ANASAYFA arrow right Ekonomi

“Türkiye, ‘bir orta gelir tuzağına’ yakalanma riskine girecek yavaş büyüme yaşıyor

“Türkiye, ‘bir orta gelir tuzağına’ yakalanma riskine girecek yavaş büyüme yaşıyor
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.14
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.14
ekonomik bir geçiş dönemi yaşıyor” görüşünü savundu.
Uluslararası Para Fonu uzmanları “Türkiye, ülkeyi yüksek gelirli ekonomilerin saflarına katılmasını olanaksız kılacak ‘bir orta gelir tuzağına’ yakalanma riskine atacak yavaş büyümeyle, ekonomik bir geçiş dönemi yaşıyor” görüşünü savundu.
IMF Avrupa Birimi’nden Kıdemli Ekonomisti Gregorio Impavido ile Türkiye uzmanı Ekonomist Uffe Mikkelsen, “Türkiye’nin Orta Gelir Tuzağından Kurtulması İçin Reçete” başlıklı bir makale kaleme aldı.
Türkiye’nin 2010-13 döneminde, iç tüketimi destekleyen politikalarla yıllık ortalama yüzde 6 büyüdüğünü kaydeden uzmanlar bunun büyük cari işlemler açığı ürettiğini, çoğunlukla da kısa vadeli sermaye akışlarıyla finanse edildiğini bildirdi. Yatırım pahasına tüketime dayanmanın, ihracat artışında yavaşlamanın ve önemli yatırım gereksinimlerinin zaten daha ılımlı bir şekilde büyümekte olan ekonominin potansiyel büyümesine zarar verdiğini belirten uzmanlar yazılarında şu görüşü savundular:
“-Türkiye’nin düşük yurtiçi tasarruf ve rekabet zorlukları Avrupa’daki yavaş büyüme nedeniyle de sıkıntıya uğrayan ihracatın yanında yatırımlarını sınırladı.
-Şimdiki politikalarla Türkiye’nin ekonomisinin gelecek beş yıl boyunca yıllık sadece yüzde 3.5 büyüyeceği tahmin ediliyor. Daha ileri gidildiğinde ekonomi, onu daha rekabetçi kılacak ve üretim ve istihdam artışını restore edecek şekilde yeniden dengelenmelidir.”
Türk hükümetinin ekonomi politikası gündeminin, ekonomik gereksinimlerin doğru tanısını, birbirini dikkatle izlemesi gereken makroekonomik politikalar ve yapısal reformlarla birleştirdiğini kaydeden uzmanlar ekonomiyi dengelemek için belirledikleri dört alanı şöyle anlattı:
“-Daha fazla tasarruf. Hükümetin orta vadeli programındaki sıkı mali politika, kamu yatırımları sürerken doğru bir şekilde cari harcamalarda düşüşe odaklandı. Bu orta vadede ulusal tasarrufları GSYH’nın yüzde 1.3’ü kadar yükseltecek. IMF uzmanlarınca yapılan analiz, ulusal tasarrufları doğrudan artıran politikaların dış dengesizliği, özel yatırımları zayıflatmadan düşürdüğünü gösteriyor.Böylece bu gibi düzenlemeler büyüme ve dolayısıyla istihdam üzerinde asgari etkiye sahip oluyor.Düzenlemeler yerini sadece para politikası ya da piyasalara bırakırsa büyüme ve özel yatırımlar üzerindeki negatif etkisi daha büyük olacaktır.
-Enflasyon hedefine yeni odak. Merkez Bankası geçmişte enflasyon hedefini kaçırdı.Hâlihazırda piyasalar kısa vadede yüzde 5 enflasyon hedefinin karşılanacağına inanmıyor. Gözden geçirilmiş daha sıkı bir mali duruşla, enflasyon hedefini karşılamak üzere para politikası üzerinde bulunan yük, yetkililerin dezenflasyon hedefini de kolaylaştırarak daha düşük olacak.
-Finansal istikrarı korumak üzere genişletilmiş bir makroihtiyati alet çantası. Yerel bankaların aracılık ettiği bol sermaye akışı finansal sektördeki FX’te hızlı kaldıraca yolaçtı ve toptan fonlamayı artırıyor.Bu finansal istikrarı güvence altına alırken enflasyon hedefini karşılama görevi bulunan Merkez Bankası’nın işini karmaşık hale getirdi. Sermaye akışları finansal derinleşmeye izin verse ve büyümeyi desteklese de aynı zamanda döviz kuru üzerinde yukarı yönlü baskı uyguladı, FX’te kaldıracı teşvik etti ve potansiyel olarak bankacılık sektörünü doğrudan pozisyon yenileme, dolaylı olarak ise FX riskine maruz bırakarak aşırı kredi büyümesini besledi. Yetkililer 2014’ün ilk yarısında aşırı tüketici borçlanmasını azaltmaya yönelik araçları başarılı şekilde devreye soktu.Daha sonra da döviz değişim riskini sınırlayıcı önlemlerle bankacılık sektörünün çekirdek fonlamaya güvenmesini destekleyen ek önlemleri devreye aldılar.
-Daha fazla özel tasarruf. Doğru makroekonomik politika bileşimi önemli olsa da uzun vadede ekonominin yeniden dengelenmesi yapısal reformlara bağlı.Böylece yetkililerin 10’uncu Kalkınma Planı içindeki istekli yapısal reform programını hızlandırması gerekir. Öncelik, büyümede asgari olumsuz etkiye sahip olacak, dış dengesizlik üzerinde en büyük etkide bulunacak daha yüksek özel sektör tasarrufunu cesaretlendirecek politikalara verilmeli.” ANKA
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *