AB Komisyonu Türkiye’nin "işleyen bir piyasa ekonomisi" olarak değerlendirildiği belirterek, “Türkiye, kapsamlı yapısal reformların uygulanmasını hızlandırmak koşuluyla, orta vadede AB içindeki piyasa rekabetçi baskı ve piyasa güçleriyle başa çıkabilmeli” dedi. AB Komisyonu yargıda bilirkişinin paralel yargı sistemi olarak çalışmaya devam ettiğini, mali politikanın dış açığı azaltma gereğinden kaynaklanan bakışla, genel ulusal tasarrufta artışa yardımcı olması gerektiğini bildirdi. Türkiye’deki ihale, özelleştirme, istihdam ve eğitime ilişkin eleştirilerde bulunan AB Komisyonu, “Son dönemlerde ekonomik politikaların yapılmasının iç siyasi gerilimden etkilenmiş olduğu görülüyor” değerlendirmesini yaptı.
AB Komisyonu’nun “AB’ye Katılım için ekonomik kriterin karşılanmasında ilerlemeler: AB Komisyonu’nun 2014 değerlendirmeleri” başlıklı raporu yayınlandı. Raporda AB aday ülkelerinin ekonomik durumlarına ilişkin görüşler bir araya getirildi.Türkiye’nin işleyen bir piyasa ekonomisi olarak değerlendirildiği belirtilerek, “(Türkiye), kapsamlı yapısal reformların uygulanmasını hızlandırmak koşuluyla, orta vadede AB içindeki piyasa rekabetçi baskı ve piyasa güçleriyle başa çıkabilmeli” denildi. 2012’deki yavaşlama sonrası üretim ve istihdamın ılımlı yüksek bir oranda arttığı belirtilirken şöyle denildi: “Bununla birlikte işsizlik, güçlü şekilde genişleyen emek gücünün bir sonucu olarak arttı. 2014’te bir ölçüde daralsa da cari işlemler açığı yüksek düzeyde kaldı. Sürdürülebilir sermaye akışlarına bağlılık Türkiye’yi büyük döviz kuru dalgalanmalarıyla sonuçlanan küresel risk duyarlılığı değişikliklerine karşı kırılgan kıldı. Mali açık ve kamu borcu ılımlı düzeylerde kalsa da harcama tarafında süren bütçe aşımları, mali çerçevenin güçlendirmesi için sinyal verdi. Mali politika, dış açığı azaltma gereğinden kaynaklanan bakışla, genel ulusal tasarrufta artışa yardımcı olmalı. Fiyat istikrarı temel hedefi üzerine net bir odak merkez bankasının enflasyon hedefine ulaşması için gerekli. Her ne kadar özelleştirmeler ve elektrik piyasasının liberalizasyonuyla ilgili kimi ilerlemeler olsa da yapısal reformların mal, hizmet ve emek piyasasının işlerliğini iyileştirmeye yönelik geniş temeldeki yapısal reformların hızlandırılması temeldir. Bu reformlar yargı sistemi, yönetimsel kapasite, devlet yardımlarında şeffaflığın artırılması ve açık, adil ve rekabetçi bir kamu ihale sisteminde ek iyileştirmeleri de içermelidir.”
Rapordaki ayrıntılı saptamalardan bir bölümü ise özetle şöyle: “-Türkiye’nin 2001’den bu yana süren somut büyüme performansı ekonominin iyileştirilmiş temellerini ve şoklara karşı artan dayanıklılığını onaylıyor. Ancak büyük yapısal cari işlemler açığı ve görece yüksek enflasyon ekonominin altında yatan önemli dengesizliklerin kalıcılığına işaret ediyor.Piyasa mekanizmalarının işlerliği uygun ancak Türkiye’nin makroekonomik dengesizlikleri azaltmak ve uzun vadeli büyüme potansiyelini gerçekliğe dönüştürmek için adımlar atmaya ihtiyacı var.
