Dünya Bankası’nın Küresel Ekonomik Beklentiler 2014 raporu açıklandı
Raporda, Avrupa ve Orta Asya bölgesinde birçok ülkenin dış şoklara karşı kırılganlıklarını, cari işlem açıklarının daralmasına yardımcı olacak şekilde sıkılaştırılmış politikalar ya da yerel parada değer kaybı gibi yöntemlerle azalttıkları belirtilirken Türkiye’nin hala kısa vadeli döviz sermaye akışına bağlı olduğu bildirildi.
Dünya Bankası’na göre Türkiye bu yıl yüzde 3,5, gelecek yıl yüzde 3.7, 2017’da ise yüzde 3.9 oranında büyüyecek.
Dünya Bankası, Avrupa ve Orta Asya bölgesinde birçok ülkenin dış şoklara karşı kırılganlıklarını, cari işlem açıklarının daralmasına yardımcı olacak şekilde sıkılaştırılmış politikalar ya da yerel parada değer kaybı gibi yöntemlerle azalttıklarını belirterek Türkiye’nin ise hala kısa vadeli döviz sermaye akışına bağlı olduğunu bildirdi. Dünya Bankası Türkiye’nin bu yıl yüzde 3,5, gelecek yıl yüzde 3.7, 2017’da ise yüzde 3.9 oranında büyüyeceği tahmininde bulundu.
Dünya Bankası’nın Küresel Ekonomik Beklentiler 2014 (Global Economic Prospects 2014) raporunun birinci bölümü açıklandı.
Rapora göre geçen yıl yüzde 3.1 büyüyen Türkiye’de GSYH artışının 2015-2017 döneminde daha güçlü özel tüketimin peşi sıra tedrici olarak hızlanması bekleniyor. Bununla birlikte büyüme rakamları tarihi düzeyde yüksek ortalamaların gerisinde kalacak.Petrol fiyatlarındaki düşüş ve Avro Bölgesi’nden gelecek daha güçlü ihracat ile birlikte cari işlemler açığının daralmaya devam etmesi, ancak tahmin dönemi boyunca yüksek kalması bekleniyor.
Kısa vadeli portföy girişinin Türkiye’de 2014 boyunca cari açığın büyük bölümünü finanse etmeyi sürdürdüğü belirtilen raporun Avrupa ve Orta Asya’daki riskler bölümünde şöyle denildi:
“Finansal piyasa çalkantısı, büyük finansman gereksinimindeki ülkeler için bir diğer potansiyel belirsizlik kaynağıdır. Birçok ülke dış şoklara karşı kırılganlıklarını, cari işlem açıklarının daralmasına yardımcı olacak şekilde sıkılaştırılmış politikalar ya da yerel parada değer kaybı gibi yöntemlerle azalttı. Fakat diğerleri (Türkiye) hala kısa vadeli döviz sermaye akışına bağlı ya da bilançoları cari ve vadeli uyumsuzluğu yansıtıyor (Macaristan).”
Raporda bölgedeki politika zorlukları anlatılırken de “Yüksek enflasyon ya da sermaye çıkışı riskiyle karşılaşan ülkeler enflasyon beklentilerini çıpalamak ve sermaye girişini sürdürmek için ek daralmaya gidebilir (Kazakistan ve Türkiye)” denildi.
Raporun “Son Gelişmeler” bölümünde gelişmekte olan ülkelerde yaşananlara değinilirken ülkelerin iç ekonomik politikalarını sıkılaştırdıkları belirtildi. Raporda, “Brezilya, Meksika, Filipinler ve Türkiye, kredi büyümesini sınırlamaya ya da mali pozisyonları iyileştirme ve enflasyona yönelik para politikasını sıkılaştırma önlemlerini yürürlüğe koydu” denildi.
Hammadde fiyatları düşer ve bazı ülkelerde makroekonomik politikalar sıkılaştırılırken enflasyonun birçok gelişmekte olan ülkede, özel sektör kredi büyümesine ve iç talep baskısına da yardımcı olacak şekilde yavaşlamaya başladığı belirtilen raporda bu durumun, Brezilya ve Türkiye’de enflasyon hedef üstü kalsa da bu iki ülke ve Malezya, Tayland için geçerli olduğu belirtildi.
Raporda, “Bazı ülkelerde (Gana, Moğolistan ve Türkiye) dış ve iç dengesizlikleri kararlı biçimde azaltmak için politikada ek sıkılaşma gerekli olacak” denildi.
Raporun bölgesel beklentilerle ilgili bölümünde Avrupa ve Orta Asya’dan söz edilirken şöyle denildi:
“-Türkiye’de, seçimle ilgili belirsizlikler ve jeopolitik gerilimler güveni azaltır ve politikada sıkılaşma kredilerde artışı düşürürken zinde ihracat ve kamu harcamasına karşın büyüme 2014’te bir miktar yavaşladı. 2015-16’da büyümenin tüketim artışının peşi sıra tedrici olarak hızlanması ve düşük petrol fiyatlarının cari işlem açığını düşürmesi bekleniyor.”
