Türkiye’nin merakla beklediği ekim ayı enflasyonu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklandı. TÜİK verilerine göre, Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) enflasyon ekimde aylık bazda yüzde 3,43 arttı: Bu veriyle beraber TÜFE yıllık bazda yüzde 61, 36 oldu. Öte yandan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) araştırmasına göre ekim ayında enflasyon yüzde 5,09 artarak yıllık yıllık yüzde 126,18’ye çıktı.
Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 2 Kasım’da gerçekleştirdiği Enflasyon Raporu IV toplantısında yıl sonu enflasyon beklentisini 7 puanlık artışla yüzde 58’den yüzde 65’e çıkardı. Enflasyonda ortaya çıkan bu manzarayı ekonomist Prof. Dr. Murat Birdal ve Prof. Dr. Şenol Babuşçu Nesrin Nas, Artı Gerçek’e değerlendirdi.
Ekonomistlerin ortaklaştığı görüş, enflasyonun ekim ayındaki seyrinin yılın kalan iki ayında da süreceği ve Merkez Bankası’nın yıl sonu hedefinin üzerinde bir enflasyon görüleceği yönünde.
ENAG İLE TÜİK FARKI ENDİŞE VERİCİ
Prof. Dr. Murat Birdal, ENAG ve TÜİK verileri arasındaki uçurumun neredeyse iki katlık bir farka neden olduğuna dikkat çekti. Birdal, "TÜİK verileriyle ENAG arasında ciddi bir uçurum var. Yıllık enflasyon bazında ikisi arasında iki katlık fark var. Oysa geçtiğimiz aylarda bu fark düşüyordu, hatta Ağustos enflasyonunda TÜİK aylık enflasyon verisi ENAG’ı geçmişti. Marjın bu kadar açık olması, endişe verici" yorumunda bulundu.
TÜİK’in uyguladığı bu politikanın Merkez Bankası açısında da sonuçları olacağını hatırlatan Birdal, şunları söyledi:
"Merkez Bankası’nı uygulamış olduğu para politikası fiyat verisiyle izlenebilmesi, aslında kredibilitenin çok önemli bir parçası. Buradaki fiyatlar manipüle ediliyorsa, fiyatlarla oynanıyorsa bu bir süre sonra para otoritesinin uyguladığı politikaya güven kaybına neden olur. Siz para arzını daraltırken öte taraftan eğer bu otomatik fiyat artışları devam ediyorsa, fiyatlama davranışına etki etmiyorsa daha sert bir daralma yaratacak, daha olumsuz sonuçlar doğurur. O nedenle bu verilerin saydam bir şekilde üretilmesi ve kamuoyuyla paylaşılması büyük önem taşıyor. Ekim ayı enflasyonuna dönük veride geçmişte olduğu gibi kamuoyunu ikna etmekten uzak bir veri olarak görünüyor."
Birdal’ın değerlendirmesinde üzerinde durduğu bir diğer başlık elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki yönetme ve yönlendirme.
Uzun süredir zam yapılmayan bu iki kalem dışarıda tutulduğunda enflasyonun yüzde 68,7’ye çıktığını ifade eden Birdal, "Bu enflasyonun epey üzerinde bir veri. İlerleyen dönemde burada yapılacak zamlar enflasyonu son iki ayda yukarı taşıyacaktır. Eğer 65 hedefini tutturacak şeklinde önümüzdeki iki ay bu fiyatlarla oynanacak yönünde bir şüphe oluşursa sonraki süreçte Merkez Banaksı büyük zorluklarla karşılaşacak, zira kamuoyu uyguladığı doğru politikaların etkisini de göremeyecek" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
Ekonomist Şenol Babuşçu gelen ekim ayı enflasyonun aslında beklentilerle paralel olduğunu ifade ederek, "Özellikle İTO enflasyonu geldikten sonra TÜİK’in bunun biraz altında geleceğini tahmin ediyordum" dedi.
Babuşçu, "Merkez Bankası dün enflasyon tahmini güncelledi, bunun gerçekçi bir rakam olduğunu düşünmekle beraber, yıl sonu enflasyonun bunun biraz üzerinde seyredeceğini ve yıl sonunda yüzde 65 ile 70 arasında bir enflasyon görüleceği konusunda uyarıyor. Merkez Bankası’nın enflasyonda tepe noktasının mayıs olarak işaret etmesine Babuşçu itiraz etti ve bunun ancak haziranda olabileceğini ve olası tepe noktasının da yüzde 75-78 değil, yüzde 80 civarında olacağı" değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomist Nesrin Nas, enflasyon kalemlerinde yaşanan artışı şöyle değerlendirdi:
"Petrol fiyatlarındaki seyir nedeniyle benzin ve motorinde indirimler görmüştük, bunların ulaştırmaya yansıdığını görüyoruz, zira en az artış bu kalemde yaşanmış. Bunun yanında kış mevsiminin gelmesi, okulların açılması gibi faktörlerin giyim ve ayakkabıda karşılık bulduğunu görüyoruz. Bir diğer enflasyonist eğilimin devam ettiği sektör lokanta ve oteller, gıda fiyatlarındaki artışın buraya yansıdığı görülüyor. Hizmet sektöründe gerileme sağlanamaması dikkat çekici. Burada bir katılık var. Bunun nedeni de şu enflasyonun hızının yavaşlaması fiyatların aşağıya inmesine ya da zamların geri alınmasına neden olmuyor. Zaten enflasyon fiyat hızındaki artışı ölçüyor. Bunun için negatif bir seyir izlemesi gerekir. "
Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon beklentisini yukarı yönlü güncellemesi ve ekim ayı enflasyonu arasındaki ilişkiye de değinen Nas, Merkez Bankası’nın beklentileriyle paralel bir seyir izlendiğine dikkat çekti. Nas, Merkez Bankası’nın hedefinde çekirdek enflasyonu düşürmek olduğunu hatırlatarak, “Bizim gibi gelir dağılımının düşük olduğu ülkelerde manşet enflasyonunu konuşarak çekirdek enflasyonla mücadele ederek maalesef enflasyonla mücadele edemezsin. Bu şekilde enflasyonla mücadele ederseniz o iddia ettikleri ‘Fakirleri Enflasyona Ezdirmedik’ iddiası da yalan olur. Düşük gelir gruplarını enflasyonunu ölçmek için ayrı bir sepet kullanmak gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.