Dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan 3000 çeşit bitki türüne sahibiz ancak koruma altına aldığımız yalnızca dört bitki var…
Gaziantep’in gelişen bir sanayi yapısına sahip olduğu ve bu gelişmeye bağlı olarak çevre sorunlarının gündeme geldiği, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle SHP İl Çevre Komisyonu’nca bir panel düzenlendi.
SHP İl Çevre Komisyonu Başkanı Hamza Gül, açış konuşmasında Başpınar’daki sanayi işletmelerine lokal arıtma tesisleri yapılması, kimyasal atıkların arıtıldıktan sonra kanalizasyona verilmesi gerektiğini ifade etti. İmar planında besihane olarak saptanan yerlerin bugün kent geliştikçe Çıksorut Mahallesi’nin içinde kaldığı bu durumun çeşitli çevre sorunlarını gündeme getirdiği vurgulandı. Halkın koku ve sinekler nedeniyle pek çok hastalıkla karşı karşıya bulunduğu, sanayi siteleri gibi şehrin dışında besihaneler için yer ayrılmasının çözüm olarak düşünülebileceği belirtildi.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Şekeroğlu, çevre denilince kirliliğin akla geldiğini, ancak doğaya sahip çıkmadan onu tanımadan çevre sorunlarına çözüm bulunamayacağını söyledi. Her şeyden önce çevre eğitiminin toplumun her kesimine verilmesi gerektiğini kaydeden Şekeroğlu, toplum bilinçli olduğu zaman alınan önlemlerin daha kalıcı olacağını, çevre kirlenmesinin daha az olacağını ve sorunların çözümünün kolay olacağını ifade etti. Yine Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabay düzenli, ülkemizin dünyanın en zengin bitki türlerine sahip olduğunu, iklim ve toprak yapısının çok çeşitli olmasının doğal bitkilerin çoğalmasına uygun ortamı sağladığını belirt. Ülkemizde bulunan 10.000 tür bitkiden 3000’inin sadece Türkiye’ye özgü bitkiler olduğunu ve dünyanın başka hiç bir ülkesinde bulunmadığını kaydetti. Sayıları ve çeşitleri her gün azalan bitki türlerinin korunması gerektiğini vurgulayan Düzenli, “ Sanayide, tarımda kullandığımız çeşitli bitkiler var. sanayi alanında kullanılan 400 çeşit bitki var. 616 çeşit bitki çok nadir kalmıştır. 816 çeşit bitkiye ne olduğu bilinmiyor. 185’i kaybolmaya yüz tutmuş ve bunların yanında sadece 4 tanesi koruma altına alınmıştır. Eğer gerekli önlemeler alınmazsa bu doğal zenginliklerimizin tümünü kaybederiz. Gaziantep’te önceden ormanlarla kaplı bir ve hatta Arabistan Gelini diye anılırmış. Ancak bugün bu şehirde acilen bir ağaçlandırma kampanyası başlatılmalı” dedi.
Toprakların sadece savaşlarla kaybedilmediğine değinen Düzenli, erozyon, rüzgar ve yağmurun aşındırması ile toprakların çoraklaştığını ve kullanılmaz hale geldiğini ifade etti. Sanayi tesisleri yapılacağı zaman çevredeki doğal yaşamın göz önüne alınarak yer tespit edilmesi gerektiğini kaydeden Düzenli, gelişmiş ülkelerde kurulacak tesisin neler getirip neler götüreceğinin hesaplanmasından sonra, eğer kurulmasından sağlanacak gelir fazla ise çevreyi çok tahrip etmeyecekse izin verildiğini ancak ülkemizde henüz böyle bir uygulama olmadığını belirtti.
Çevre Bakanlığı kurulmasının, kurumların konuya duyarlı olmalarının sorunun Çözümü için yeterli olmadığını ifade eden Gaziantep TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Temsilcisi Recep Kaşmer, gelişmiş ülkelerin maliyet artışı, gelişmekte olan ülkelerin de gelişmelerine devam etmek istediği ile çevre sorunlarını önleyici tedbirler almadığını kaydetti. Sanayi tesisleri için yer aranırken, ulaşım, hammadde temini gibi faktörlerin incelendiğini söyleyen Kaşmer, doğal yaşamın hiç düşünülmediğini belirtti. Seralarda ve besihanelerde serbestçe kullanılan hormonların beraberinde önemli sorunları da getirdiğini vurgulayan Kaşmer, “ Hormonlu bitkiler hepimizin bildiği gibi şekil bozuklukları ve anormal büyüklükte gelişiyor. Ürünlerde hücre bozulması yaratan bu hormonlar insanlar üzerinde de aynı etkiyi yapacaktır. GAP’ın hizmete girmesiyle önemi daha da artacak olan Gaziantep 2000’li yıllarda çok büyük çevre sorunlarıyla karşı karşıya kalacaktır.” Şeklinde konuştu.
