Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, eğitim ve bilim emekçilerinin önemli bir bölümünün kredi ve borç batağına saplandığını, ek iş yapmak zorunda kaldığını, salgın koşullarında hastalık ve ölüm riskine rağmen fedakârca çalıştığını, ekonomik,, sosyal ve özlük haklarında iyileştirme yapmak bir yana yeni kısıtlamaların ve hak kayıplarının sık sık gündeme getirilmesinin nefes almayı bile güçleştirdiğini vurguldı.
Ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlar yıllardır görmezden geliniyor
Toplu iş sözleşmesi anketine katılan 2 bin 395 katılımcının yüzde 46’sı 46 yaş ve üzerinde, yüzde 36’sı 36-45 yaş aralığında yüzde 18’i ise 35 yaş ve altında. Katılımcıların yüzde 38’i kadın yüzde 62’si ise erkeklerden oluşuyorken, eğitim ve bilim emekçileri en çok grevli toplu sözleşmeli sendika hakkını talep ediyor.
Anket hakkında bilgi veren Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, “Türkiye’nin dört bir yanında fedakârca görev yapan bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin, yardımcı hizmetli, memur ve teknik personelin yaşadığı ekonomik, sosyal, mesleki, özlük sorunları yıllardır görmezden gelinmekte ve toplu sözleşme görüşmelerinde yeterince gündem olamamakta” eleştirisinde bulundu.
Parlakçı, “Türkiye ekonomisinde son yıllarda, özellikle salgın sürecinde yaşananlar, döviz kurlarındaki ani yükselişler ve TL’deki aşırı değer kaybı, enflasyonun çift hanelerin üzerinde seyretmesi gibi nedenler, sayıları bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin çalışma ve yaşam koşullarını ciddi anlamda olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir. Eğitim emekçilerinin gerek çalışma gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl, bir önceki yılı mumla aramaktadır. Öğretmenlerin, hizmetli ve memurların aldıkları maaşlar, yapılan işin önemi ve niteliği açısından bakıldığında, insanca yaşam seviyesinin ve yoksulluk sınırının yanına bile yaklaşmıyor” ifadelerini kullandı.
Başkan Parlakçı, “Eğitim ve bilim emekçileri insanca yaşayacak ücrete, güvenceli, demokratik, katılımcı bir eğitime ve sağlıklı çalışma koşullarına gereksinme duymaktadır. Eğitim ve bilim emekçileri işe alma, unvan yükselme gibi iş hayatının tüm basamaklarında liyakati esas alan, hiçbir şekilde ayrımcılık gözetmeyen hukuksal düzenlemeler yapılmasını, eğitim hayatının planması ve her türlü̈ kadrodaki yöneticilerin seçiminde eğitim ve bilim emekçilerinin söz ve irade sahibi olduğu mekanizmaların düzenlenerek demokratik bir işleyişin olduğu çalışma hayatı istemektedirler” değerlendirmesini yaptı.
Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, konuşmasını şu sözcüklerle devam ettirdi: “İnsan onuruna yaraşır bir yaşam biçimi için size göre maaşınız hangi aralıkta olmalıdır?” sorusuna katılımcıların ‘yüzde 37’si 13 bin TL ve daha yukarı’ yanıtı vermiştir. 11-13 bin TL arası olmalı” diyenlerin oranı yüzde 18; ‘9001-1000 TL arası olmalı” diyenlerin oranı yüzde 14’tür. Başka bir ifade ile katılımcıların yüzde 69’u eğitim ve bilim emekçilerinin maaşının yoksulluk sınırının üzerinde olmasını talep etmektedir. Katılımcıların yüzde 42’si ek ders ücretinin saatlik 50 TL ve üzerinde olması gerektiğini belirtmiştir. Ek ders ücretlerinin ‘40 TL olması” gerektiğini ifade edenlerin oranı yüzde 26, 30 TL üzeri olması gerektiğini belirtenlerin oranı yüzde 13; 35 TL olması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 9’dur. Emekçiler arasında hiyerarşiler, ayrımlar ve eşitsizlikler yaratan koşulları ortadan kaldırmak için en öncelikli demokratik ve kültürel talebiniz aşağıdakilerden hangisidir? Sorusuna katılımcıların yüzde 45’i ‘Okul, ilçe, il ve merkez örgütünde eğitim hayatının planlanması ve yönetiminde eğitim emekçilerini söz, yetki ve irade sahibi yapacak katılımcı mekanizmalar oluşturulmalıdır’ yanıtını verdi.” Hüseyin Karataş