-2014-2016 Katılım Öncesi Ekonomik Program iyimser senaryoya dayalı.Büyük dış açık Türkiye’yi sermaye çıkışlarına karşı kırılgan yapıyor. Risk yükselen piyasa varlıklarına ilişkin küresel iştahsızlık ve ülkeye özel risklerin algılanışlarındaki artıştan kaynaklanıyor. Yönetim organları arasındaki sorumluluğun parçalanmışlığı bütçeleme ve orta vadeli ekonomik politikaların yapılmasında koordinasyonu karmaşıklaştırıyor.Son dönemlerde ekonomik politikaların yapılmasının iç siyasi gerilimden etkilenmiş olduğu görülüyor.
-Genelde ekonomik politikanın temelleri üzerindeki konsensus açıkça zayıfladı. Cari işlemler açığı geçen iki yılda GSYH’nın ortalama yüzde 7’si ile tüm standartlara göre çok yüksek kaldı.2013’te GSYH’nın yüzde 7.9’una yükseldi ancak bu artış Türkiye’nin dış altın ticaretindeki çalkantı kaynaklıydı. Altın ticaretindeki normalleşmenin yardımıyla cari işlemler açığı 2014’ün ilk yarısında daraldı.
-İstihdamdaki kadınların üçte biri tarım sektöründe ücretsiz çalışanlar. Genç nüfusun yüksek bir oranının (yüzde 25) eğitim, öğretim ya da istihdam içinde olmaması bir endişe konusu. Emek piyasası verimli bir şekilde işlemiyor, örneğin iş sözleşmeleri gibi uygulamalar esnekliği yetersiz hale getiriyor. Bu derinleşen ve genişleyen ancak kapsayıcı da olan bir emek piyasası reformu yapılmasını gerektiriyor.
-İstihdam üretimle orantılı artıyor ancak bu emek gücündeki artışı tamamen karşılamada yetersiz.
-Merkez bankası şeffaflık ve öngörülebilirliği güçleştiren alışılmamış ve karmaşık bir para politikası çerçevesi içinde çoklu hedefleri izlemeyi sürdürdü. Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini tutturmak için fiyat istikrarı ana hedefi üzerine net odaklanma gerekli.
-Kamu finansmanında şeffaflık, genel yönetimler için uluslararası mali hesap standartlarına uygun bir zamanında bilgi sağlanmasındaki eksiklikten kaynaklı bir zarar görüyor. Mali performans gelirlerde geçici kabarmadan yarar sağladı ancak harcama tarafından bütçe aşımı göstermeye devam etti.Mali çerçevenin saydamlığını artırma yönünde bir ilerleme yoktu. Mali kuralın benimsenmesi önemli mali çıpa oluşturur, güvenilirliği artırır ve yapısal mali açıkta öngörülen düşüşü destekler.
-Özelleştirme hızlandı ancak kamu, ana sektörlerde fiyat ayarlamalarına müdahale etmeyi sürdürürken fiyat liberalizasyonunda bir ilerleme olmadı. Ürün ve hizmet piyasalarında liberalleşmenin sürdürülmesi yoluyla rekabet artırılabilir. Elektrik piyasasında liberalleşme önemli ilerlemelere yolaçtı, ancak diğer ağ endüstrilerinde çok az ilerleme var. 2015'te yüzde 100'ü açılması hedefiyle eletktrik piyasasının yaklaşık tahmini yüzde 85'i rekabete açılacak.
-Bir işe başlamak bir ölçüde daha pahalı hale geldi, piyasaya girme koşulları ise genel olarak iyileştirilmiş olabilir. Piyasadan çıkış maliyetli ve uzun süre alıyor iflas davaları hala ağır işliyor ve verimsiz.
