Ülke nüfusunun önemli bölümünü oluşturan çiftçiler kaderine terkedildi
Ülke nüfusunun en önemli bölümü oluşturan ve gizli istihdam alanı yaratan tarım sektörünün zor günler geçirdiğini, yıllardır ciddi bir tarım politikası oluşturulmayan ülkemizde AB sürecinde de tarım sektörü için ciddi bir çalışma başlatılmadığını söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı, “Türk çiftçisi mutsuz, dün onlar için olumlu bir tarım politikası oluşturulamadığı gibi bu gün de çanlar Türk çiftçisi için kötü çalıyor" dedi.
Tarım politikası olmayan ülkelerin zenginleşmesi mümkün değil
Tarım politikası olmayan ülkelerin tarımsal anlamda kalkınma ve zenginleşmelerinin mümkün olamayacağını, ülkemizde de yıllardır tarım sektörünün kan kaybetmesine rağmen tarım politikası oluşturulamamasının büyük bir eksiklik olduğunu açıklayan Karaca Bozgeyik, “Ülkemizde tarım sektörü sürekli oy potansiyeli olarak görülmüş ve olması gereken tarım politikaları üretilmemiş. Köylü anlayışına yönelik program üretilmiş. Bu uygulamalar uzun vadede çiftçimizin de' halkımızın da aleyhine oldu” diye konuştu.
Tarımda başarı sağlanamaması sanayi yatırımlarını da artırır
Sanayi kenti olan Gaziantep’in sanayide yakaladığı başarıyı tarımda da yakalayamaması durumunda mutlu ve huzurlu bir kent olamayacağına dikkat çeken Bozgeyik, ‘'Gaziantep sanayide altıncı sıradaysa, tarımda da altıncı sıradan aşağıda olmaması gerekir. Çünkü tarım sektörü sanayi ham maddesi yetiştirmede ve sanayiye hammadde sağlamada, önemlidir. Tarım sektörünün yetiştirdiği mısır, pamuk ve benzeri endüstri bitkileri sanayi girdisinin kolay ve ucuza temininde önemli bir rol oynar. Bu da sanayi ve tarımın el ele vererek ülkeyi ve kenti kalkındırmada ve zenginleştirmede önemli bir rol üstlenmesi demektir. Tarımda başarı sağlanması sanayi yatırımlarını da artırır” diye konuştu.
Sulu tarıma geçilememesinin bedelini çiftçi ağır ödüyor
Sulu tarıma geçilememesinin ülkemizde ciddi anlamda ürün kaybına neden olduğunu belirten Bozgeyik, “Sulu tarıma geçilememesi çiftçinin üçte iki ürün kaybına neden oluyor. Bunun bedelini sadece çiftçi değil tüm halkımız ödüyor” dedi.
Şu anda GAP kapsamında yer alan tarım alanlarının sulanabilir alanlar olması gerektiğini, ancak projesi hazır su kanallarının faaliyete bile geçirilmediğini belirten Bozgeyik. “Sulu tarıma geçilememesi yöre çiftçisine çok ağır bedeller ödetiyor. Çiftçi verdiği, emeğin, enerjinin ve zamanın karşılığını alamıyor. Toprağı dilediği zaman değerlendiremediği gibi bu şartlarda topraklarından üçte bir verim elde ediyor. Bu hem çiftçimiz hem de ülkemiz için çok büyük kayba neden oluyor. Şu ana kadar GAP kapsamında yer alan tarım alanları sulanabilir olmalıydı. Projesi hazır su kanalları yapılmıyor. Gerçek anlamda tarım yapılabilmesi için sulamaya geçilmesi şart. Yurt genelinde sulanabilir arazinin yarısı bile sulanamazken, kentimizde sulanamayan arazi oranı daha fazla. Sulama yatırımlarının bir an önce hayata geçirilmeli” şeklinde açıklama yaptı.
Eskiden buğday ihraç ederdik artık ithal ediyoruz
Yakın zamanda alman buğday veriminin çiftçiyi memnun etmediğini, ancak iç piyasanın ihtiyacını karşılayacak kadar buğday üretildiğini belirten Bozgeyik, “Buğday üretiminde geçmiş yıllara oranla düşüş var. Türkiye’de üretilen buğday bu yıl iç tüketimi ancak karşılıyor. Eskiden buğday ihraç eden Türkiye, buğday ithal eder duruma geldi” diye konuştu.