Raporda geniş yabancı yatırımcı varlığı, döviz cinsinden bono ve kısa vadeli bonoları ve cari işlem açıklarını finansede kısa vadeli portföy akışlarına önemli bağımlılığı bulunan yerel piyasaya sahip ülkelerin, ani finansal piyasa düzeltmeleri karşısında hassasiyet gösterdiği de belirtildi. Raporda, “Bu faktörler, uluslararası finansal piyasa erişimi olan (örn. Gana, Hindistan ve Türkiye) bazı ülkelerde, Mayıs – Haziran 2013’te sermaye çıkışlarını tahrik eden bireysel yatırımcıların uğradığı daha küçük riskler ve kısmen iç politikada sıkılaşma ve daha da düşen hammadde fiyatlarına bağlı daralan cari işlem açıklarınca kısmen hafifletildi” denildi.
Türkiye, Moğolistan ve Endonezya gibi hızlı kredi genişlemesi ve hedef üstü enflasyona tanıklık eşliğinde dönemsel olarak güçlü büyüyen ülkelerde, enflasyon ve sermaye akışlarında rahatlamanın memnuniyetle karşılanan bir soğuma ortaya çıkardığı kaydedilen raporda Avrupa ve Orta Asya hakkında şöyle denildi:
“-Avrupa ve Orta Asya’da büyümenin; Avro Bölgesi’nde büyüme tekler ve Rusya Federasyonu’ndaki durgunluk karşı rüzgara neden olurken 2014’te beklenenden daha düşük bir seviyeye, yüzde 2.4’e düşeceği tahmin ediliyor. Buna karşılık Türkiye’de büyüme yaklaşık yüzde 3.1 yavaşlamaya karşın beklentileri aştı. Bölgedeki büyümenin 2015’te yüzde 3’e ve 2016-17’de yüzde 3.8’e doğru yeniden ancak önemli farklılıklar göstererek geri gelmesi bekleniyor. Avro Bölgesi’nde tedrici toparlanmanın Orta ve Doğu Avrupa ve Türkiye’de büyümeyi yükseltmesi gerekirken, Rusya’daki ekonomik daralma Bağımsız Devletler Topluluğu’nda büyümeyi durduracak. Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim ve bununla birleşen ekonomik yaptırımlar, Avro Bölgesinde durgunluğun uzaması olasılığı ve hammadde fiyatlarında devam eden düşüşler bölge için ana aşağı yönlü riskler. Uzun vadeli büyüme yapısal engeller tarafından durdurulacak, bunlar arasında zayıf iş ortamı ve kurumlarla kırılgan bankacılık sistemleri bulunuyor.” ANKA
Raporda, Avrupa ve Orta Asya bölgesinde birçok ülkenin dış şoklara karşı kırılganlıklarını, cari işlem açıklarının daralmasına yardımcı olacak şekilde sıkılaştırılmış politikalar ya da yerel parada değer kaybı gibi yöntemlerle azalttıkları belirtilirken Türkiye’nin hala kısa vadeli döviz sermaye akışına bağlı olduğu bildirildi.
Dünya Bankası’na göre Türkiye bu yıl yüzde 3,5, gelecek yıl yüzde 3.7, 2017’da ise yüzde 3.9 oranında büyüyecek.
Dünya Bankası, Avrupa ve Orta Asya bölgesinde birçok ülkenin dış şoklara karşı kırılganlıklarını, cari işlem açıklarının daralmasına yardımcı olacak şekilde sıkılaştırılmış politikalar ya da yerel parada değer kaybı gibi yöntemlerle azalttıklarını belirterek Türkiye’nin ise hala kısa vadeli döviz sermaye akışına bağlı olduğunu bildirdi. Dünya Bankası Türkiye’nin bu yıl yüzde 3,5, gelecek yıl yüzde 3.7, 2017’da ise yüzde 3.9 oranında büyüyeceği tahmininde bulundu.
Dünya Bankası’nın Küresel Ekonomik Beklentiler 2014 (Global Economic Prospects 2014) raporunun birinci bölümü açıklandı.
Rapora göre geçen yıl yüzde 3.1 büyüyen Türkiye’de GSYH artışının 2015-2017 döneminde daha güçlü özel tüketimin peşi sıra tedrici olarak hızlanması bekleniyor. Bununla birlikte büyüme rakamları tarihi düzeyde yüksek ortalamaların gerisinde kalacak.Petrol fiyatlarındaki düşüş ve Avro Bölgesi’nden gelecek daha güçlü ihracat ile birlikte cari işlemler açığının daralmaya devam etmesi, ancak tahmin dönemi boyunca yüksek kalması bekleniyor.
Kısa vadeli portföy girişinin Türkiye’de 2014 boyunca cari açığın büyük bölümünü finanse etmeyi sürdürdüğü belirtilen raporun Avrupa ve Orta Asya’daki riskler bölümünde şöyle denildi:
“Finansal piyasa çalkantısı, büyük finansman gereksinimindeki ülkeler için bir diğer potansiyel belirsizlik kaynağıdır. Birçok ülke dış şoklara karşı kırılganlıklarını, cari işlem açıklarının daralmasına yardımcı olacak şekilde sıkılaştırılmış politikalar ya da yerel parada değer kaybı gibi yöntemlerle azalttı. Fakat diğerleri (Türkiye) hala kısa vadeli döviz sermaye akışına bağlı ya da bilançoları cari ve vadeli uyumsuzluğu yansıtıyor (Macaristan).”
