Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) İstanbul Kadıköy Anadolu Lisesi'ne bir öğrencinin puanı tutmadığı halde kaydedildiği iddiaları üzerinden süren tartışmayla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Eğitim-Sen, yaşanan tartışmayla özel eğitim ihtiyacı olan çocukların eğitim hakkı konusunda bakanlığın kayıt ve nakil sisteminin yarattığı mağduriyetin bir kez daha görünür olduğuna dikkat çekti:
"Ortada özel gereksinimi olan çocukların eşit eğitim hakkı gibi temel sorunlar varken, kamuoyunda devam eden tartışma hem çocukları rencide edecek boyutlara ulaşmakta hem de bilimsel ve nitelikli kamusal eğitim hizmeti almaya hakkı olan velilerin kamplaşmasına yol açmaktadır. Ailelerin ayrışmasına ve birbirlerini suçlamasına, çocukların eğitim hakkının sorgulanır ve tartışılır olmasına yol açan bu durumun tek sorumlusu ve bütün bu sorunların kaynağı olan sistemin mimarı, Milli Eğitim Bakanlığı'dır."
Ne olmuştu?
Tartışma, Liselere Giriş Sınavı'ndan (LGS) 405 puan alan bir öğrencinin, Milli Eğitim Müdürlüğü Komisyon kararı ile taban puanı 455 olan Kadıköy Anadolu Lisesi'ne yerleştirilmesi üzerine başladı.
Kadıköy Anadolu Lisesi Okul Aile Birliği, kararın eğitimde fırsat eşitliğini zedeleyici nitelikte olduğunu savunarak öğrencinin mevzuata uygun bir şekilde başka bir okula kaydının alınmasını talep etti.
Okul yönetimi 405 puan almasına rağmen 455 taban puanlı Kadıköy Anadolu Lisesi'ne kaydı yapılan öğrencinin sağlık sorununu gerekçe göstermişti. Yönetim, bu öğrencinin, özel eğitim kontenjanından yararlanmak üzere kendisine en yakın okul olan Kadıköy Anadolu Lisesi'ne başvurduğunu belirtmiş, kaydının da özel eğitim kontenjanıyla, yönetmeliğe uygun olarak, komisyon kararıyla yapıldığını belirtmişti.
Diken'e konuşan kaydı yapılan öğrencinin babası, çocuğunun sağlık problemleri nedeniyle yönetmeliğe uygun şekilde başka bir okuldan nakil olarak kaydının yapıldığını ifade ederek evine yakın, çocuğunun kazandığı lise niteliklerinde başka bir okul olmadığını belirtmişti.
Kızının bilgilerinin paylaşıldığını ve okul aile birliğinin WhatsApp yazışmalarında çocuğu hedef alan mesajlar paylaşıldığını aktaran baba, kızının sosyal medyadaki paylaşımları gördükten sonra çok üzüldüğünü ve kendisini hastaneye kaldırmak zorunda kaldıklarını söylemişti.
Milli Eğitim Bakanlığı ise iddialarla ilgili soruşturma başlattığını duyurmuştu.
"Sorun soruşturma açılarak çözülmez"
Eğitim-Sen, bu sorunun soruşturma açılarak çözülmesinin mümkün olmadığını, çünkü bu durumun basit bir şekilde bir yönetmelik maddesine bakılarak çözülmenin ötesinde kapsamlı ve çok boyutlu bir soruna işaret ettiğinin altını çizdi:
Özel gereksinimli bireylerin insan onuruna yakışan bir hayat seviyesine ulaşabilmek için her düzeyde eğitim alma hakkının güvence altına alınması vazgeçilmez bir önceliktir. Çünkü engelli bireyler, eğitim hakkını kullanarak aynı zamanda, topluma etkin katılım sağlama, kendisini ve toplumu geliştirme, bir meslek sahibi olma, mesleğini etkili olarak icra etme fırsat ve imkânını yakalayacaktır.
Bu nedenle özel gereksinimli bir çocuğun eğitim hakkını tam olarak kullanabilmesi için uygun koşulların oluşturulması zorunludur. Özel gereksinimli çocukların eğitim hakkını koruma ve onların yaşamlarını kolaylaştırma konusunda asıl sorumluluk Milli Eğitim Bakanlığı'ndadır.
"Sorumlu başka aileler ve çocuklar değil"
Eğitim-Sen, velilere de şu çağrıda bulundu:
"Unutmayınız ki ortaya çıkan sorunun sorumlusu başka aileler veya çocuklar değil, mevcut sistem ve sistemin uygulayıcısı olan Milli Eğitim Bakanlığı'dır. Böyle bir süreçte, başta özel gereksinimli çocuklarımız olmak üzere bir tek çocuğumuzun bile mutsuz olması, kendini rencide olmuş hissetmesi asla kabul edilebilir bir şey değildir."
Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı'nı, okulları "nitelikli-niteliksiz" şeklinde ayrıştıran ve çocukları birbiriyle yarıştırmaya endeksli eğitim politikasından vazgeçmeye çağırdı.