir. Bu noktada ülkeyi ve eğitimi idare edenlerin, suni ve politik gündemler yaratma gayretlerini bırakıp, eğitimde başarı sağlamamız için öncelikli olarak yapılması gerekenleri ele alması gerekmektedir.”SHA
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *