Geçen hafta açıklanan yeni üniversiteye giriş sınavına bir yorumda Eğitim-İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Mustafa Ay’dan geldi. Ay, Sabah’a yaptığı açıklamada “Getirilen sistem ile yol haritasını çizen öğrencilerin mağduriyeti artacaktır. Çünkü: yeni sistemle beraber yükseköğretim bölümlerine göre puan türlerinde ve test türünde değişiklikler olacaktır” dedi.
Öğrenciler bugüne kadar ki emeğini
boşa çıkaran uygulamalarla karşılaşılacak
Ay “Yeni uygulama ile puan türlerinde indirime gidilmiş, fakat hangi bölümlerin hangi sınav türlerinden öğrenci alacağı netleşmediği gibi çok çelişkili hatta öğrencilerin bugüne kadar ki emeğini boşa çıkaran uygulamalarla karşılaşılacaktır. Örneğin daha önceki sistemle Hukuk Fakültesine girmek isteyen bir öğrenci en azından YGS sınavında Tarih, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük konularını öğrenmesi gerekirken bugün getirilen sistemle kendini Hukuk Fakültesi için adayan bir öğrencinin lise hayatında Tarih dersi ile ilgilenmesine gerek kalmamaktadır” ifadelerine yer verdi.
Denenmiş sistemin yeni
gibi sunulması traji komiktir
“Açık uçlu soruların yer alacağı yeni sistemde sınav tek günde bitirilecek ve toplamda üç oturumlu olacak” diyen Ay, YÖK’ün sınavın tarihini ve oturumların süresini açıklamadığına dikkat çekerek, “Yapılan değişiklik herhangi bir bilimsel araştırmaya dayanmamaktadır. Yılda iki milyona yakın gencimizin hayatını, dolayısıyla ülkenin geleceğini yapılandırmada çok önemli bir role sahip olan üniversite seçme sınavları her uygulama sırasında ve sonrasında bilimsel yöntemle değerlendirilmelidir. Ortaöğretimde doğru dürüst ve yaygın olarak mesleki yönlendirme de verilmeden yapılan bu sınavların yordama gücü, ayırt ediciliği, öğrencilerin ve ailelerin yaşadığı sorunlar, bilimsel yöntemle araştırılmalıdır. Yıllar önce denenmiş, yine araştırma yapılmadan değiştirilmiş yolları yeni bir sistem getiriliyormuş gibi sunması trajikomik bir hal almıştır” ifadesini kullandı.
Öğrencilerin stres
yaşamaması düşünülemez
Öğrencilerin stresini azaltacakları iddiasının durumu daha vahimleştirdiğinin altını çizen Ay, “Sınav eskiden olduğu gibi tek hafta sonu yapılacağından ve öğrenci başarı puanını öğrenemeyeceğinden, genel olarak ilgisi olsun olmasın tüm sınavlara katılma zorunluluğu hissedeceğinden öğrencinin yükü daha da artacaktır. İsteği karşılayacak kontenjan sayısı az yerleşmek isteyen genç sayısı çok olduğunda öğrencilerin stres yaşamaması düşünülemez. Ülkeyi yönetenler gençlere nitelikli öğretim hizmeti, iş güvencesi, varlıklı olan ve olmayanların eşit muamele görmesi ve nitelikli bir yaşam garantisi veremiyor, aksine her gün reform yapıyorum deyip eğitim sistemini alt üst ediyorsa ne gençlerin ne de anne-babanın stresi azaltılamaz” şeklinde konuştu.
