Türkiye’de görev yapan eğitim ve bilim emekçilerinin, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda yer aldığını açıklayan Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, “Öğretmenlik mesleğinin tarihte hiç olmadığı kadar değersizleştiği ve değersizleştirildiği, meslek itibarının ayaklar altına alındığı bir dönemde, Türkiye’nin dört bir yanında fedakârca görev yapan bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin, yardımcı hizmetli, memur ve teknik personelin yaşadığı mesleki, ekonomik ve sosyal sorunlar yıllardır görmezden gelinmekte” ifadelerini kullandı.
Parlakçı, “6. dönem görüşmelerinde kamu emekçilerinin acil çözüm bekleyen sorunları arasında yer alan ekonomik krizden kaynaklı kayıpların karşılanması, 3600 ek gösterge, hukuksuz KHK ihraçlarının görevlerine iadesi, sözleşmeli-ücretli öğretmenlik, mülakat sorunu, güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırması adı altındaki fişlemelere son verilmesi, adil vergi düzenlemesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, giyecek, yiyecek, çocuk, doğum, kira vb. temel yardımlar, güvencesiz istihdama son verilmesi, ücretsiz kreş vb. gibi temel talepler bu dönem de öncelikli taleplerimiz arasında yer alıyor” dedi.
Bilim emekçilerinin sorunları yıllardır görmezden geliniyor. Eğitim emekçileri her geçen yıl, bir önceki yılı mumla arar hale geldi
“Eğitim emekçileri gerek çalışma gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl bir önceki yılı mumla arar hale gelmiştir” ifadelerini kullanan Başkan Parlakçı, “Öğretmenlerin, hizmetli ve memurların aldıkları maaşlar, yapılan işin önemi ve niteliği açısından bakıldığında, insanca yaşam seviyesinin çok uzağındadır. Eğitim ve bilim emekçilerinin önemli bir bölümü kredi ve borç batağına saplanmış, hatta ek iş yapmak zorunda bırakılmıştır. Eğitim ve bilim emekçilerinin ağır pandemi koşullarında hastalık, hatta ölüm riskine rağmen fedakârca çalıştığı koşullarda ekonomik, sosyal ve özlük haklarında herhangi bir iyileştirme yapılmaması düşündürücü” şeklinde konuştu.
Ekonomik kayıpların karşılanması için maaşlara 1000 bin lira seyyanen zam yapılmalı
Parlakçı, devlet okullarının tüm ihtiyaçlarının genel bütçeden karşılanması ve eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılması gerektiğini ifade ederken, “Geçmiş yıllardaki ekonomik kayıpların karşılanması adına için tüm maaşlara 1000 TL seyyanen zam yapılmalıdır. Ek ders ücretleri en az yüzde 50 oranında arttırılmalı, 1 saatlik ek ders ücreti; 1. derecenin 4. kademesinden aylık alan bir öğretmenin, aylık ve aylığa bağlı parasal haklarının toplamının, bir öğretmenin aylık karşılığı girmek zorunda olduğu ders saatine bölünmesiyle elde edilecek miktar kadar olmalıdır. Tüm eğitim çalışanları için ek göstergenin bir an önce 3600’e çıkartılıp, ücretli emekçiler için artan oranlı vergi dilimlerine son verilerek tüm vergi kesintilerinin sabit yüzde 10 vergi dilimi ile yapılmalı, ek dersler başta olmak üzere tüm ek ödemelerin temel ücrete ve emekliliğe yansıtılması sağlanmalıdır. Pandemi dönemindeki esnek çalışma uygulamalarının kalıcı hale gelmemesi, kamu emekçilerinin esnek ve yoğun çalıştırılmalarına ve hak gaspına yol açacak hiçbir çalışma biçimine izin verilmemeli, yaşanan fazla mesai vb. hak kayıpları için ‘pandemi tazminatı’ ödenmeli. Tüm eğitim ve bilim emekçilerine yaptıkları işin önemi ve zorluğu dikkate alınarak her dört yıla bir yıl olmak üzere yıpranma hakkı verilmeli” açıklamasını yaptı.
Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Eğitimde siyasi kadrolaşma uygulamalarına son verilmeli, eğitim yöneticileri belirlenirken sendikal-siyasal referanslar değil, liyakat temel alınmalıdır. Tüm kamu emekçilerinin ilk göreve başlamada getirtilen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması düzenlemesi iptal edilmelidir. Eğitim kurumu yöneticileri, belirli koşulları taşıyan öğretmenler arasından ve eğitim bileşenlerinin tamamının katılımı ile gerçekleştirilecek seçimlerle belirlenmelidir. MEB Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları uygulaması sonlandırılmalıdır. İl MEM/MEB’deki kurul ve komisyonlarda sendika temsilcilerinin de yer alması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Eğitim kurumlarının inşaat yapı malzemelerinden enerji tüketimine, doğa ve diğer canlılarla etkileşime kadar ekosistemle uyumlu yapılanma acilen hayata geçirilmelidir. UNESCO-ILO’nun ‘Öğretmenlerin Statüsü ve Tavsiye Kararları’ hayata geçirilmeli.” Özer Karınca