Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Polat, hızlı nüfus artışı ve göçlerin, çocukları sokağa iten faktörlerin başında geldiğini söylerken, iç göç, bozuk gelir dağılımı, yetersiz eğitim, hızlı nüfus artışı, işsizlik ve nüfusun büyük bir bölümünün halen kırsal kesimde istihdam ediliyor olmasının özel koruma tedbirine muhtaç çocuk sayısını artırdığını kaydetti.
Toplum, çocuk hakları konusunda bilinçsiz
Geçtiğimiz günlerde Gaziantep'te yapılan Sokak Çocukları Sempozyumu'na katılan ve Türkiye'de, toplum ve çocukların henüz çocuk hakları konusunda bilinçlenemediğini belirten Prof. Dr. Polat, şöyle dedi: Tüm yasal düzenlemeler yerine getirilmiş olsa bile çocuklara tanınan haklardan çocukların bizzat faydalandırılması (uygulama) yaygın hale getirilmelidir. Günümüzde mevcut yasalara rağmen bile toplum içinde ve aile içinde çocuk gerektiği şekilde eğitim ve sağlık hizmetlerinden faydalandırılmadığı gibi, çocuğun her türlü sömürüsü ve istismarı da giderek yaygınlaşmaktadır."
Dar gelirli ailelerde çocuk gelir kaynağı olarak görülüyor
Hızlı göçün kentlerdeki nüfus yoğunluğunu ve bağlantılı olarak da sağlık, eğitim ve konut gibi sosyal hizmetlerle istihdam alanlarındaki baskılan daha da arttırdığını ifade eden Prof. Dr. Polat, şöyle konuştu: "Kentsel merkezlere yeni gelen aileler, mevcut sosyal yapılanmaların dışında kalan ve kendileri de kente henüz yeni gelen düzensiz topluluklarla bir araya gelerek, toplumun en hassas kesimini oluşturuyorlar. İş bulma güçlüğü, bu ailelerin gelir düzeylerinin düşük olması, genellikle yoksulluk sınırının altında kalması anlamına geliyor. Böyle bir ortamda çocukların aile gelirine yaptıkları katkının önemi artmakta, sonuçta uzun dönemli bir yatırım alanı olarak değil, kısa dönemde ailenin ekonomik sıkıntıları içinde günübirlik çözüm yolu, gelir kaynağı olarak görülmesi sonucunu doğurmaktadır."
Çocuklar erken yaşta çalışma hayatına atılıyor
Okul çağındaki çocuklardan büyük kısmının genellikle ailelerinin ekonomik yetersizlikleri veya işgücü ihtiyaçlarından dolayı genç yaşlarda çalışma yaşamına aktif olarak girmek durumunda kaldığını belirten Prof. Dr. Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu zorunluluk, çocukları mesleki eğitim görmeden vasıfsız işçi olarak, düşük ücretle veya ücretsiz sosyal güvencesiz olarak çalışmak durumunda bırakıyor. Aktif çalışma yaşamına katılan çocuklardan kırsal kesimde tarımda çalışanların büyük bir kısmı ailelerine ait işletmelerde ücretsiz aile işçisi olarak çalışırken, diğer bir kısmı gündelikçi veya aylıkçı olarak ailesinden uzak ve sosyal güvenceden faydalanmadan çok daha zor şartlar altında çalışıyor."