İlk oturum sınav sonucunun bilinmemesi
öğrencilerin kaygısını artıracak
Sınav puan türlerinin 18’den 5’e indirildiğini hatırlatan Ay, puan sayısının azaltılmış olmasının bir çok sorunu beraberinde getireceğini iddia etti. “Örneğin, eşit ağırlık puanıyla Hukuk Fakültesine girecek öğrenci, Türk Dili ve Edebiyatı-Coğrafya 1 testi ile Matematik testini yapacaktır. Eşit ağırlık puanında tarih, psikoloji, felsefe derslerinin göz ardı edilmesi kabul edilemez. Sınavın kısa adını da kamuoyu belirlesin diyen YÖK başkanına öneriyoruz, sınavın adı uygulamanın Türkçesi olan bilgisayarda kullanılan kırp, kes, yapıştır olsun. Sınavda adaylar, aynı gün iki ayrı oturuma katılacaklar. Adayların bir lisans programını tercih edebilmeleri için ilk oturumdaki Temel Yeterlilik Testi Puanının 180 ve üzerinde olması gerekiyor. Yani öğlen yapılacak alan sınavına girecek adayların barajı geçip geçemediklerini sınav sırasında kendilerinin tespit etmesi beklenmektedir. İlk oturum sınav sonucunun bilinmemesi öğrencilerin kaygısını daha da artıracak ve başarıyı da düşürecektir. Bazı gerekçelerle barajı aşamayıp tercih yapamayacağı halde sınava girmesi de anlam ifade etmeyecektir. Girmemesi gereken testin ücretini ödeyen öğrenci, boşa giden test kitapçıkları, boşa açılan sınav salonları gibi sorunlarla karşılaşılacaktır” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“Soru sayısını azaltmak
nitelikli seçimi arttırmayacaktır”
2010’dan beri uygulanan sistem ile öğrencilerin hangi konulardan ne kadar soru geleceğini büyük oranda bilerek sınava hazırlandığını belirten Eğitim-İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Mustafa Ay, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu hazırlıkları sadece bu yıl değil geçmişe de dönüktür. Gelinen noktada bu konularla ilgili belirsizlik yıllardır verilen emeği, hazırlığı yok saymakta ve bu yıl sınava girecek öğrencilere büyük haksızlık yapılmaktadır. Konuyu, içeriği geniş tutarak soru sayısını azaltmak nitelikli seçimi arttırmayacaktır. Bir örnek daha verecek olursak eşit ağırlıklı puan türüne tabi olan Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik gibi alanlarda öğrenci Felsefe grubu diye bilinen derslerden soru çözmeden yani Psikoloji sorusu çözmeden bu alana yerleşmesi söz konusu olabilecektir. Kaldı ki aynı durum Tüm eşit ağırlıklı alanlar için geçerli olacaktır.” Hüseyin Karataş
Öğrenciler bugüne kadar ki emeğini
boşa çıkaran uygulamalarla karşılaşılacak
Ay “Yeni uygulama ile puan türlerinde indirime gidilmiş, fakat hangi bölümlerin hangi sınav türlerinden öğrenci alacağı netleşmediği gibi çok çelişkili hatta öğrencilerin bugüne kadar ki emeğini boşa çıkaran uygulamalarla karşılaşılacaktır. Örneğin daha önceki sistemle Hukuk Fakültesine girmek isteyen bir öğrenci en azından YGS sınavında Tarih, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük konularını öğrenmesi gerekirken bugün getirilen sistemle kendini Hukuk Fakültesi için adayan bir öğrencinin lise hayatında Tarih dersi ile ilgilenmesine gerek kalmamaktadır” ifadelerine yer verdi.
Denenmiş sistemin yeni
gibi sunulması traji komiktir
“Açık uçlu soruların yer alacağı yeni sistemde sınav tek günde bitirilecek ve toplamda üç oturumlu olacak” diyen Ay, YÖK’ün sınavın tarihini ve oturumların süresini açıklamadığına dikkat çekerek, “Yapılan değişiklik herhangi bir bilimsel araştırmaya dayanmamaktadır. Yılda iki milyona yakın gencimizin hayatını, dolayısıyla ülkenin geleceğini yapılandırmada çok önemli bir role sahip olan üniversite seçme sınavları her uygulama sırasında ve sonrasında bilimsel yöntemle değerlendirilmelidir. Ortaöğretimde doğru dürüst ve yaygın olarak mesleki yönlendirme de verilmeden yapılan bu sınavların yordama gücü, ayırt ediciliği, öğrencilerin ve ailelerin yaşadığı sorunlar, bilimsel yöntemle araştırılmalıdır. Yıllar önce denenmiş, yine araştırma yapılmadan değiştirilmiş yolları yeni bir sistem getiriliyormuş gibi sunması trajikomik bir hal almıştır” ifadesini kullandı.