Raporda bölgedeki politika zorlukları anlatılırken de “Yüksek enflasyon ya da sermaye çıkışı riskiyle karşılaşan ülkeler enflasyon beklentilerini çıpalamak ve sermaye girişini sürdürmek için ek daralmaya gidebilir (Kazakistan ve Türkiye)” denildi.
Raporun “Son Gelişmeler” bölümünde gelişmekte olan ülkelerde yaşananlara değinilirken ülkelerin iç ekonomik politikalarını sıkılaştırdıkları belirtildi. Raporda, “Brezilya, Meksika, Filipinler ve Türkiye, kredi büyümesini sınırlamaya ya da mali pozisyonları iyileştirme ve enflasyona yönelik para politikasını sıkılaştırma önlemlerini yürürlüğe koydu” denildi.
Hammadde fiyatları düşer ve bazı ülkelerde makroekonomik politikalar sıkılaştırılırken enflasyonun birçok gelişmekte olan ülkede, özel sektör kredi büyümesine ve iç talep baskısına da yardımcı olacak şekilde yavaşlamaya başladığı belirtilen raporda bu durumun, Brezilya ve Türkiye’de enflasyon hedef üstü kalsa da bu iki ülke ve Malezya, Tayland için geçerli olduğu belirtildi.
Raporda, “Bazı ülkelerde (Gana, Moğolistan ve Türkiye) dış ve iç dengesizlikleri kararlı biçimde azaltmak için politikada ek sıkılaşma gerekli olacak” denildi.
Raporun bölgesel beklentilerle ilgili bölümünde Avrupa ve Orta Asya’dan söz edilirken şöyle denildi:
“-Türkiye’de, seçimle ilgili belirsizlikler ve jeopolitik gerilimler güveni azaltır ve politikada sıkılaşma kredilerde artışı düşürürken zinde ihracat ve kamu harcamasına karşın büyüme 2014’te bir miktar yavaşladı. 2015-16’da büyümenin tüketim artışının peşi sıra tedrici olarak hızlanması ve düşük petrol fiyatlarının cari işlem açığını düşürmesi bekleniyor.”
Raporda geniş yabancı yatırımcı varlığı, döviz cinsinden bono ve kısa vadeli bonoları ve cari işlem açıklarını finansede kısa vadeli portföy akışlarına önemli bağımlılığı bulunan yerel piyasaya sahip ülkelerin, ani finansal piyasa düzeltmeleri karşısında hassasiyet gösterdiği de belirtildi. Raporda, “Bu faktörler, uluslararası finansal piyasa erişimi olan (örn. Gana, Hindistan ve Türkiye) bazı ülkelerde, Mayıs – Haziran 2013’te sermaye çıkışlarını tahrik eden bireysel yatırımcıların uğradığı daha küçük riskler ve kısmen iç politikada sıkılaşma ve daha da düşen hammadde fiyatlarına bağlı daralan cari işlem açıklarınca kısmen hafifletildi” denildi.
Türkiye, Moğolistan ve Endonezya gibi hızlı kredi genişlemesi ve hedef üstü enflasyona tanıklık eşliğinde dönemsel olarak güçlü büyüyen ülkelerde, enflasyon ve sermaye akışlarında rahatlamanın memnuniyetle karşılanan bir soğuma ortaya çıkardığı kaydedilen raporda Avrupa ve Orta Asya hakkında şöyle denildi:
“-Avrupa ve Orta Asya’da büyümenin; Avro Bölgesi’nde büyüme tekler ve Rusya Federasyonu’ndaki durgunluk karşı rüzgara neden olurken 2014’te beklenenden daha düşük bir seviyeye, yüzde 2.4’e düşeceği tahmin ediliyor. Buna karşılık Türkiye’de büyüme yaklaşık yüzde 3.1 yavaşlamaya karşın beklentileri aştı. Bölgedeki büyümenin 2015’te yüzde 3’e ve 2016-17’de yüzde 3.8’e doğru yeniden ancak önemli farklılıklar göstererek geri gelmesi bekleniyor. Avro Bölgesi’nde tedrici toparlanmanın Orta ve Doğu Avrupa ve Türkiye’de büyümeyi yükseltmesi gerekirken, Rusya’daki ekonomik daralma Bağımsız Devletler Topluluğu’nda büyümeyi durduracak. Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim ve bununla birleşen ekonomik yaptırımlar, Avro Bölgesinde durgunluğun uzaması olasılığı ve hammadde fiyatlarında devam eden düşüşler bölge için ana aşağı yönlü riskler. Uzun vadeli büyüme yapısal engeller tarafından durdurulacak, bunlar arasında zayıf iş ortamı ve kurumlarla kırılgan bankacılık sistemleri bulunuyor.” ANKA