Gaziantep Eczacılar Odası Genel Sekreteri Serdari Dalsüren, “Ülkemizde geçen yıl 2,2 milyar kutu ilaç tüketilirken bunun parasal karşılığı 50 milyar lira. Yapılan harcamanın yüzde doksana yakın bölümü kamu tarafından karşılanıyor. Tüketim içindeki dış-alım payı giderek yüzde 60’lara ulaştı” dedi.
Açıklamada, ilaç şirketlerinin baskısı ve kamunun ilaç fiyat politikalarıyla eczanelerin ekonomik olarak ayakta kalma şanslarının giderek azaldığına dikkat çekildi.
Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı Serdari Dalsüren, enflasyon ve fiyat artışı nedeniyle yaklaşık 15 yılı aşkın süredir güncellenmeyen ilaç fiyat kararnamesinin güncellenerek günümüz koşullarına uygun hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Eczacılık fakültesi kontenjanları son 10 yılda 3 kata yakın artırıldı. Her yıl katlayarak artırılan eczacılık fakültesi kontenjanları alanın giderek tıkanmasına, işsiz eczacı kitlesinin oluşumuna yol açtı. Ülkemizin eczacı ihtiyacının üzerinde eczacı yetiştirmek, akademik alt yapıları hazır olmadan eczacılık fakültesi açmak bu alanın sorunlarını çözmez, aksine mevcutta olduğu gibi artırır. 37 bin kişilik eczacı ordumuzun beş bine yakınının yer aldığı kamu eczacılarının maaş ve özlük hakları da çözüm bekleyen sorunlarımızın başında geliyor” şeklinde konuştu.
Gelişmiş ülkeler, aşılamada daha duyarlı
Dalsüren, “Avrupa Birliği kendi yurttaşları için 1,8 milyar dozluk yedek aşı anlaşmalarının imzalarını aşı üreticileriyle geçtiğimiz hafta içinde attı. Yine ABD ve Kanada gibi ülkeler aşı anlaşmalarını kendi vatandaşları için fazla dozların depolamasını da hesaplayarak yapıyor. Biz eczacılar, sağlığın en temel yaşam hakkı olduğunu ve sağlık hizmetlerinden yeryüzünde yaşayan tüm insanların, zengin-yoksul, gelişmiş-geri kalmış ülke yurttaşı olmasına bakılmaksızın yararlanmaya hakkı olduğunu savunuyoruz” açıklamasını yaptı.
“Son dönemlerde özellikle de pandemi ile birlikte internet üzerinden ilaç, gıda takviyesi ve besin destekleri satışının arttığına dikkat çeken Dalsüren, “Satışı yapılan bu ürünlerin içinde ciddi sağlık sorunları yaratabilecek türde etken maddeler bulunuyor. Sağlık sorunlarımıza tanı koyabilecek kişiler kuşkusuz hekimler. Kendi kendimize tanı ve tedaviye teşvik eden bu tür pazarlama yöntemleri insan sağlığını tehlikeye sokuyor. Yine ilaçla ve bu tür ürünlerle ilgili bilgi alabileceğiniz, danışmanlığından ve bilimsel yönlendirmelerinden yararlanabileceğiniz yegâne yer, yanı başınızdaki eczaneler ve eczacılardır. İlacın, gıda ve besin takviyelerinin internet satışı, reklamı, beyanları, üretimi, kontrolü, sunumu için ülke koşullarına göre düzenleme gerekiyor” diye konuştu.
2020 yılının başından beri dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgınının sağlık hizmetleri ile bu hizmeti ulaştıran sağlıkcıların önemini tartışmasız biçimde ortaya koyduğunu söyleyen Dalsüren, “Salgının ülkemizi de kasıp kavurduğu 15 aydan beridir eczaneler, bu mücadelede etkin bir biçimde rol alıyor. 15 aylık süreçte eczanelerde verilen çaba ve emek göstermiştir ki; eczaneler sağlık hizmeti içinde son derece önemli ve vazgeçilmez alanlar. Sunulan hizmet yalnızca ilaç ve ilaç danışmanlığıyla kalmamış, genel pandemi mücadelesine destek, insanımızın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine yönelik olmuştur. Dünyada ve ülkemizde pandemiden milyonlarca insan hayatını kaybederken, salgınla savaşta sağlık hizmeti sunarken hayatını kaybeden 416 sağlıkçı içinde 51 eczacı ve 19 eczane teknisyenini kaybettik” ifadelerini kullandı. Hüseyin Karataş