Öğrenciler tarikatlar yurtlarına mecbur bırakıldı
Yeterli sayıda yurt açılmadığını dile getiren Arpat, öğrencilerin tarikatlar yurtlarına mecbur bırakıldığını söyledi. “İktidar eliyle eğitimi kendilerine arka bahçe yapan tarikat ve cemaatlerin, gençlerimizin yaşam sevincini nasıl tükettiği ise acı bir olayla daha somutlaştı. Elâzığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın, ailesinin baskısıyla kalmaya mecbur bırakıldığı cemaat yurdunda yaşadığı baskılardan ve gelecek kaygısından intihar etmesi, bu yapıların gençlerimizin yaşamları, ülkemizin geleceği için ne kadar büyük bir tehdit olduğunu ortaya koydu. Öte yandan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği talimat ile öğrencilerin dini içerikli dersleri seçmeleri konusunda okul müdürlerini yönlendirdiği ortaya çıktı. Müzik, sanat, bilim, yabancı dil, spor gibi birçok dalda tercih yapma hakkı olan öğrenciler ‘öğretmen yok’ gibi gerekçelerle din eğitimine yönlendirilmekte, din derslerini seçen öğrenciler arasında ödüllü bilgi yarışmaları düzenleniyor” dedi.
Eğitimde nitelik sorunu büyüyerek devam ediyor
Eğitimde nitelik sorununun büyüyerek devam ettiğini kaydeden Arpat, “Eğitimin niteliği, haftalık ders saatlerindeki sanat ve beden eğitimi derslerinin de artırılmasıyla desteklenebilir. Ortaokullarda haftada görsel sanatlar ve müzik için birer, beden eğitimi için de iki ders saati olması beden ve ruhen sağlıklı nesiller yetiştirmek için uygun değil. Ayrıca ilkokullara görsel sanatlar, müzik ve beden eğitimi öğretmeleri için kadro tanımlamak ve branş öğretmenlerinin ataması yapılması gerekiyor. Eğitimin niteliğinin geliştirilmesi ders saatlerinin ve ödevlerin artırılması, sınavların zorlaştırılması ile değil çocuğun mutluluğu, okul sevgisi ve yeteneklerini özgürce geliştirebileceği alanlara kavuşmasıyla mümkün. Ancak siyasal iktidarın eğitime bakış açısındaki temel amaç nitelikli eğitim değil kendisine seçmen devşiriyor” açıklamasını yaptı.
Kamusal kaynaklar özel sermayeye aktarıldı
Eğitimde piyasa merkezli işletmeci anlayışı yerleştirilmeye çalışıldığını ve özel okullara yönelik doğrudan teşvik uygulamalarında ciddi adımlar atılarak kamusal eğitim alanının daraltıldığını vurgulayan Arpat, “Kamusal kaynaklar, eğitimin ticarileştirilmesi için özel sermayeye aktarılırken kamusal eğitimin niteliği düşürüldü. Eğitimdeki özelleştirme bir taraftan eşitsizlikleri artırırken bir taraftan da eğitimdeki niteliği düşüren bir etki yaratıyor. Özel okulların oranı yüzde 19 iken, özel okullarda okuyan öğrencilerin oranı yüzde 8. Bu da okul ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısında inanılmaz derecede bir eşitsizliği resmediyor. Yani okulların yüzde 81’inde öğrencilerin yüzde 92’si okumaktayken, geri kalanında yüzde 8’i okuyor” diye konuştu. Ali Göksular