Avrupa Konseyi’nin İnsan Haklarından Sorumlu Komiseri Nils Muznieks, Avrupa’da Suriyeli göçmenlere sadece Türkiye’nin kollarını açtığını bildirdi.Muznieks, Avrupa’nın BM MYK’nin Suriye’ye komşu ülkeleri desteklemesi yönünde yaptığı başvurulara karşı hazır ve cömert olmayı sürdürmesini istedi.
Nils Muznieks, Suriyeli göçmenlerin içinde bulunduğu duruma ilişkin yazılı bir değerlendirme yaptı. Bir yıl önce Avrupa’daki durumlarını daha iyi anlamak için Suriyeli göçmenleri izlemeye karar verdiğini belirten Muznieks, “O dönemde birçok Avrupa hükümetinin son yirmi yılda kıtanın karşı karşıya geldiği en büyük göçmen krizine farklı tepkiler vermesinden endişe ediyordum. Suriyeli göçmenlerin bir bölümünün Avrupa’ya ulaşmaları gözaltıyla sonuçlanırken, geri gönderildiklerine ilişkin haberler vardı.Türkiye muhtaç Suriyelilere kollarını açan tek ülkeydi. Avrupa’nın başka yerlerinde, Almanya, İsveç ve Ermenistan sınırlı sayıda Suriyeliyi yeniden yerleşim ve diğer kabul türleri yoluyla kasul etme yönünde adımlar atmış, diğerleri ise geride kalmıştı. Avrupa’nın bu zorluktan çıkmada başarısız olduğu ve bu krizi ihmal ettiği sonucuna ulaştım” dedi.
Yılsonunda İtalya kıyılarında bir gemide Suriyeli göçmenlerin ortaya çıkarılmasının, kaçakçılara karşı mücadele umudunu güçlendirdiğini kaydeden Muznieks, “Ancak Suriyeli göçmenlerin durumu konusunda alarmda bulunmamız için bundan daha fazla neden var” dedi.
Muzniek, 2014’te göçmen krizinin katlanarak büyüdüğünü, Suriyelilerin BM Mülteciler Yüksek Komiserliği gözetimindeki en büyük göçmen grubu haline geldiğini belirtirken, 3 milyon 800 bin büyük bölümün Suriye’nin komşularında bulunduğunu belirtti. Muzniek, Türkiye’deki Suriyeli sayısının 1.6 milyonu aştığını, Lübnan’da 1.1 milyon, Ürdün’de 620 bin kişi bulunduğunu bildirdi. Muzniek’in değerlendirmesinden bazı bölümler şöyle:
“-Ancak bu ülkeler şimdi Suriyeli göçmenlerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için çabalıyorlar. Sorunlar arasında aşırı kalabalık okul ve hastaneler, su tedarikinde zorluk, sıhhi ve elektrik altyapısına ilişkin sorunlar ve uygun konut yetersizliği var.
-Türkiye ve Ürdün’deki Suriyelilerin yüzde 85’i göçmen kamplarının dışında yaşıyor, bunların büyük bölümü, aşırı yoksullukla başetmek üzere dilencilik ya da sömürüye dayalı işler gibi umutsuzca çarelere başvuruyor. Ciddi ekonomik zorluklarla karşılaşan Lübnan son zamanlarda Suriyelerin girişini sınırladı.
-Tüm bu zorlukların ötesinde yeni, çok genç Suriyeli kuşaklar da vatansızlık tehdidiyle de karşı karşıya. BM MYK verileri krizin başladığı 2011’den bu yana 50 bin Suriyeli çocuğun komşu ülkelerde doğduğunu ortaya koyuyor. Bunların yüzde 70’inin nüfus kaydı yok.
-Avrupa’da olumlu bir hareket olarak birkaç ülke 2014’te Suriyeli göçmenler için insani yardım ve diğer kabul türleri yanında daha fazla yerleşim vaadinde bulundu. Almanya 30 bin göçmenle başı çekti. Diğer büyük Avrupa ülkelerinin de benzer cömert jestler yapmasına ihtiyaç bulunsa da yer vaadinde 15 bin göçmen için artış olumlu. Tanıma oranlarındaki eşitsizliğe karşın Suriyeli göçmenlerin AB üye devletlerine yaptıkları iltica başvurularında yüzde 90’ın üzerindeki kabul oranı, 2014’ün ilk üç çeyreğinde olumlu olarak kabul edildi.
-Ancak bu rakamlar rahatlığa sevk etmemeli. Gerçekte 2011’den bugüne kadar dünyanın en zengin bölgelerinden biri olan Avrupa Suriyeli göçmenlerin sadece yüzde 6’sını, toplamda yaklaşık 210 bin kişiyi aldı, bunlardan 126 bin 590’ı 2014’te oldu.