-Mülkiyet hakları konusunda oldukça iyi işleyen bir yasal sistem yıllardır yürürlükte. Ticari sözleşmelerin uygulatılması hala bir hayli uzun süren bir süreç alıyor, bu kısmen ticari mahkemelerdeki yargıçların uzmanlık yetersizliğinden kaynaklanıyor.Bilirkişi sistemi hala paralel bir yargı sistemi gibi işliyor fakat genel kaliteyi artırmıyor. Vergi borçları ile ilgili faiz ödemeleri üzerinde yeni bir af getirildi. Bu tür tekrarlayan af ve yeniden yapılanma mekanizmalarının devreye girişi, düzenli ödeyenlere karşı ayrımcılık yapar ve uzun vadede vergi ve sosyal güvenlik idarelerinin toplama kapasitesine zarar verir. Mükellefler veya diğer vatandaşlara uygulanan para cezası nedeniyle, özellikle cari enflasyon ortamında, ödemeleri geciktirmenin açık bir avantajı var. Genel olarak, hukuk sistemi mülkiyet hakları alanında görece iyi çalışmaya devam ediyor, ama genel olarak hiçbir ilerleme gözlenmedi.
-Finans sektörü iyi performans gösterdi ve direnç sergilemeyi sürdürdü.
-Reformlar ve artan eğitim harcamaları şu ana kadar eğitim kazanımları ve okullaşma üzerinde olumlu etki yaptı, ancak cinsiyet eşitliği ve eğitimin kalitesiyle ilgili önemli sorunlar sürüyor. Emek piyasası reformlarını derinleştirmek ve genişlemek Türkiye’nin insani sermayesinden daha iyi yararlanmasına ve derecenin yükselmesine yardımcı olur.
-Ülkenin fiziksel sermayesinde iyileşmeler ılımlı oldu.
-Eylül 2011’de yürürlüğe girmesi planlanan devlet yardımları kanununun uygulanmasına yönelik mevzuat 2014 sonuna kadar ertelendi. Devlet yardımı yönetimi hala kapsamlı bir devlet yardımı envanteri hazırlamadı ya da 2012 teşvik paketi dâhil, tüm devlet yardımı planlarıyla uyumlu hale getirecek bir eylem planı kabul etmedi. Kamu ihaleleriyle ilgili yasal çerçevedeki bazı değişiklikler, bunu AB müktesebatıyla uyumlu olmaktan uzağa taşıdı.Devlet yardımının saydamlığında iyileşme konusunda bir ilerleme yok ve kamu ihalelerinde bazı kötüleşmeler oldu.
-AB ile ekonomik ve ticari entegrasyon yüksek düzeyde ve Türkiye para biriminin değer kaybı nedeniyle uluslararası fiyat rekabetçiliği elde etti. ANKA
AB Komisyonu’nun “AB’ye Katılım için ekonomik kriterin karşılanmasında ilerlemeler: AB Komisyonu’nun 2014 değerlendirmeleri” başlıklı raporu yayınlandı. Raporda AB aday ülkelerinin ekonomik durumlarına ilişkin görüşler bir araya getirildi.Türkiye’nin işleyen bir piyasa ekonomisi olarak değerlendirildiği belirtilerek, “(Türkiye), kapsamlı yapısal reformların uygulanmasını hızlandırmak koşuluyla, orta vadede AB içindeki piyasa rekabetçi baskı ve piyasa güçleriyle başa çıkabilmeli” denildi. 2012’deki yavaşlama sonrası üretim ve istihdamın ılımlı yüksek bir oranda arttığı belirtilirken şöyle denildi: “Bununla birlikte işsizlik, güçlü şekilde genişleyen emek gücünün bir sonucu olarak arttı. 2014’te bir ölçüde daralsa da cari işlemler açığı yüksek düzeyde kaldı. Sürdürülebilir sermaye akışlarına bağlılık Türkiye’yi büyük döviz kuru dalgalanmalarıyla sonuçlanan küresel risk duyarlılığı değişikliklerine karşı kırılgan kıldı. Mali açık ve kamu borcu ılımlı düzeylerde kalsa da harcama tarafında süren bütçe aşımları, mali çerçevenin güçlendirmesi için sinyal verdi. Mali politika, dış açığı azaltma gereğinden kaynaklanan bakışla, genel ulusal tasarrufta artışa yardımcı olmalı. Fiyat istikrarı temel hedefi üzerine net bir odak merkez bankasının enflasyon hedefine ulaşması için gerekli. Her ne kadar özelleştirmeler ve elektrik piyasasının liberalizasyonuyla ilgili kimi ilerlemeler olsa da yapısal reformların mal, hizmet ve emek piyasasının işlerliğini iyileştirmeye yönelik geniş temeldeki yapısal reformların hızlandırılması temeldir. Bu reformlar yargı sistemi, yönetimsel kapasite, devlet yardımlarında şeffaflığın artırılması ve açık, adil ve rekabetçi bir kamu ihale sisteminde ek iyileştirmeleri de içermelidir.”