Öğrencilerin stres
yaşamaması düşünülemez
Öğrencilerin stresini azaltacakları iddiasının durumu daha vahimleştirdiğinin altını çizen Ay, “Sınav eskiden olduğu gibi tek hafta sonu yapılacağından ve öğrenci başarı puanını öğrenemeyeceğinden, genel olarak ilgisi olsun olmasın tüm sınavlara katılma zorunluluğu hissedeceğinden öğrencinin yükü daha da artacaktır. İsteği karşılayacak kontenjan sayısı az yerleşmek isteyen genç sayısı çok olduğunda öğrencilerin stres yaşamaması düşünülemez. Ülkeyi yönetenler gençlere nitelikli öğretim hizmeti, iş güvencesi, varlıklı olan ve olmayanların eşit muamele görmesi ve nitelikli bir yaşam garantisi veremiyor, aksine her gün reform yapıyorum deyip eğitim sistemini alt üst ediyorsa ne gençlerin ne de anne-babanın stresi azaltılamaz” şeklinde konuştu.
İlk oturum sınav sonucunun bilinmemesi
öğrencilerin kaygısını artıracak
Sınav puan türlerinin 18’den 5’e indirildiğini hatırlatan Ay, puan sayısının azaltılmış olmasının bir çok sorunu beraberinde getireceğini iddia etti. “Örneğin, eşit ağırlık puanıyla Hukuk Fakültesine girecek öğrenci, Türk Dili ve Edebiyatı-Coğrafya 1 testi ile Matematik testini yapacaktır. Eşit ağırlık puanında tarih, psikoloji, felsefe derslerinin göz ardı edilmesi kabul edilemez. Sınavın kısa adını da kamuoyu belirlesin diyen YÖK başkanına öneriyoruz, sınavın adı uygulamanın Türkçesi olan bilgisayarda kullanılan kırp, kes, yapıştır olsun. Sınavda adaylar, aynı gün iki ayrı oturuma katılacaklar. Adayların bir lisans programını tercih edebilmeleri için ilk oturumdaki Temel Yeterlilik Testi Puanının 180 ve üzerinde olması gerekiyor. Yani öğlen yapılacak alan sınavına girecek adayların barajı geçip geçemediklerini sınav sırasında kendilerinin tespit etmesi beklenmektedir. İlk oturum sınav sonucunun bilinmemesi öğrencilerin kaygısını daha da artıracak ve başarıyı da düşürecektir. Bazı gerekçelerle barajı aşamayıp tercih yapamayacağı halde sınava girmesi de anlam ifade etmeyecektir. Girmemesi gereken testin ücretini ödeyen öğrenci, boşa giden test kitapçıkları, boşa açılan sınav salonları gibi sorunlarla karşılaşılacaktır” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“Soru sayısını azaltmak
nitelikli seçimi arttırmayacaktır”
2010’dan beri uygulanan sistem ile öğrencilerin hangi konulardan ne kadar soru geleceğini büyük oranda bilerek sınava hazırlandığını belirten Eğitim-İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Mustafa Ay, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu hazırlıkları sadece bu yıl değil geçmişe de dönüktür. Gelinen noktada bu konularla ilgili belirsizlik yıllardır verilen emeği, hazırlığı yok saymakta ve bu yıl sınava girecek öğrencilere büyük haksızlık yapılmaktadır. Konuyu, içeriği geniş tutarak soru sayısını azaltmak nitelikli seçimi arttırmayacaktır. Bir örnek daha verecek olursak eşit ağırlıklı puan türüne tabi olan Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik gibi alanlarda öğrenci Felsefe grubu diye bilinen derslerden soru çözmeden yani Psikoloji sorusu çözmeden bu alana yerleşmesi söz konusu olabilecektir. Kaldı ki aynı durum Tüm eşit ağırlıklı alanlar için geçerli olacaktır.” Hüseyin Karataş