-Suriye’deki çatışma beşinci yılına yaklaşırken birçok Avrupa ülkesinde Suriyeli göçmenler hala, yerlerinden zorunlu edilmelerinin açık uzun vadeli karakterine karşın, entegrasyonlarını kolaylaştıracak uygun önlemler olmadan, kendi kaderlerine terk edilmiş durumda.”
Avrupa Konseyi’nin İnsan Haklarından Sorumlu Komiseri Nils Muznieks, “Giderek daha fazla Suriyelinin ülkelerindeki çatışmanın sonuçlarına katlanmak durumunda kaldığı bir başka yıl daha geçerken tüm Avrupa devletleri muhtaç insanlara daha etkin bir koruma sağlama konusunda sorumluluklarını üstlenmeye ve daha cömert olmaya davet ediliyor” dedi. Muznieks açıklamasında devletlerin bu alandaki faaliyetlerinin şu tavsiyeleri göz önünde bulundurabileceğini bildirdi:
“-Suriyeli göçmenlerin girişlerini engelleyen politika ve uygulamalar özellikle kara ve deniz sınırlarından toplu göçlerle ilgili olanlara ara verilmeli. Girişe karşı politika ve uygulamalar aslında yasadışı göçü artırıyor, kaçakçıların değirmenine su taşıyor.
-Suriyeli göçmenler, başta çocuklar gibi kırılgan gruplar olmak üzere, mülteci sistemleri ve ekonomileri uygun kabul ve koruma sağlayamayan ülkelere geri gönderilmemeli.
-Avrupa BM MYK’nin Suriye’ye komşu ülkeleri desteklemesi yönünde yaptığı başvurulara karşı hazır ve cömert olmayı sürdürmelidir. Bu sadece mali yardım anlamında olmamalıdır: Özellikle en büyükleri ve en zenginler olmak üzere Avrupa devletleri daha fazla Suriyeli göçmen alma yanında, diğer özel programların yanı sıra, aynı zamanda göçmenleri yerleştirme ve insani kabul suretiyle uluslararası dayanışmalarını göstermelidir.
-Avrupa ülkelerinin Suriyeli göçmenleri toplumlarına entegre etme çabalarını hızlandırma zamanıdır.
-Son fakat aynı derecede önemli olarak Avrupa’daki hiçbir Suriyeli göçmen çocuğu vatansız olarak bırakılmamalıdır. Suriyeli çocukların geleceklerini güvence altına almak Avrupa’nın Suriyeli göçmenlerin içinde bulundukları zor duruma karşı Avrupa’nın vereceği karşılıkta bir öncelik olmalıdır.”ANKA
Nils Muznieks, Suriyeli göçmenlerin içinde bulunduğu duruma ilişkin yazılı bir değerlendirme yaptı. Bir yıl önce Avrupa’daki durumlarını daha iyi anlamak için Suriyeli göçmenleri izlemeye karar verdiğini belirten Muznieks, “O dönemde birçok Avrupa hükümetinin son yirmi yılda kıtanın karşı karşıya geldiği en büyük göçmen krizine farklı tepkiler vermesinden endişe ediyordum. Suriyeli göçmenlerin bir bölümünün Avrupa’ya ulaşmaları gözaltıyla sonuçlanırken, geri gönderildiklerine ilişkin haberler vardı.Türkiye muhtaç Suriyelilere kollarını açan tek ülkeydi. Avrupa’nın başka yerlerinde, Almanya, İsveç ve Ermenistan sınırlı sayıda Suriyeliyi yeniden yerleşim ve diğer kabul türleri yoluyla kasul etme yönünde adımlar atmış, diğerleri ise geride kalmıştı. Avrupa’nın bu zorluktan çıkmada başarısız olduğu ve bu krizi ihmal ettiği sonucuna ulaştım” dedi.
Yılsonunda İtalya kıyılarında bir gemide Suriyeli göçmenlerin ortaya çıkarılmasının, kaçakçılara karşı mücadele umudunu güçlendirdiğini kaydeden Muznieks, “Ancak Suriyeli göçmenlerin durumu konusunda alarmda bulunmamız için bundan daha fazla neden var” dedi.
Muzniek, 2014’te göçmen krizinin katlanarak büyüdüğünü, Suriyelilerin BM Mülteciler Yüksek Komiserliği gözetimindeki en büyük göçmen grubu haline geldiğini belirtirken, 3 milyon 800 bin büyük bölümün Suriye’nin komşularında bulunduğunu belirtti. Muzniek, Türkiye’deki Suriyeli sayısının 1.6 milyonu aştığını, Lübnan’da 1.1 milyon, Ürdün’de 620 bin kişi bulunduğunu bildirdi. Muzniek’in değerlendirmesinden bazı bölümler şöyle:
“-Ancak bu ülkeler şimdi Suriyeli göçmenlerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için çabalıyorlar. Sorunlar arasında aşırı kalabalık okul ve hastaneler, su tedarikinde zorluk, sıhhi ve elektrik altyapısına ilişkin sorunlar ve uygun konut yetersizliği var.
