MEB’in salgın sürecinde gerekli donanıma sahip olamayan çocukların eğitime katılmasını göz ardı ettiğini dile getiren Parlakçı, bilgisayar, tablet, internet erişimi gibi teknik olanaklara sahip olmayan öğrencilerin, uzaktan eğitim sürecine aktif olarak katılamadığını belirtti. Uzaktan eğitim sisteminde tüm çocukların eşit düzeyde yararlanamadığının altını çizdi.
Parlakçı, “Yaşanan bu olumsuzluklardan en çok etkilenen kesimlerden biri de mülteci çocuklar. Zaten örgün eğitimde uyum sorunu ve birçok olumsuzluk yaşayan bu öğrenciler, uzaktan eğitim sürecinden en fazla olumsuz etkilenen kesim oldu. Mülteci çocukların birçoğunun evinde internet alt yapısı, bilgisayar ve benzeri araç ve gereç yok. Bazılarının televizyonu bile yok” dedi.
‘En önemli sorun dile sorunudur’
Mülteci çocukların zorla çalıştırılma, savaş sonrası travmalar, istismar ve okula gidememe gibi pek çok sorunla karşı karşıya kaldığını hatırlatan Parlakçı, örgün eğitimde mülteci çocukların en önemli sorunun dil olduğuna dikkat çekerek, “Örgün eğitimde aşılamayan bu sorun uzaktan eğitimde de devam etti. Uzaktan eğitime baktığımızda mülteci çocuklara kendi anadillerinde destek verecek bir dil değişimi şıkkı ya da mülteci çocuklar için ayrı bir program açılmadı. Çocuklar uzaktan eğitime ulaşım sağlasalar bile dil sorunu ile kkarşılaşıyor. Özellikle ilkokulda birçok sınıf öğretmeni kendi öğrencisiyle iletişim kuramıyor. Örgün eğitimde kendi öğrencisiyle iletişim kuramayan bir öğretmen uzaktan eğitimde nasıl faydalı olacak?” diye sordu.
‘EBA’da farklı dil seçeneği bulunmalıydı’
Parlakçı, "Pandemi sürecinde mülteci çocukların uzaktan eğitim alabilmeleri için dezavantajlı diğer çocuklarla birlikte başta internet, bilgisayar ve tablet gereksinimleri karşılanmalı. Uzaktan eğitimde dil sorunu olduğu için bu çocuklara kendi anadillerinde eğitim olanağı sağlanmalı. EBA’da bulunan içeriklerden faydalanabilmeleri için farklı dil seçeneğinin bulunması gerekir” ifadelerini kullandı. Esra Aydın