Son yıllarda her işlemin karşılığında kefil istenmesi, toplumsal güvenin azalması toplum bilimcileri endişeye sevk ederken, haciz takip dosyalarındaki ciddi artış da hukukçuları dehşete düşürüyor. "Çöküş bir defa başlamaya görsün, bir anlamda talandan mal kaçırır misali kim, neyi kaptıysa götürmenin peşine düşüyor. Haciz işlemleri yaparken içiniz acısa da yaptığınız iş hukuka uygun olduğu için mecbur kalıyorsunuz" diyen avukatlar, icra takip dosyalarındaki aşırı artışı ürkütücü buluyor.
Son iki yıldır icra takip dosyalarında belirgin bir artış olduğunu, kentimizdeki 5 icra dairesinde 50 bin civarında icra takip dosyasının bulunduğunu açıklayan Avukat İnan Öztürk, "5 İcra dairesine şu an itibarıyla baktığımızda 50 bin civarında dosyanın takibe konulduğunu görmekteyiz. İcra takip dosyalarında eskiye oranla iki-üç yıldır devam eden bir yükseliş var" dedi.
Harcamalarını ödeyemiyorlar
Bu yılki icra takip dosyalarının beklentinin üzerinde olduğunu ifade eden Öztürk, "İnsanların gelir düzeyi inanılmaz oranda düşmüş durumda. Gelir düzeyinin düşüklüğüne karşı kredi kartı kullanımının, taksitli satışların özendirilmesi, dar gelirli insanları daha da sıkıntıya sokuyor. Ödeme gücü olmadığı için kredi kartı ve taksite yönelen vatandaş, buradaki harcamalarını ödeyemeyince kaçınılmaz son olarak karşısına haciz çıkıyor" diye konuştu.
Kurum alacakları birinci sırada
Takip dosyalarının yarısından fazlasının kurum alacakları olduğuna dikkat çeken Öztürk, "Telekom, TEDAŞ, GASKİ ve banka takipleri gibi kurum alacakları ağırlıkta. Açılan takiplerin 30 bin kadarı kurum ve kuruluşların yapmış olduğu takiplerdir. Geriye kalan kısım özel şahıs alacakları. Özel şahıs alacakları da mobilyadan giyime, beyaz eşyadan elektroniğe kadar genelde mağaza alacakları dedi.
İflas eden trikotajcılara da haciz işlemi yapıldı
Borcunu ödeyemeyenler ve haciz işlemiyle karşı karşıya kalanların her dönemde değişiklik gösterdiğini, ancak iş terki ve iflastan dolayı borcunu ödeyemeyenler arasında şu anda trikotajcıların ağırlıklı olduğunu belirten Öztürk, "Haciz işlemi uygulananlar arasında Şu anda bizim gördüğümüz kadarıyla, trikotaj sektöründe bir yoğunluk var. Tabi bu dönemseldir. Aslında trikotaj sektöründe bahar aylarında çok müthiş bir takip yaşanır, icra dosyası kabarır. Sezon geldiğinde bu ödemeler gerçekleşmez, icra takipleri bu kez yoğunlaşmaya başlar. Çoğu küçük işletmenin mahvına sebep verecek takiplerdir bunlar. Sermaye oranı açısından değerlendirildiğinde faiziyle, avukatlık ücretleri vesairesiyle birlikte bir hesap yapıldığında altından kalkamayacak boyutlara ulaşıyor" diye konuştu.
200-300 Milyon için evi boşalan insanlar var
Bazen bir ailenin ve işyerinin birden fazla icra takibi ile karşı karşıya kaldığını ve üç-beş kez ayrı kurumlar adına hacze gidildiğini, son gidenin tahsilat bedelinin altında da olsa değeri düşük ev araç gereçlerini almak zorunda kaldığını belirten Öztürk, "Mümkün olduğu kadar haciz işlemleri sırasında kişi için hatırası olan özel eşyalara dokunmak istemiyoruz. Bu durum en başta bizi üzüyor. İnsanların özel yaşamına saygı gösteriyoruz. Ancak bir şekilde tahsilat da yapmak durumundayız. Normalde yatak odasına da girilebilir, ancak ben kendi prensibim olarak bunu doğru bulmuyorum. Düşünün almak istesek, yatak hariç her şeyi alabiliyoruz. Bazı durumlarda alınacak rakam o kadar yüksek de olmuyor, 200-300 milyon için evi boşalan insanlar var. Bazen kişi birden fazla kurum ve kuruluşa borçlu oluyor ve 3., 4. giden de siz olabiliyorsunuz. Sizden önce gidenler toplayıp çıkmışsa, alınan ufacık eşyalar alacağı karşılamıyor bile, ama hukuki anlamda başka bir yöntemi de yok" şeklinde ifade etti.
Haciz gelmesi de kanıksandı
50 Bin icra takip dosyasının ciddi bir rakam olduğunu, evine ve işyerine haciz gidenlerin sayısının fazlalığından dolayı artık insanların hacizleri kanıksadığını belirten Öztürk, "1999'a kadar krizlerle tanışmada önce bir insanın evine tebligat gitmesi bile çok büyük bir ayıptı. Tebligatın ulaşmasından hemen sonra alacak her ne ise bir şekilde halledilirdi. Artık insanlar krizlerle ve ekonomik gelir seviyesinin düşüşüyle orantılı olarak aç yaşamaya alıştığı için zaten ölmüşüm ne olursa olsun' mantıklı bir hareket tarzı geliştirdi. Yadırganmıyor, artık evinden eşya kalkmış, komşusundan da gidiyor. çevresinden de... Bir aile babası elektrik, su parasını ödeyemediği için evine haciz geliyor. 200-300 Milyon borcunu ödeyemediği için adamın evinden eşyaları kaldırılıyor" diye konuştu.
Zenginle fakir arasındaki uçurum hacizleri artırıyor
Gelir adaletsizliğinin haciz işlemlerini artırdığına dikkat çeken Öztürk, "Şu anda üç icra mahkemesi, 5 de icra dairesi faal olarak çalışıyor. Mevcut şu anda takibe konulmuş durumda 50 bin dosya mevcut. Bu sayı yıl sonunda belki de 60 bin sınırına dayanacak. Bu dosyaların yıl içinde bitmediğini hesap ettiğimizde her icra dairesinde devam eden dosya sayıları çok ciddi artış gösterecek. Çünkü geçmiş yıllara oranla daha yüksek bir borçluluk oranı var. Özellikle Gaziantep'te uç noktalarda yaşayan insanlar arasındaki fark giderek artıyor. Gaziantep'te iki kesim var ya çok zengin, ya da çok fakir. Orta sınıf diye bir şey yok. Bazı hacze gittiğimiz evlerde insanın evinde oturacak kanepesi dahi yok. Bir buzdolabı var kapağı çalışmaz, bu şartlarda yaşayan insanların evine haciz için gittiğimiz meblağlar gerçekten çok düşük" dedi.