-Türkiye ve Ürdün’deki Suriyelilerin yüzde 85’i göçmen kamplarının dışında yaşıyor, bunların büyük bölümü, aşırı yoksullukla başetmek üzere dilencilik ya da sömürüye dayalı işler gibi umutsuzca çarelere başvuruyor. Ciddi ekonomik zorluklarla karşılaşan Lübnan son zamanlarda Suriyelerin girişini sınırladı.
-Tüm bu zorlukların ötesinde yeni, çok genç Suriyeli kuşaklar da vatansızlık tehdidiyle de karşı karşıya. BM MYK verileri krizin başladığı 2011’den bu yana 50 bin Suriyeli çocuğun komşu ülkelerde doğduğunu ortaya koyuyor. Bunların yüzde 70’inin nüfus kaydı yok.
-Avrupa’da olumlu bir hareket olarak birkaç ülke 2014’te Suriyeli göçmenler için insani yardım ve diğer kabul türleri yanında daha fazla yerleşim vaadinde bulundu. Almanya 30 bin göçmenle başı çekti. Diğer büyük Avrupa ülkelerinin de benzer cömert jestler yapmasına ihtiyaç bulunsa da yer vaadinde 15 bin göçmen için artış olumlu. Tanıma oranlarındaki eşitsizliğe karşın Suriyeli göçmenlerin AB üye devletlerine yaptıkları iltica başvurularında yüzde 90’ın üzerindeki kabul oranı, 2014’ün ilk üç çeyreğinde olumlu olarak kabul edildi.
-Ancak bu rakamlar rahatlığa sevk etmemeli. Gerçekte 2011’den bugüne kadar dünyanın en zengin bölgelerinden biri olan Avrupa Suriyeli göçmenlerin sadece yüzde 6’sını, toplamda yaklaşık 210 bin kişiyi aldı, bunlardan 126 bin 590’ı 2014’te oldu.
-Suriye’deki çatışma beşinci yılına yaklaşırken birçok Avrupa ülkesinde Suriyeli göçmenler hala, yerlerinden zorunlu edilmelerinin açık uzun vadeli karakterine karşın, entegrasyonlarını kolaylaştıracak uygun önlemler olmadan, kendi kaderlerine terk edilmiş durumda.”
Avrupa Konseyi’nin İnsan Haklarından Sorumlu Komiseri Nils Muznieks, “Giderek daha fazla Suriyelinin ülkelerindeki çatışmanın sonuçlarına katlanmak durumunda kaldığı bir başka yıl daha geçerken tüm Avrupa devletleri muhtaç insanlara daha etkin bir koruma sağlama konusunda sorumluluklarını üstlenmeye ve daha cömert olmaya davet ediliyor” dedi. Muznieks açıklamasında devletlerin bu alandaki faaliyetlerinin şu tavsiyeleri göz önünde bulundurabileceğini bildirdi:
“-Suriyeli göçmenlerin girişlerini engelleyen politika ve uygulamalar özellikle kara ve deniz sınırlarından toplu göçlerle ilgili olanlara ara verilmeli. Girişe karşı politika ve uygulamalar aslında yasadışı göçü artırıyor, kaçakçıların değirmenine su taşıyor.
-Suriyeli göçmenler, başta çocuklar gibi kırılgan gruplar olmak üzere, mülteci sistemleri ve ekonomileri uygun kabul ve koruma sağlayamayan ülkelere geri gönderilmemeli.
-Avrupa BM MYK’nin Suriye’ye komşu ülkeleri desteklemesi yönünde yaptığı başvurulara karşı hazır ve cömert olmayı sürdürmelidir. Bu sadece mali yardım anlamında olmamalıdır: Özellikle en büyükleri ve en zenginler olmak üzere Avrupa devletleri daha fazla Suriyeli göçmen alma yanında, diğer özel programların yanı sıra, aynı zamanda göçmenleri yerleştirme ve insani kabul suretiyle uluslararası dayanışmalarını göstermelidir.
-Avrupa ülkelerinin Suriyeli göçmenleri toplumlarına entegre etme çabalarını hızlandırma zamanıdır.
-Son fakat aynı derecede önemli olarak Avrupa’daki hiçbir Suriyeli göçmen çocuğu vatansız olarak bırakılmamalıdır. Suriyeli çocukların geleceklerini güvence altına almak Avrupa’nın Suriyeli göçmenlerin içinde bulundukları zor duruma karşı Avrupa’nın vereceği karşılıkta bir öncelik olmalıdır.”ANKA