İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin raporuna göre, bu yıl 17 Eylül itibarıyla 2014 yılında en az 39 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, basın ve meslek örgütlerinden derlediği veriler ışığında hazırladığı çocuk işçi ölümlerini açıkladı. Açıklamada; Ocak ayında 5, Şubat ayında 5, Mart ayında 3, Nisan ayında 4, Mayıs ayında 2, Temmuz ayında 9, Ağustos ayında 9, Eylül ayında ise 2 çocuk işçinin yaşamını yitirdiği belirtildi.
Açıklamada, yaşamını yitirenlerden 7’si genç kadın, 32 ise genç erkek olduğu belirtildi. İşçi çocuk ölümlerinin en çok yaşandığı şehirler ise, 5 çocuk işçi Adana’da; 3 çocuk işçi Şanlıurfa’da; 2’şer çocuk işçi Ankara, Bursa, Düzce, Gaziantep, Hatay, İstanbul, Konya ve Mardin’de; 1’er çocuk işçi ise Ağrı, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Karaman, Kilis, Kocaeli, Malatya, Muğla, Osmaniye, Rize, Samsun, Şırnak, Tokat ve Muş’ta yaşamını yitirdi.
Açıklamada, çocuk işçiliğini güvencesizliğin kaynağı haline getiren nedenlerin ailelerin yoksulluğu, köyden kente göç, eğitime ulaşamama, 4+4+4 eğitim sistemi ve sermayeleştirme süreci ile birlikte kapitalizmin duyduğu ucuz emek gücü ihtiyacının olduğu belirtildi.
SGK’nın açıklanan son verileri olan 2012 istatistiklerine bakıldığında sadece 15-17 yaş grubunda 1 genç işçinin hayatını kaybettiği belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Bu durum hemen hemen her yılın istatistiğinde benzer bir seyir izlemektedir. Yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, geçen yıl Kasım ayında yanıtladığı bir soru önergesinde 2012 yılında yapılan teftişler sonucu işyerlerinde 5 bin 960 çocuğun çalıştığının tespit edildiğini ifade ediyor. Benzer açıklamalar sık sık yapılıyor. Bu söylemler ve uygulamalar devletin Türkiye’de çocuk işçiliğini hasıraltı etme çabasının en çıplak göstergesidir.Çocuk işçiliğin bir biçimi tarım ve inşaat gibi mevsimlik işlerdir. Tarım sektöründe toplayıcılık başta olmak üzere birçok işi yüklenen çocuk işçilerden özellikle kız çocukları sektörün görünmez gücünü oluşturmakta ve daha fazla yıpranmaktadır. Çocuk işçiliğin bir diğer biçimi olan çırak / stajyer olarak çalışan çocuk işçiler ise Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile sermayenin işbirliği çerçevesinde organize sanayide ve fabrikalarda uzun çalışma saatlerinde, çok düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır. Genel olarak çocuk işçiliği ve ölümleri yaz aylarında artmaktadır. Bunun nedeni de kalıcı çocuk işçilerin yanına harçlığını çıkarmak için hemen hepimizin çocukluğunda yaz aylarında yaptığı oto kaportacı, berber, inşaat, depo, esnaf, çoban vb. yanında çalışma ya da simitçi, boyacı, sucu, mendilci vb. olma hali ile çocuk işçiliğin kat be kat genişlemesidir.” ANKA
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, basın ve meslek örgütlerinden derlediği veriler ışığında hazırladığı çocuk işçi ölümlerini açıkladı. Açıklamada; Ocak ayında 5, Şubat ayında 5, Mart ayında 3, Nisan ayında 4, Mayıs ayında 2, Temmuz ayında 9, Ağustos ayında 9, Eylül ayında ise 2 çocuk işçinin yaşamını yitirdiği belirtildi.
Açıklamada, yaşamını yitirenlerden 7’si genç kadın, 32 ise genç erkek olduğu belirtildi. İşçi çocuk ölümlerinin en çok yaşandığı şehirler ise, 5 çocuk işçi Adana’da; 3 çocuk işçi Şanlıurfa’da; 2’şer çocuk işçi Ankara, Bursa, Düzce, Gaziantep, Hatay, İstanbul, Konya ve Mardin’de; 1’er çocuk işçi ise Ağrı, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Karaman, Kilis, Kocaeli, Malatya, Muğla, Osmaniye, Rize, Samsun, Şırnak, Tokat ve Muş’ta yaşamını yitirdi.
Açıklamada, çocuk işçiliğini güvencesizliğin kaynağı haline getiren nedenlerin ailelerin yoksulluğu, köyden kente göç, eğitime ulaşamama, 4+4+4 eğitim sistemi ve sermayeleştirme süreci ile birlikte kapitalizmin duyduğu ucuz emek gücü ihtiyacının olduğu belirtildi.
SGK’nın açıklanan son verileri olan 2012 istatistiklerine bakıldığında sadece 15-17 yaş grubunda 1 genç işçinin hayatını kaybettiği belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Bu durum hemen hemen her yılın istatistiğinde benzer bir seyir izlemektedir. Yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, geçen yıl Kasım ayında yanıtladığı bir soru önergesinde 2012 yılında yapılan teftişler sonucu işyerlerinde 5 bin 960 çocuğun çalıştığının tespit edildiğini ifade ediyor. Benzer açıklamalar sık sık yapılıyor. Bu söylemler ve uygulamalar devletin Türkiye’de çocuk işçiliğini hasıraltı etme çabasının en çıplak göstergesidir.Çocuk işçiliğin bir biçimi tarım ve inşaat gibi mevsimlik işlerdir. Tarım sektöründe toplayıcılık başta olmak üzere birçok işi yüklenen çocuk işçilerden özellikle kız çocukları sektörün görünmez gücünü oluşturmakta ve daha fazla yıpranmaktadır. Çocuk işçiliğin bir diğer biçimi olan çırak / stajyer olarak çalışan çocuk işçiler ise Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile sermayenin işbirliği çerçevesinde organize sanayide ve fabrikalarda uzun çalışma saatlerinde, çok düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır. Genel olarak çocuk işçiliği ve ölümleri yaz aylarında artmaktadır. Bunun nedeni de kalıcı çocuk işçilerin yanına harçlığını çıkarmak için hemen hepimizin çocukluğunda yaz aylarında yaptığı oto kaportacı, berber, inşaat, depo, esnaf, çoban vb. yanında çalışma ya da simitçi, boyacı, sucu, mendilci vb. olma hali ile çocuk işçiliğin kat be kat genişlemesidir.” ANKA