Rapordaki ayrıntılı saptamalardan bir bölümü ise özetle şöyle: “-Türkiye’nin 2001’den bu yana süren somut büyüme performansı ekonominin iyileştirilmiş temellerini ve şoklara karşı artan dayanıklılığını onaylıyor. Ancak büyük yapısal cari işlemler açığı ve görece yüksek enflasyon ekonominin altında yatan önemli dengesizliklerin kalıcılığına işaret ediyor.Piyasa mekanizmalarının işlerliği uygun ancak Türkiye’nin makroekonomik dengesizlikleri azaltmak ve uzun vadeli büyüme potansiyelini gerçekliğe dönüştürmek için adımlar atmaya ihtiyacı var.
-2014-2016 Katılım Öncesi Ekonomik Program iyimser senaryoya dayalı.Büyük dış açık Türkiye’yi sermaye çıkışlarına karşı kırılgan yapıyor. Risk yükselen piyasa varlıklarına ilişkin küresel iştahsızlık ve ülkeye özel risklerin algılanışlarındaki artıştan kaynaklanıyor. Yönetim organları arasındaki sorumluluğun parçalanmışlığı bütçeleme ve orta vadeli ekonomik politikaların yapılmasında koordinasyonu karmaşıklaştırıyor.Son dönemlerde ekonomik politikaların yapılmasının iç siyasi gerilimden etkilenmiş olduğu görülüyor.
-Genelde ekonomik politikanın temelleri üzerindeki konsensus açıkça zayıfladı. Cari işlemler açığı geçen iki yılda GSYH’nın ortalama yüzde 7’si ile tüm standartlara göre çok yüksek kaldı.2013’te GSYH’nın yüzde 7.9’una yükseldi ancak bu artış Türkiye’nin dış altın ticaretindeki çalkantı kaynaklıydı. Altın ticaretindeki normalleşmenin yardımıyla cari işlemler açığı 2014’ün ilk yarısında daraldı.
-İstihdamdaki kadınların üçte biri tarım sektöründe ücretsiz çalışanlar. Genç nüfusun yüksek bir oranının (yüzde 25) eğitim, öğretim ya da istihdam içinde olmaması bir endişe konusu. Emek piyasası verimli bir şekilde işlemiyor, örneğin iş sözleşmeleri gibi uygulamalar esnekliği yetersiz hale getiriyor. Bu derinleşen ve genişleyen ancak kapsayıcı da olan bir emek piyasası reformu yapılmasını gerektiriyor.
-İstihdam üretimle orantılı artıyor ancak bu emek gücündeki artışı tamamen karşılamada yetersiz.
-Merkez bankası şeffaflık ve öngörülebilirliği güçleştiren alışılmamış ve karmaşık bir para politikası çerçevesi içinde çoklu hedefleri izlemeyi sürdürdü. Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini tutturmak için fiyat istikrarı ana hedefi üzerine net odaklanma gerekli.
-Kamu finansmanında şeffaflık, genel yönetimler için uluslararası mali hesap standartlarına uygun bir zamanında bilgi sağlanmasındaki eksiklikten kaynaklı bir zarar görüyor. Mali performans gelirlerde geçici kabarmadan yarar sağladı ancak harcama tarafından bütçe aşımı göstermeye devam etti.Mali çerçevenin saydamlığını artırma yönünde bir ilerleme yoktu. Mali kuralın benimsenmesi önemli mali çıpa oluşturur, güvenilirliği artırır ve yapısal mali açıkta öngörülen düşüşü destekler.