Toplumun gelişmesi yanında çevreninde korunması gerektiğini söyleyen Şahinbey Belediye Başkanı Yaşar Akyüz, Anayasanın hem kamu kurumlarını hemde kişileri tedbir almaya çağırdığını belirtti. Ancak yönetmeliklerle, yasalarla sorunların çözümlenemediğini, öngörülen tedbirlerin pratiğe yansımadığını kaydeden Akyüz, “ Herkes çevre sorunlarını biliyor ancak bu alandaki uygulamalar çık yavaş. Belediyelerin çevre sorunlarını çözebilmeleri için yeterli finansal kaynağa kavuşturulmaları gerek. Yerel yönetimler ile merkezi yönetim işbirliği içine girmeli ve kent politikaları yapılmalı. Günümüzde gecekondulaşmada bir çevre kirliliği oluşturuyor. Düzensiz kentleşme, köyden kente göç gecekondulaşmayı arttırıyor. Yerel yönetimlerin maddi kaynakları yeterli olsa, kendisine ait alanlarda toplu konutlar yaptırır. Bunun için merkezi yönetimin yerel yönetimlere kaynak sağlaması gerekiyor.”dedi.
Belediye olarak katı atıkların imhasında hala ilkel yöntemler kullandıklarını belirten Akyüz, Göllüce”deki çöp alanına dökülen çöplerin greyderlerle bastırılarak çürümeye terkedildiğini ifade etti. Ancak bu bölgede konutların yapılması üzerine Mazmahor’daki başka bir alana çöp dökeceklerini vurgulayan Akyüz, “ Gelişmiş ülkelerde katı atıklar değerlendiriliyor. Hükümet ve özel kuruluşlar bunun için pay ayırıyorlar, ancak bizde ayrılan bu pay binde bir. Çevrenin korunması için aynı zamanda halkında bilinçli ve eğitimli olması gerek. Belediyenin yaptığı çalışmalara katılmalı, getirilen kurallara uymalı.” diyerek görüşlerini belirtti.
Gaziantep’in gelişen bir sanayi yapısına sahip olduğu ve bu gelişmeye bağlı olarak çevre sorunlarının gündeme geldiği, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle SHP İl Çevre Komisyonu’nca bir panel düzenlendi.
SHP İl Çevre Komisyonu Başkanı Hamza Gül, açış konuşmasında Başpınar’daki sanayi işletmelerine lokal arıtma tesisleri yapılması, kimyasal atıkların arıtıldıktan sonra kanalizasyona verilmesi gerektiğini ifade etti. İmar planında besihane olarak saptanan yerlerin bugün kent geliştikçe Çıksorut Mahallesi’nin içinde kaldığı bu durumun çeşitli çevre sorunlarını gündeme getirdiği vurgulandı. Halkın koku ve sinekler nedeniyle pek çok hastalıkla karşı karşıya bulunduğu, sanayi siteleri gibi şehrin dışında besihaneler için yer ayrılmasının çözüm olarak düşünülebileceği belirtildi.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Şekeroğlu, çevre denilince kirliliğin akla geldiğini, ancak doğaya sahip çıkmadan onu tanımadan çevre sorunlarına çözüm bulunamayacağını söyledi. Her şeyden önce çevre eğitiminin toplumun her kesimine verilmesi gerektiğini kaydeden Şekeroğlu, toplum bilinçli olduğu zaman alınan önlemlerin daha kalıcı olacağını, çevre kirlenmesinin daha az olacağını ve sorunların çözümünün kolay olacağını ifade etti. Yine Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabay düzenli, ülkemizin dünyanın en zengin bitki türlerine sahip olduğunu, iklim ve toprak yapısının çok çeşitli olmasının doğal bitkilerin çoğalmasına uygun ortamı sağladığını belirt. Ülkemizde bulunan 10.000 tür bitkiden 3000’inin sadece Türkiye’ye özgü bitkiler olduğunu ve dünyanın başka hiç bir ülkesinde bulunmadığını kaydetti. Sayıları ve çeşitleri her gün azalan bitki türlerinin korunması gerektiğini vurgulayan Düzenli, “ Sanayide, tarımda kullandığımız çeşitli bitkiler var. sanayi alanında kullanılan 400 çeşit bitki var. 616 çeşit bitki çok nadir kalmıştır. 816 çeşit bitkiye ne olduğu bilinmiyor. 185’i kaybolmaya yüz tutmuş ve bunların yanında sadece 4 tanesi koruma altına alınmıştır. Eğer gerekli önlemeler alınmazsa bu doğal zenginliklerimizin tümünü kaybederiz. Gaziantep’te önceden ormanlarla kaplı bir ve hatta Arabistan Gelini diye anılırmış. Ancak bugün bu şehirde acilen bir ağaçlandırma kampanyası başlatılmalı” dedi.
