Parlakçı, “Ocak-2020 dönemi olarak atanan öğretmenler artık daha fazla bekletilmemeli ve bir an önce göreve başlatılmalı. Kim, hangi kanunun verdiği yetkiyle onları göreve başlatmıyorsa kamuoyuna açıklamalıdır. Göreve başlamak için bekleyen arkadaşlarımız daha fazla mağdur edilmemelidir” şeklinde açıklama yaptı.
18 Mart tarihinde ataması yapılan 20 bin öğretmenin göreve başlamak için 9 haftadan beri beklediğini kaydeden Parlakçı, “Şu anda kritik bir salgın süreci yaşanıyor. Bu arkadaşlarımız ciddi boyutta ekonomik sorun yaşıyor. Maaş almıyor, sigortaları ödenmiyor, atanmış işsiz durumundalar. Uzun ve zahmetli bir KPSS sınavından sonra atandılar. Birçoğu çalışıyordu, atandıkları için işlerinden ayrıldılar” ifadelerini yer verdi.
Öğretmenlerin göreve başlatılmamaları kabul edilemez
MEB’de göreve başlamak için çalıştıkları işlerden ayrılan öğretmenlerin yaşamlarını nasıl sürdürdüğünün merak edilmemesini anlamanın mümkün olmadığına dikkat çeken Başkan Parlakçı, “Bazıları evli, göreve başlamış olsaydılar eşleri, eş durumu tayini isteyip yanlarına gidecekti. Haftalardır seslerini duyurmaya, yaşadıkları mağduriyeti anlatmaya çalışıyorlar. Yine 18 Mart’ta atanan 20 bin öğretmen göreve başlatılmadan MEB yeni öğretmenlik başvurularını açıklıyor. MEB kamu yararına aykırı bu uygulamayı devam ettirirse 40 bin atanmış işsiz öğretmen yaratmış olarak tarihe geçecektir. Ataması yapılanların okullar kapalı olduğu için göreve başlatılmaması kabul edilir bir durum değildir” dedi.
20 bin öğretmenin maaşının ödenmesi israf değil, zorunlu bir ödemedir
Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, konuşmasına şöyle devam etti: “Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kararname bekleyen öğretmenler için, durum o kadar net ki okullar açıldığında göreve başlayacaklar. Asla bir hak kaybı söz konusu olmaz söylemi ne kadar doğrudur. Şu anda atanmış işsizler olarak göreve başlamayı bekleyenlerin yaşadığı sorunları biliyor mu bakanımız? Salgın döneminde ne yiyip, ne içecekler? Bundan daha büyük hak kaybımı olur? 20 bin öğretmenin maaşı ödenmesi israf değil, zorunlu bir ödemedir. Tasarruf yapılacaksa başka kalemlerde yapılmalı. Devlet kendi çalışanının maaşını ödemek zorunda. Atanan ve göreve başlamayı bekleyen öğretmenlere okulların açıldığı tarihi işaret etmek, mağduriyetin devam etmesi demektir. Arkadaşlarımızın durumu ekonomik olarak değil kamu yararı açısından değerlendirilmeli.” Hüseyin Karataş