-Özelleştirme hızlandı ancak kamu, ana sektörlerde fiyat ayarlamalarına müdahale etmeyi sürdürürken fiyat liberalizasyonunda bir ilerleme olmadı. Ürün ve hizmet piyasalarında liberalleşmenin sürdürülmesi yoluyla rekabet artırılabilir. Elektrik piyasasında liberalleşme önemli ilerlemelere yolaçtı, ancak diğer ağ endüstrilerinde çok az ilerleme var. 2015'te yüzde 100'ü açılması hedefiyle eletktrik piyasasının yaklaşık tahmini yüzde 85'i rekabete açılacak.
-Bir işe başlamak bir ölçüde daha pahalı hale geldi, piyasaya girme koşulları ise genel olarak iyileştirilmiş olabilir. Piyasadan çıkış maliyetli ve uzun süre alıyor iflas davaları hala ağır işliyor ve verimsiz.
-Mülkiyet hakları konusunda oldukça iyi işleyen bir yasal sistem yıllardır yürürlükte. Ticari sözleşmelerin uygulatılması hala bir hayli uzun süren bir süreç alıyor, bu kısmen ticari mahkemelerdeki yargıçların uzmanlık yetersizliğinden kaynaklanıyor.Bilirkişi sistemi hala paralel bir yargı sistemi gibi işliyor fakat genel kaliteyi artırmıyor. Vergi borçları ile ilgili faiz ödemeleri üzerinde yeni bir af getirildi. Bu tür tekrarlayan af ve yeniden yapılanma mekanizmalarının devreye girişi, düzenli ödeyenlere karşı ayrımcılık yapar ve uzun vadede vergi ve sosyal güvenlik idarelerinin toplama kapasitesine zarar verir. Mükellefler veya diğer vatandaşlara uygulanan para cezası nedeniyle, özellikle cari enflasyon ortamında, ödemeleri geciktirmenin açık bir avantajı var. Genel olarak, hukuk sistemi mülkiyet hakları alanında görece iyi çalışmaya devam ediyor, ama genel olarak hiçbir ilerleme gözlenmedi.
-Finans sektörü iyi performans gösterdi ve direnç sergilemeyi sürdürdü.
-Reformlar ve artan eğitim harcamaları şu ana kadar eğitim kazanımları ve okullaşma üzerinde olumlu etki yaptı, ancak cinsiyet eşitliği ve eğitimin kalitesiyle ilgili önemli sorunlar sürüyor. Emek piyasası reformlarını derinleştirmek ve genişlemek Türkiye’nin insani sermayesinden daha iyi yararlanmasına ve derecenin yükselmesine yardımcı olur.
-Ülkenin fiziksel sermayesinde iyileşmeler ılımlı oldu.
-Eylül 2011’de yürürlüğe girmesi planlanan devlet yardımları kanununun uygulanmasına yönelik mevzuat 2014 sonuna kadar ertelendi. Devlet yardımı yönetimi hala kapsamlı bir devlet yardımı envanteri hazırlamadı ya da 2012 teşvik paketi dâhil, tüm devlet yardımı planlarıyla uyumlu hale getirecek bir eylem planı kabul etmedi. Kamu ihaleleriyle ilgili yasal çerçevedeki bazı değişiklikler, bunu AB müktesebatıyla uyumlu olmaktan uzağa taşıdı.Devlet yardımının saydamlığında iyileşme konusunda bir ilerleme yok ve kamu ihalelerinde bazı kötüleşmeler oldu.
-AB ile ekonomik ve ticari entegrasyon yüksek düzeyde ve Türkiye para biriminin değer kaybı nedeniyle uluslararası fiyat rekabetçiliği elde etti. ANKA