Toprakların sadece savaşlarla kaybedilmediğine değinen Düzenli, erozyon, rüzgar ve yağmurun aşındırması ile toprakların çoraklaştığını ve kullanılmaz hale geldiğini ifade etti. Sanayi tesisleri yapılacağı zaman çevredeki doğal yaşamın göz önüne alınarak yer tespit edilmesi gerektiğini kaydeden Düzenli, gelişmiş ülkelerde kurulacak tesisin neler getirip neler götüreceğinin hesaplanmasından sonra, eğer kurulmasından sağlanacak gelir fazla ise çevreyi çok tahrip etmeyecekse izin verildiğini ancak ülkemizde henüz böyle bir uygulama olmadığını belirtti.
Çevre Bakanlığı kurulmasının, kurumların konuya duyarlı olmalarının sorunun Çözümü için yeterli olmadığını ifade eden Gaziantep TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Temsilcisi Recep Kaşmer, gelişmiş ülkelerin maliyet artışı, gelişmekte olan ülkelerin de gelişmelerine devam etmek istediği ile çevre sorunlarını önleyici tedbirler almadığını kaydetti. Sanayi tesisleri için yer aranırken, ulaşım, hammadde temini gibi faktörlerin incelendiğini söyleyen Kaşmer, doğal yaşamın hiç düşünülmediğini belirtti. Seralarda ve besihanelerde serbestçe kullanılan hormonların beraberinde önemli sorunları da getirdiğini vurgulayan Kaşmer, “ Hormonlu bitkiler hepimizin bildiği gibi şekil bozuklukları ve anormal büyüklükte gelişiyor. Ürünlerde hücre bozulması yaratan bu hormonlar insanlar üzerinde de aynı etkiyi yapacaktır. GAP’ın hizmete girmesiyle önemi daha da artacak olan Gaziantep 2000’li yıllarda çok büyük çevre sorunlarıyla karşı karşıya kalacaktır.” Şeklinde konuştu.
Toplumun gelişmesi yanında çevreninde korunması gerektiğini söyleyen Şahinbey Belediye Başkanı Yaşar Akyüz, Anayasanın hem kamu kurumlarını hemde kişileri tedbir almaya çağırdığını belirtti. Ancak yönetmeliklerle, yasalarla sorunların çözümlenemediğini, öngörülen tedbirlerin pratiğe yansımadığını kaydeden Akyüz, “ Herkes çevre sorunlarını biliyor ancak bu alandaki uygulamalar çık yavaş. Belediyelerin çevre sorunlarını çözebilmeleri için yeterli finansal kaynağa kavuşturulmaları gerek. Yerel yönetimler ile merkezi yönetim işbirliği içine girmeli ve kent politikaları yapılmalı. Günümüzde gecekondulaşmada bir çevre kirliliği oluşturuyor. Düzensiz kentleşme, köyden kente göç gecekondulaşmayı arttırıyor. Yerel yönetimlerin maddi kaynakları yeterli olsa, kendisine ait alanlarda toplu konutlar yaptırır. Bunun için merkezi yönetimin yerel yönetimlere kaynak sağlaması gerekiyor.”dedi.
Belediye olarak katı atıkların imhasında hala ilkel yöntemler kullandıklarını belirten Akyüz, Göllüce”deki çöp alanına dökülen çöplerin greyderlerle bastırılarak çürümeye terkedildiğini ifade etti. Ancak bu bölgede konutların yapılması üzerine Mazmahor’daki başka bir alana çöp dökeceklerini vurgulayan Akyüz, “ Gelişmiş ülkelerde katı atıklar değerlendiriliyor. Hükümet ve özel kuruluşlar bunun için pay ayırıyorlar, ancak bizde ayrılan bu pay binde bir. Çevrenin korunması için aynı zamanda halkında bilinçli ve eğitimli olması gerek. Belediyenin yaptığı çalışmalara katılmalı, getirilen kurallara uymalı.” diyerek görüşlerini belirtti.